#Dengesiz#

4.5K 345 222
                                    

Dimdik oturduğum banka yayılarak oturdum. Yanıma oturduğunda hiçbir şey demeden benim gibi akıp giden nehri  izlemeye başlamıştı. Babamdan hesap sormama izin vermemiş onun pis sırıtışının yüzünde kalmasına izin vermişti. Tüm sinirimle ona ilerleyecekken belimden tutup arkadan sarılmıştı.  Yaşadığım şaşkınlıkla tepki verememiş babamın önümüzden çekip gitmesine izin vermiştim.

Gözlerimi nehirden çekerek başımı bankta yayılarak arkasına yaslamıştım. Beni evden apar topar çıkardığı için üzerimdeki şort tişörtle gelip geçenlerin bakışlarına maruz kalıyordum. Onun da dikkatini çekmiş olacak ki birkaç kere bana bakmıştı düzelip oturmam için. Ama umrumda bile değildi çıkarmasaydı öyle evden. Daha fazla dayanamayarak konuşmuştu:

- Düzgün otursana.

- Ben gayette düzgün oturuyorum ne varmış oturuşumda?

- Ne mi var gelen geçen herkesin bakışları bu tarafta.

- O zaman sorun bende değil onlarda ayrıca tek başıma oturmuyorum müstakbel nişanlım da yanımda belki sana bakıyorlardır.

- Dalga geçme ve oturuşunu düzelt.

Onu takmayarak bakışlarımı tekrar nehre yönelttim. Derin bir nefes verdiğinde , önümüzden geçen bir grup liselinin bakışlarına karşın kolunu  arkama doğru atarak sert bir bakış atmıştı. Tekrar konuşmuştu:

- Taehyung artık gidelim .

Omuz silkerek konuştum:

- Hayır burada kalacağım biraz daha.

- Benim işlerim var ama.

- Sen git o zaman.

Tekrar derin bir nefes alırken sabırını zorlandığımın farkındaydım.Yüzünü aniden bana döndürdüğünde refleksi bir şekilde ona döndüm tehditkar bakışlarla konuştu:

- Ya kalkarsın ya da tam arkamızdaki magazincilere öyle bir malzeme veririm ki sen bile ne olduğunu anlamazsın.

Bakışlarım arkamıza kaydığında kameralarıyla ağaçların arasındaki bir kaç adamı görmüştüm. Cidden çok iyi saklanmışlar hiç görmüyordum!

Bankta bana doğru kaydığında şaşkın bakışlarımla ona döndüm. Yüzümüzün yakın olması yetmezmiş gibi şortumun üzerine koyduğu eliyle afallamıştım. Hızla ayağı kalktığımda yukarıya bana doğru bakmıştı. Bileğini tutup çekiştirirken konuştum:

- Hadi lunaparka gidelim.

Aklıma hiçbir şey gelmemişti napayım? İçimden kendime söverken aniden kendine döndürerek elini belime koydu. Bakışlarım arkaya kayarken sinirli bir sesle fısıldadım:

- Napıyorsun Jungkook!

Adamları kontrol ederken aniden ağacın arkasından asılarak bizi çeken adama gülmemek için kendimi tutarken daha fazla bakmayarak bakışlarımı Jungkook'a çevirdim. Bakışlarının yüzümde gezindiğini gördüğümde ,hızlanan kalbimi kontrol etmek için tekrar arkasında kalan kameraları kontrol etmek için ağaçların arkasında gezdirdim bakışlarımı. Birbirlerine takılıp düşen salakları gördüğümde daha fazla dayanamayarak önce kıkırdamış daha sonra kahkaha atmıştım. Onların varlığından haberdar olduğumuzu bilmemeleri gerekiyordu ama kendimi tutamamıştım işte. Jungkook'un kaşları çatılırken beni durdurmaya çalışıyordu. Beni aniden kendine çektiğinde bakışlarımı onlardan alıp Jungkook'a çevirmiştim.

- Fark etmemeliler Taehyung. Bakma o tarafa.

Hala o tarafa bakmaya çalışırken Jungkook belimdeki kollarını daha sıkıyordu. Güldüğüm için dolan gözlerimi ona çevirerek konuştum:

 TO MARRY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin