Sıkıntıyla karşımızda oturan kadına bakıyorduk. Biz çabucak bitsin diye uğraşırken Jungkook'un annesi gelmişti ve bunun bir oyun olduğunu bilmiyordu. Nereden mi anlamıştım ikimizi kaçamak yaparken yakaladığını sanıyor ve bununla oldukça eğleniyordu. Şimdi ise Jungkook'u hazır buraya gelmişken bir hafta sonraya ayarlanan düğün için takım elbiselerimizi şimdi almamız için diretiyordu. Jungkook daha sonra halledebileceğimizi söylesede annesi baya inatçıydı. Jungkook en sonunda pes ederek ayağa kalktı. Annesi de heyecanla kalkarken Jungkook onu durdurarak:
- Sadece Taehyung ve ben anne , gidip seçeceğiz .
- Ama Jung-
- Anne her şeye karışıp duracaksın en alışverişe senle çıktığımda mağaza müdürüyle kavga etmiştin.
Annesi ona gözlerini devirerek bana döndü. Aslında çok tatlı olduğunu düşünüyordum. Annem çok ciddi olduğu için bu kadının eğlenceli halleri beni şaşırtmıştı.
- Taehyung, bu huysuz tavşan yüzünden seninle zaman geçiremedim. Neyse seninle sonra bol bol konuşuruz. Seçme işini Jungkook'a bırakma lütfen.
Gülümseyerek kafamı sallamış ve onu onaylamıştım. Jungkook'un arkasından giderken sabahtan beri annemi hiç aramadığım aklıma gelirken birden durdum. Yanımda yürüyen Jungkook'ta durduğunda telefonumu aradım. Ama bulamamıştım. Bu kadar uzun kalacağımızı tahmin etmediğimden çantamla birlikte arabada bırakmıştım. Jungkook'a dönerek:
- Annemi sabahtan beri aramadım, yemeğini yediğinden emin olmam lazım. Arayabilir miyiz telefonum arabada kaldı.
Birşey demeden telefonunu çıkarıp verdiğinde hemen numarayı girip aradım. Telefonu , düğün için gelen teyzem açmıştı. Sesi telaşlı geliyordu.
- Taehyung yemeğini yemiyor ve sürekli ağlıyordu. Doktor sakinleştirici yaptı daha yeni uyudu hala iç çekiyor sanırım kabus gördü ama konuşmuyor sadece ağlıyordu.
- Öğlen ikide ilaç içmesi gerekiyordu içmedi mi?
- Hayır ben ilaç vermedim ayrıca baban bana bir şey demedi.
İstemsizce elimi tutan eli sıktığımda Jungkook bana yaklaşarak fısıldadı:
- Gidelim daha sonra hallederiz elbise işini.
Hafiften dolan gözlerimi ona çevirip , hattın diğer ucunda konuşmaya devam eden teyzemin lafını keserek konuştum:
- Ben geliyorum gelene kadar uyanırsa birşey yapmayın beni bekleyin.
Telefonu kapatarak Jungkook'a verdiğimde dikkatli bakışlarını yüzümde hissediyordum. Daha fazla durmayıp elimi çekiştirerek alışveriş merkezininin çıkışına ilerledi. Arabaya bindiğimizde çantamdan telefonumu çıkararak baktım. Sekiz cevapsız arama vardı, sekizi de teyzemdendi. Ahh nasıl bu kadar ilgisiz olabilirdim ki? Hem o adama nasıl güvendim ki muhtemelen gitmem için öyle yazmıştı. Dolan gözlerim görüşümü bozarken bakışlarımı ellerime indirdim. Onun yanında ağlamak istemiyordum. Araba durduğunda ona dönerek:
- Herşey için teşekkür ederim.
Kafasını sallayıp konuştu:
- Yarın seni alırım geri kalan işleri hallederiz.
- Olur , iyi geceler .
- İyi geceler.
Tam ineceğim sırada kolumu tutunca soran bakışlarımı ona yönelttim.
- Kendini bu kadar suçlama böyle olacağını bilemezdin.
Kafamı sallayınca kolumun üzerindeki elini çekerek yanağıma getirmişti. Ne zaman aktığını bilmediğim yaşı silerken gözlerime bakıyordu. Yanağımdaki elini çekmeden yaklaşıp konuştu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TO MARRY
FanfictionHayat da aslında bir oyun değil midir? Tek farkı tek çekimdir..♥taekook♥