Harry gittikten sonra seri adımlarla eleanor'un yanına döndüm. Bahçedeki çardakta oturuyordu. Yanına gidip kolundan tuttuğum gibi sürükleyerek arabaya bindirdim. kendimden nefret ediyordum. bu aptallığı nasıl yapmıştım! Harry kaybedemem. Hayır bu olmayacak. tanrım neden mutlu olmama izin vermiyorsun?
"Nereye gidiyoruz Louis?" konuşma. lanet sesini duymaya tahammül edemiyorum.
"Hastaneye" cevap vermeden başını salladı. en yakındaki hastanenin önünde durdum.
"İn hadi!" değimi yaparak uyuşuk hareketlerle arabadan indiğinde kolundan tutup çektiştirdim.
"Canım acıyor! kendim yürüyebiliyorum" dedi ağlamaklı bir sesle. Hastaneye girdiğimizde kadın doğum Servisi'nin yerini öğrendikten sonra uzun koridor boyunca sessizce yürümeye başladık.
"Onu istemiyor musun?" Durdum. gerçekten ne hissediyordum? tekrar cevap vermeden yürüdüğünde hızlı adımlarla yanımda yürümeye devam etti. doktorun odasına girdiğimizde bizi ultrason odası denilen yere götürdü. ve eleanor ısrarla benimde gelmemi istemişti.. Beyaz sedye gibi birşeye uzandıktan sonra başımı ekrana çevirdim. Burada bebek filan yoktu.
"Ah, henüz 6 haftalık.. bir sorun görünmüyor. Bebeğin kalp atışlarını duymak ister misiniz?" Altı hafta mı? Yani doğum gününden bir gün sonra mı hamile kalmıştı?"
"Ah.. evet lütfen" doktor önündeki makinede birşeylerle uğraştıktan sonra oda'da çok garip bir gürültü duyuldu. Bu bebeğin kalp atışıydı. Benim bebeğim!
"Louis duyuyor musun? ç-çok güzel!.." Ona baktım. gerçekten mutluydu, ve sürekli gülüyordu. Peki ben ne hissettiğimi neden bilmiyordum.? Hasteneden ayrıldığımızdan beri, eleanor'un sürekli gülmesi, elindeki karanlık kağıt parçasını gösterip saçma hayallerine beni dahil etme çabası karşısında sessiz kaldım. Eğer konuşursam kalbini kıracaktım ve bunu istemiyordum. Eve geldiğimde arabamı her zaman ki yerine park edip yavaşça indim.
"Haberleri var değil mi?" başını salladığında derin bir nefes alıp zili çaldım. Anmem güler yüzle eleanor'a sarıldığında gözlerimi devirdim, annemin omzunun üzerinden arkaya baktım. Babam gelmişti. Ve bakışları annemin herşeyi anlattığının kanıtıydı. Içeri girdiğimzde eleanor ve annem bahçeye çıkmıştı. Babamla yalnız kalmıştık.
"Tebrik ederim louis.. Baba oluyorsun artık ha?" Sesindeki ima birazdan olacakların habercisi gibiydi.
"Sağol baba.. ama birşey söylemem gerekiyor." Yutkundum. Anneme söylerken daha kolaydı sanki!.
"Dinliyorum.. Ah. ya da ben söyleyeyim. Annem her şeyi anlattı. Hemcinslerinden hoşlanıyormuşsun öyle mi? Ve bir sevgilin varmış!?"
"Evet baba.. bu doğru" dediğimde yakamı sertçe tutup yüzümü yüzüne yaklaştırdı. Gözleri saf öfkeyle parlarken korkmadım desem yalan olurdu.
"Demek tek oğlum bir ibne ha!? Demek götünü satan bir ucube!" Sözleri kalbimi delip geçiyordu. Neden beni anlamak istemiyorlardı? Bu çok normal birşeydi.
"Baba beni dinle lütfen.. Açıkla-' sol gözümün üstüne attığı yumrukla yere düştüm. Yanıma gelip karnıma, bacaklarıma, sırtıma ve hatta kafamı bile tekmelemeye başladı. 25 yaşımda babamdan dayak yiyordum ve bu gerçekten onur kırıcı birşeydi.
"Senin gibi bir oğlum olacağına hiç olmasın daha iyi.! İğrenç yaratık.!" Bacak arama sert bir tekme savurup arkasındaki koltuğa çöktü.
"Ben iğrenç olan hiç birşey yapmıyorum baba! Sadece diğer erkekler gibi değilim o kadar. Böyle doğdum. Bu senin Yada annemin düşündüğü gibi bir sapıklık, hastalık değil. aşk sadece bir kadın ve bir erkek arasında olmaz. Biraz düşünürseniz beni anlayacaksınız!" Hayır ağlamıyordum. Evet maruz kaldığım muamele hiç iyi değildi ama asla ağlamayacaktım.
"Ne olduğunu unut! Eleanor ile evleneceksin!" yerden hafif doğrulurken başımı iki yana salladım.
"Hayır baba.. Ben onunla asla evlenmeyeceğim!"
"Ben söyleyeceğimi söyledim! Bu hafta sonu eleanor ile evleneceksin! Itiraz hakkına sahip değilsin!.." dedikten sonra dış kapıyı çarparak gitti. bu asla olmaycaktı. Harry bırakmam. Tanrım bir çıkış yolu göster yalvarıyorum!..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Romance || Larry Stylinson
FanfictionLouis harry kadar cesur olup aşkları için savaşabilecek mi??