..Arabası taşlı yolda kayarak durduğunda, titreyerek koltuğa iyice gömüldüm. Tanrım. buradan kaçmam gerek.
"In hadi" dolu gözlerle ona baktığımda kolumu sıkıca tutup beni arabadan çekiştirirken çıkardı.
"Jack lütfen geri dönelim,"dedim çaresizce. Bana bakıp alaycı bir şekilde güldüğünde çoktan evin içine girmiştik. Tanrım evde tek bir renk yoktu. Herşey simsiyah ve kahverengi eşyalarla dekor edilmişti.
"Yeni evine hoşgeldin sevgilim" dedi yanağımı öperken.
"Burası benim evim değil. Ve bende senin sevgilin değilim jack. Beni geri götür!"
"Asla.! bunu unut harry. Artık burada kalacaksın." Dedi sert çıkan sesi titrememi sağlarken elindeki silahı bana doğrulttuğunda geriye doğru küçük bir adım attım.
"Seni o tomlinson denen adama vermeyeceğim! Bir yıldır bu anın gelmesini bekliyordum" dediğinde şaşkınca baktım.
"Bir yıl mı?"
"Evet.. Geçen sene arkadaşlarınla okulun maçını izlemeye gelmiştin ve seni o günden beri takip ediyorum. Seninle ilgili herşeyi biliyorum. Mesela; en çok mavi rengi seversin, sıkıldığında sürekli dudaklarını ısırıp ellerimle oynarsın. Birinden iltifat aldığında ufak bir gülümseme takınırsın ve buda sağ tarafındaki gamzeni ortaya çıkarır, ve en sevmediğim tek özelliğin o adamı gördüğünde benim dokunmak için delirdiğim saçlarını karıştırıp onun peşine takılırsın. Bunlar sadece bildiklerimin bir özeti harry. Bir yılda çok şey öğrendim." Dedi arsızca sırıtırken.
"Peki benim asla ondan vazgeçmeyeceğimi, sadece onu seveceğimide biliyor musun? Bence bilmiyorsun jack. Louis benim tek aşkım ve ben ondan başkasını istemiyorum." Nefes alışverişleri düzensizleşirken elindeki silahı yukarıya doğru kaldırıp ateş etti.
"Sana o adamı unut dedim. Geride kalan herşeyi, Herkesi unut. Sadece biz varız!"
"Biz diye birşey asla olmayacak. Jack. Lütfen yapma. Gitmek istiyorum." Dedim son bir umutla ama bakışları tam tersini gösteriyordu. Tanrım bana yardım et...
***
LOUIS'S POV
Tuvaletten çıktıktan sonra müdürden rahatsız olduğuma dair bir yalan uydurup izin aldım. Beni bırakmışmıydı? Ona yapma demiştim. Beni bırakma küçüğüm.. şimdi ne olacak peki. Ben onu başkası ile görmeye nasıl dayanacağım? Aslında bunları haketmiştim. onun kalbini kırdığım halde benden vazgeçmemişti. Ama bir yere kadar. Artık benden sıkılmıştı, ve mutlu olmalıydı. Onu mutlu edecek kişi ben olmalıydım. O benim kıvırcığım. Küçük, sevimli aşkım. Seni hiç haketmiyorum belki ama, seviyorum. Seni Hayatımdaki hiç kimseyi sevmediğim kadar çok seviyorum..
"Siktir jack! Aç şu telefonu!"
"Ne oldu mike?" Ona seslendiğimde hızla yanıma geldi.
"Efendim, şey. Jack ve Harry'i bugün gördünüz mü?" Kaşlarımı çatılırken içimden bir ses kötü birşeyle olduğunu fısıldamaya başladı.
"Evet, en son.. Bahçede gördüm." Sessizce ettiği küfürü duyduğumda bu defa hissettim şey korkuydu.
"Bay tomlinson.. Harry'nin başı büyük bir belada"
"Ne?"
"Evet efendim. Ve sanırım jack Harry'i kaçırdı."
*********
"Sevgilim yemek hazır. Hadi gel" cevap vermedim. Asla yemek yemeycektim.
"Harry sana söylüyorum bebeğim, yemek hazır!" Dedi bu defa sinirlendiğini anlamıştım.
"Istemiyorum. yemeyeceğim!"
"Lütfen böyle yapma harry, beni üzüyorsun." Dediğinde gözlerimi devirip saçlarımı çekiştirdim
"Üzülen biri varsa o benim jack. Son kez söylüyorum beni geri götür.. Yoksa..-"
"Yoksa ne? Ne yapacaksın?" Dediğinde hızla yanına gidip Belindeki silahı alıp ona doğrultum.
"Yaşamak istiyorsan beni geri götür!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Romance || Larry Stylinson
FanfictionLouis harry kadar cesur olup aşkları için savaşabilecek mi??