∥B.01

22K 415 463
                                    

Karanlık sokağın içinde kapüşonunu başına geçirip adımlamaya devam etti. Yağmur hızla yağmaya devam ederken, ayağında ki spor ayakkabıları artık tamamen su içinde kalmıştı. Artık kış yüzünü göstermeye başlamıştı ve soğuk hava yüzünden kızaran elleri acıyordu. Aldığı haberden sonra düşünmeden evden çıkmıştı ve yolda başlayan yağmur onun arabadan inmesiyle sırılsıklam olmasını sağlamıştı. Geride bıraktığı arabasından bir sokak yukarı yürümüştü. Geçtiği her sokak arasında yavaşlıyor ve göz ucuyla kontrol ettikten sonra devam ediyordu. Saklanmakta başarılıydı. Alnına yapışan koyu kahve saçlarını eliyle iteleyip bir sonraki adımında geleceği sokağın köşesine baktı. Tam ilerleyeceği sırada sokaktan gelen gürültüyle korkuyla yerinde sıçradı. Binanın duvarına yanaşıp sessizce bir adım daha atmayı denedi. Önündeki su birikintisine bastığında sesin yankılanmasını engelleyen bağırış onun en büyük şansıydı. Başını hafifçe sokağın girişinden uzattığında kadından tekrardan acı dolu bir feryat yükseldi.

"İstediğiniz her şeyi yaptım. Lütfen!" Sokağı aydınlatan tek şey kadını dışarı attıkları kapının tepesinde ki lambanın kısık ışığıydı. Dilhun, gözlerini kısarak birilerinin yüzünü görmeyi istedi ama pek başarılı olamamıştı. "Lütfen!" Kadının yüzüne inen tokatla Dilhun'un boğazı düğümlenmişti. Yerde acı içinde kıvranan kadını tanıyordu. Daha dün gece canlı yayında olan ve Be's için destek çağırısında bulunan ana haber bülteni spikeriydi. Dilhun korkuyla dudaklarını kemiriyordu. Aklında geçen düşünceler sabitti. Her zaman olduğu gibi birinin daha silah gibi kullanıldığını düşünmeden edemiyordu. Kadının neler dediğini canlandırmaya çalıştı zihninde.

"Çağrılara kulak asın ve destek olun!

Ölmemek için,

Özgürlüğünüz için,

Sefaletinizden kurtulmak için,

Be's destekçisi olun ve yaşamınıza devam edin!"

Dilhun, cebinden telefonunu çıkardı. Hızlı yağan yağmurda telefonun dokunmatiğini kullanmak onu zorluyordu. Birkaç defa ekrana parmaklarıyla hızla dokundu. Diğer eliyle telefonun ekranını korumaya çalışarak birkaç defa daha kamerayı açmayı denedi. Sonunda başarılı olduğunda telefonu karanlık sokağa doğrulttu. Önce birkaç fotoğraf çekti ve ardından video kaydını başlattı. "Bilmiyor muyuz hükümete bilgi sattığını?"

Kadının üzerinde ki beyaz gömleğin burnundan akan kanla kırmızıya bulanışını izledi Dilhun. Her gün birisinin elini kana bulayışını izliyorlardı ya da kendileri şahit oluyordu. Alışamamıştı. Bu çaresizliğe, bu zulme alışamamıştı. Yıllardır onlara sessiz olmaları öğretilmişti. Dilhun, her sabah uyandığında annesinin aynı nasihatlerini dinlemeye devam ediyordu. Kalabalık gördüğünde kaçmasını, kimseye karışmamasını söylüyorlardı. Be's lideri Alparslan Şahin beş yıl önce onların felaketi olacağı ayaklanmayı başlatmıştı. Sözde hükümet karşıtı duruşuyla ülkeye silah tüccarlığı yapan para babasıydı Dilhun için. Henüz onu gören kimse olmamıştı. Tabi görenleri de yaşatmamışlardı. Zaten kendisi bir kale inşa etmiş, hükümet ise arada sırada çıkıp onun hakkında birkaç şey söyleyip saltanatına devam etmişti. Halk ise perişandı. Dilhun'un sayısını unuttuğu ölümler yaşanmıştı. Sefalet hakimdi. Zengin her zaman daha zengin olmuş, fakir ise ölüme terk edilmişti. "Eğer onlara yardım etmeseydim kızımı öldüreceklerdi."

"Bize haber verseydin!"

Binanın arka kapısı gürültüyle açıldığında karanlıkta yüzünü seçmekte zorlandığı adamın önünde hepsi hizaya geçmişti. "Kızın bizimle ama ihanetin affı olmaz. Kızını büyürken göremeyecek olman senin tercihindi."

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin