40. bölüm harry'nin doğum gününe özel louis'ninde olduğu bir bölüm olacak. kapkek'im büyüdü.. hala gözlerimin önünde yarışmada ki masum hali, nasıl geçti bu kadar zaman ne çabuk büyüdün harold. seni çok seviyorum harry edward styles İyi ki doğdun <3
iyi okumalar..
Louis :
'' süsler hazır, pasta tamam, masa.. ah. şekerler yok.'' koşar adım mutfağa dönüp harry'nin sevdiği şekerleri alıp masada ki yerine koydum. işte şimdi olmuştu. onunla geçireceğimiz ilk doğum günüydü. Her ne kadar arkadaşlarını çağırmayı düşünsemde bu bize özel olmalıydı. saate baktım gelmesine az kalmıştı. sabah anne'i arayıp harry'i oyalamasını söylemiştim tabi ona sürpriz yaptığımı söylemek zorunda kalmıştım. yaptığım bu şeyi çok sevimli bulduğunu söyleyip harry'i yanına çağırmıştı. benim tatlı sevgilim, doğum gününü unuttuğumuzu sanıyordu. Hazırlanmak için odaya geri döndüm. üstümde ki yemek kokulu kıyafetlerden kurtulduktan sonra banyoya girdim. bugün kesinlikle unutlmaz olacak. kısa bir duşun ardından hazırladığım kıyafetleri üzerime geçip uzun saçlarıma şekil verdim. biran önce kısaltmam gerekiyordu. parfümüde sıktıktan sonra odadan çıktım. Anne'i aramalıydım. telefonu elime aldığımda zil çalmıştı.
'' louis, aç kapıyı'' harry'nin kırgın çıkan sesiyle yutkundum. üzerimi kontrol edip salon'nun ışıklarını loş olarak kıstım. derin bir nefes alıp kapıyı açtığımda yüzüme hiç bakmadan içeri girdi.
'' hoşgeldin '' üstündeki siyah paltoyu yavaşca omuzlarından sıyırırken alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. bu çocuk her zaman beni zorluyordu.
'' Aman tanrım! '' peşinden salona girdiğimde aniden arkasını dönüp sıkıca sarılmıştı. benden uzun olmasına içimden küfür savurup ona aynı içtenlikle sarıldım.
'' Unuttuğumu sanmıştın'' başını salladı. hafifce kendimden uzaklaştırıp gözlerine baktım. ah, hayır bebeğim ağlama.
'' evet, birşey söylemeyince öyle düşündüm.'' dedi. güldüm. büyük ellerini avuçlarım arasına aldığımda bana baktı.
'' seninle ilgili en ufacık şey bile aklımdayken bunu nasıl unutabilirim.? hadi masaya geçelim'' gözleri mutlulukla parlaıyordu. işte en sevdiğim görüntü. başını eğip dudaklarıma hafif bir baskı uyguladıktan sonra geri çekildi. zarif hareketlerle masaya yürüdüğünde poposunu dikizlemekten kendimi alamıyordum. tanrım suç kesinlikle benim değil. o çok güzel.
*
sessizlik içinde geçen yemekten sonra sıra pastada'ydı. üzerinde kendi elimle yazdığım 'iyi ki doğdun harold' yazısını görünce gamzesini belli ederek güldü.
'' tüm bunları benim için hazırladığına inanamıyorum lou ''
'' hepsi senin için sevgilim. hadi üfle.'' dedim pastayı işaret ederek gülümseyip gözlerini kapattı. sessizce telefonu çıkaraıp hızlı bir kaç poz çektim. gözlerini açarak mumu üflediğinde kıkırdayıp ellerini bir çırptı. meraklı bakışlarını görünce neyi unuttuğumu hatırladım. hediye.
'' burada bekle sevgilim.'' koşarak yukarı çıkıp yatağın üzerindeki kutuyu aldım. aynı hızla geri döndüğümde aceleyle telefonunu cebine sıkıştırdı. ne olduğunu sormadım. her neyse bu gece için bekleyebilirdi.
'' işte '' gülümseyip hediyeyi aldığında derin bir nefes aldım. böyle şeylerde hiç bir zaman iyi olmamıştım. yani daha önce kimsenin özel gününde hediye alıp vermemiştim. yine basit bir şey olmuştu. lanet olsun!
'' louis bu..'' fısıldayan sesini duyunca ona baktım.
'' ehm, harry bu biraz şey oldu sanırım ben--'
'' takmama yardım eder misin?'' başımı salladıktan sonra elindeki kolyeyi alıp arkasına geçtim. ucunda melek figürü olan bir kolye almıştım. evet biliyorum o kadar vahim durumdayım ama ona yakışacağını düşünüyorum. kolyeyi taktıktan sonra arkasını dönüp bana sıkıca sarıldı. ah. harry.
'' bu çok güzel ve sevimli. teşekkür ederim.''
'' hediye konusunda iyi değilim, sadece sana yakışacağını düşün-' dudaklarımdaki baskıyla susup kollarımı beline doladım. sonsuza dek böyle kalabilir miyiz tanrım lütfen.
'' inan bana bu aldığım en anlamlı hediye.'' kolyeyi parmakları arasına alıp incelerken müzik çalardan dans edeceğimiz müziği açtım. bu gece ikimiz içinde kusursuz olmalıydı. yanına gidip elimi uzattım. kusursuz gülümsemesiyle elini uzattı. aramızda hiç mesafe kalmayacak şekilde onu kendime çektim. sıcak nefesi yüzümü okşarken gözlerimi kapattım. bana hissettirdiği her şeyi çok seviyordum.
'' seninle evlendiğime hala inanamıyorum lou. benim için imkansız bir aşktın. yasaktın. vazgeçeceğim an da bana aşık olduğunu söyledin. bu benim hayalleriminde ötesinde. sadece beni sevmende yeterdi. bunların bir rüya olma ihtimali beni o kadar çok korkutuyor ki. eğer uyanırsam beni bırakma louis. asla bırakma.'' gözlerinden düşmek üzere olan o inci tanesini öperek yok ettim. kollarımı biraz daha sıktım. burada olduğumu herşeyin gerçek olduğunu hissetmesi için.
'' yaşadıklarımızın hepsi gerçeke sevgilim. ben buradayım. seni asla bırakmayacağım. asla. seni seviyorum.
*********
Harry gözyaşları içinde elindeki kolyeyi sıkıca tutuyordu. ona söz vermişti. gitmeyecekti. bırakmayacağını biliyordu. ama korkuyordu işte. louis'nin odasından çıkan doktor gülümseyerek harry'e doğru yürümeye başladı. ikinci ameliyat başarılı geçmişti ve yoğun bakıma alınmadan normal odaya alınmıştı ama ziyaret yasaktı. bu harryi delirtsede çaresizce beklemeye başladı.
'' harry'' başını kaldırıp gülümseyen doktoru görünce ayağa kalktı.
'' o iyi mi? g- görebilir miyim?'' doktor onayladığında çığlık atmamak için kendini zor tutmuştu. hızlı adımlarla içeri girip hastanenin iğrenç beyaz çarşafları arasında eşsiz güzelliği ile yatan kocasına baktı. bu halde bile güzeldi. harry boğazında biriken hıçkırıkları yutup yavaşca yanına yürüdü. yatağın yanındaki koltuğu yaklaştırıp oturdu. elini tuttuğunda biraz ısındığını fark etti. sevgilisi iyileşiyordu. doğum gününde hastanede olmak istemese de hiç birşeyin önemi yoktu. louis gözlerini tekrar açtığında yeniden doğmuş olacaktı. sabırla uyanmasını bekleyecekti. tanrıya sessiz dualar mırıldanırken içeri hemşire girdi.
'' ne zaman uyanır? '' genç kadın gülümseyip harrye baktı.
'' doktor dinlenmesi için uyutuyor yarın uyanacaktır.'' harry başını salladı. yarın. ikisinide hayata yeniden gelişi olacaktı. louis'yi rahatsız etmeyecek şekilde başını yastığa koydu günler sonra iyi bir uyku için gözlerini kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Romance || Larry Stylinson
FanfictionLouis harry kadar cesur olup aşkları için savaşabilecek mi??