Göz Korkutma

581 40 9
                                    

Büyücü dünyası bir kaç gün sonra bir haberle çalkalanıyordu. Draco Malfoy ortalarda yoktu. Bazı söylentilere göre kaçmıştı. Ama hayır. Bunun imkanı yoktu. Draco burada iyiydi. Seviyordu yeni ortamını.

Severus ve Remus sürekli Bakanlık'a gidiyor, son dakika gelişmeleri mi öğreniyor, Bay Weasley, kendine kurduğu bir ekip ile her yerde Draco'yu arıyordu. Minerva ise bu karmaşa da okul ile ilgileniyordu.

Harry, merakla olacakları bekliyordu. Aklı bir yandan Draco da, diğer yandan Melezleri' düşünüyordu. Elinden hiçbir şey gelmemesi onu deli ediyordu. Ne Remus, ne de Severus onun bu işlere karışmasına müsaade ediyordu. Harry, belki Remus'u bir şekilde atlatabilir, ikna edebilirdi ama söz konusu olan Severus Snape olunca durum biraz değişiyodu. Babası olması bu durumu etkiliyor muydu bilmiyordu ama o adamdan çekiniyordu. Ona bir şeyler borçlu olduğunu düşündüğü için karşı çıkmıyordu. Eğer Severus'un yaptıklarını bir başkası yapsaydı Harry kesinlikle karşı çıkardı, kimse onu burada tutamazdı.

Bahçede yanına gelen Hermione ile düşüncelerinden sıyrılmak zorunda kaldı. Hermione, elini arkadaşının omuzuna koyup oturdu bitişiğinde.

"Bu kadar endişelenme Harry, her şey yoluna girecek ve Draco bulunacak" genç kızın yumuşak sesi Harry'e iyi gelmişti. Başını salladı yavaşça.

"Ben artık kimseye zarar gelsin istemiyorum Hermione, şu okula geldiğimiz ilk günden beri başımız beladan kurtulmadı. Şimdi ise Draco. Voldemort dışında, bu son olayların çoğuna karışmadı bile. Sadece annesiyle ilgilenip bize yardımcı olmaya çalışıyordu" gülümsedi Hermione hafifçe.

"Draco için endişeni anlıyorum ama o bulunacak Harry. Ben buna inanıyorum" Harry, kendisine her zaman her konuda destek olan yakın arkadaşına sarıldı sıkıca.

...
Remus ve Severus, kaç saattir aynı odada, aynı koltukta, aynı şekilde, konuşmadan oturduklarını bilmiyordu. İkisi de Annalise'in kızını nasıl çıkaracaklarını düşünüyordu ancak doğal olarak bu kadar acımasız suçlara işleyen birini nasıl çıkaracaklarını bulamıyorlardı.

"Kaçıralım!" dedi Remus en sonunda sıkıntının verdiği bir ses tonuyla. Severus ona ciddi misin? der gibi baktı ve dudaklarına yansımayan bir gülümsemeyle başını çevirdi.

"Senin ileri derecedeki zekan 'Kızım hakkındaki suçlamaların düşürülmesini istiyorum' cümlesinin tam olarak hangi kısmını idrak edemedi?" 

"Pekala Bay Çok Bilmiş, bu kadar büyük suçlar işleyen birini nasıl aklanmış bir şekilde çıkarmayı düşünüyorsun? Çünkü benim ileri derecedeki zekam buna bir cevap bulamıyor" Severus adamın haklı isyanına bir şey diyemedi. Haklıydı. Annalise ile bir kez daha görüşmesi gerekiyordu demek.

Remus, birkaç esneme hareketi yapmanın iyi olacağını düşünmüş olmalı ki, oturduğu koltuktan kalkıp ceketinin önünü açtı ve boynunu sağ sola hareket ettirmeye başladı. Her zaman sporla ilgili olmuştu Remus, öğrencilik yıllarında bile devamlı yapardı. Dolunay zamanlarında hamlaşmış bir vücut dolunay sonrası için oldukça sancılı olabiliyordu. Severus'un gözü bir an karşısındaki adama takıldı.  Sanki karşısında yeniden Gryffindor cübbesi içinde, dağınık saçlarla egzersizlerini yapan çocuk vardı.

"Lütfen saçma hareketlerinle kendi odanı kirletir misin? Benim odamı bunlara karıştırma!" Elini salladı kes dercesine. Remus'un geriye düşmüş başı duyduklarıyla sabit kaldı birkaç saniye. Severus için bu birkaç saniye oldukça uzun geçmişti. Remus, yüzündeki sırıtışla başını normal pozisyona getirdi ve saatlerdir aynı şekilde oturan adama baktı.

"Neden senin odanı daha saçma hareketlerle de kirletmiştim Severus ve bundan da çokça zevk almıştın" gülümsemesi hala yüzündeydi. Belliydi, zevk alıyordu bundan. Kapıya doğru ilerleyip açtı ve adama döndü tekrar, "şimdi kendi odamı kirletmeye gidiyorum ama istersen gelebilirsin sende" durdu ve gülümsemesi bir anda soldu yüzünden "ama gelmezsin" deyip çıktı odadan.

...

Günler geçtikte gelecek postasındaki haberler daha da iç karartıcı bir hal alıyordu. Sihir Dünya'sı kesinlikle çok karışmıştı. Draco hakkındaki umutlar bir bir sönüyor, yapılan aramalar boş çıkıyor, Bayan Malfoy ise sürekli Hogwarts'a ve Bakanlık'a giderek oğlu hakkında bilgi almaya çalışıyordu. Ama hiçbir haber yoktu. Harry bu sessizliği hiç sevmemişti. Bu sabah ki haberlerde Draco'nun öldürülmüş olabileceği bile yazılmıştı. Harry bu haberi gördüğü anda soluğu babasının, müdürün odasında almıştı. Kapıyı çalmadan girdiğini ancak içeri girdiğinde fark eden delikanlı bunun için yine de özür dilemedi.

"Draco'yu ne zaman bulmayı düşünüyorsun?" diye sordu açıkça. Severus, sanki dünyanın en saçma şeyini duymuş gibi bakıyordu.

"En son baktığımda rüyaya yatıp kayıp insanların yerlerini öylece, şıp diye öğrenme yeteneğim yoktu. Acaba senin var mı? Ya da tanıdığın birinin? Çünkü vaftiz oğlumun yerini emin ol senden daha çok merak ediyorum!" cümlenin sonlarına doğru yükselen sesi Harry'nin susması için yeterliydi. Kapıyı çalmadan girdiği için değil de bu diyalog için özür mırıldandı. "Anladığım kadarıyla Melezler bizim gözümü korkutmaya çalışıyor."

"Onların yaptığına emin miyiz?"

"Bildiğim kadarıyla  Melezler dışında bir düşmanımız yoktu. Tabi siz benden bir şeyler saklamıyorsanız?" diye devam etti. Harry başını iki yana salladı. Bu sefer bir şeyler saklamıyordu kesinlikle.

"Bir şeyler yapmalıyız. Draco'yu onların elinde bırakamayız"  Onlayladı adam.

"Aklımda bir şeyler var merak etme sen. Yakında Draco burada olacak"

Not:Kısa çok çok kısa bir bölüm ama geri döndüğümü belirtmek için bir hatırlatma niteliğinde oldu bu :D

Harry Potter ve Son KaleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin