Dışarıda rüzgâr var, genç ve yaşına göre fazlaca yorgun olan delikanlının uyuduğu yer dışarıya göre oldukça sıcak ve rahatken delikanlı huzursuz bir iç çekti. Gözlükleri yine gözündeydi ve eli de yanağının altındaydı. Uyuyakalmıştı. Dün bütün gece eşyalarını hazırlamakla uğraşmıştı. Neyse ki işi bittikten sonra uyuyakalmıştı ki geç kalma bir durumu olmayacaktı. Kıpırdandı delikanlı. Uyanmak üzereydi. Uyanmasında gözüne gelen güneş ışığının da payı vardı tabi ki. Gözlerini araladı ve bir süre kıpırdamadan etrafa bakınıp nerede olduğunu kavramaya çalıştı. Tabi ya! Kovuk. Başını kaldırıp gözlüklerini çıkardı ve gözlerini ovuşturarak geri taktı. Yerinden kalkıp etrafa bakındı. Henüz kimse uyanmamıştı anlaşılan. Duvardaki saate baktı. Ron'un resminin olduğu çubuk 6 ya geldi ve saat ötmeye başladı. Aslında ötmekten çok Bayan Weasley'in sesi bütün her yerde yankılanıyordu. Zaten birkaç dakikaya kalmadan herkes yavaşça aşağıya inmişti bile.
"Günaydın Harry" dedi Bayan Weasley, eski neşesi olmasa da yine de herkes yanındayken gülümsemeye çalışıyordu. Bunun ne kadar zor olduğunu anlayabiliyordu Harry, ona gülümsedi hızlıca ve diğerlerine döndü. Ginny üzerini çoktan giyinmiş, kızıl saçlarını siyah bir tokaya tutturmaya çalışarak yanına gelmiş ve Harry'nin yanağını öpüp annesine yardıma gitmişti bile.
"Günaydın" Ron masaya oturmuş, dirseğini masaya dayayarak elini de avucuna yaslamıştı. Hala uykusu olduğu belliydi. Harry ayakta durup ona bakıyordu tam bir şey diyeceği sırada büyük bir gürültüyle Weasley ailesinin baykuşu cama sertçe çarpıp yere düştü. Birkaç saniye sonra kendini toplayıp gelerek masanın üzerinde durdu. Harry mektubu zorlukla ondan aldı. Baykuş bisküvi olmadan bırakmıyordu mektubu. Vermedi Harry ve yine de kalın sarı zarfı aldı.
"Hermione'den" diyip açtı ve okumaya başladı. Uzun bir mektup değildi. Sadece onlarla trende görüşebileceklerini söylüyordu. Hal bu ki planları daha önceden buluşup eksik okul malzemelerini almaktı. Ama Hermione anlaşılan başka planlar yapmıştı. Mektubu katlayıp Ron'a durumu açıkladı ve kendisi de oturdu bir sandalyeye. Ron şaşkın şaşkın bakıp Harry'e sorular soruyor ve kendince tahminler yürüyordu.
"Kahvaltı hazır!" diye ilan etti Bayan Weasley ve iki yakın arkadaş mutfağa ilerledi.
*
Hogwarts yine eskisi gibi, duvarları belki eskisinden daha sağlam, etrafı belki eskisinden daha güvenli ama yine de eskisi gibi, sadece iki üç ay önce olanlardan eser yoktu. Savaşı bilmeyen biri gelse bu duvarlar arasında hiçbir şey olmamış sanırdı. Sinir Bakanı gerçekten iyi çalışmış.
Harry kız arkadaşını koluna takarak Büyük Salon'dan içeri girdi. Bütün öğrenciler buradaydı. Tabi eksikler vardı ve ilk defa Büyük Salon okulun ilk günü bu kadar sessizdi. Bina masalarında boş yerler vardı. Harry gözü boş olan yerlerde kendi yerine oturdu. Arkadaşları ona selam verip önlerine döndüler. Eski neşesi yoktu. Gryffindor masasında herkes kendi halinde yeni müdürün açılış konuşmasını bekliyordu.
*
Bir saat kadar sonra yeni birinci sınıfların bina seçimleri yapılmış ve yeni Müdür Severus Snape konuşmasını yaparak yerine oturmuştu. Harry bir an onunla göz göze geldi. Önceden böyle bir şey olsaydı hemen bakışlarını kaçırırdı. Ama şimdi öyle değildi. Hatta Harry onunla konuşmaktan zevk alıyordu. Gülümseyerek karşılık verdi.
Flasback...
Oda loştu, ama havada destek olmadan asılı duran, yaldızlı, parlayan, büyülü kafesi içinde donup kıvrılan, Nagini'yi görebiliyordu. Masanın kenarını ve bir asayla oynayan uzun, beyaz parmakları da görebiliyordu. Sonra Snape'in konuşmasıyla Harry'nin kalbi birden titredi: Snape, Harry'nin saklandığı yerden santimetrelerce uzaktaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Son Kale
FanfictionHarry hayatında hiç rahatça uyuyabildiğini hatırlamıyordu. Sorunsuz geçen bir yıl nasıl olurdu hep merak ediyordu. Bu yıl bunu tadacak mıydı? Yoksa hala bir çok sorunla karşı karşıya mı kalacaktı? Severitus olarak düşünüyorum ama bakalım zaman bize...