Harry'nin , sabah uyanır uyanmaz ilk işi Hastane Kanadı'na gidip Draco'yu görmek oldu. Tabi giderken mutfaktan bir kutu çikolata almayı da ihmal etmemişti. Gizlice aldığı çikolatalar o kadar lezzetli görünüyordu ki Harry ağzına bir tane atmamaya gayret gösteriyordu. Kapıyı açıp Draco ve bir kaç grip hastasının yattığı bölüme girdi. Draco yatakta uzanmış, sabah başlayan karı izliyordu. Harry yatağın yanına kadar gitti ve boğazını temizledi.
"Potter?" dikleşmeyen çalıştı zorla da olsa Draco. Harry on atardım etmek için eğildi ama boşa bir çabayı onunkini. Draco onun yardımı olmadan da gayet başarmıştı bu işi.
"Nasılsın?" Harry sandalyeye oturdu ve kutuyu ona gösterip kenardaki masaya bıraktı.
"İyi" dedi Draco sadece. İlk defa böyle bir durumda oldukları için ikisi de ne konuşmaları gerektiğini bilmiyordu.
"Bayan Malfoy yok mu?" dedi Harry konu açmak için. Draco başını iki salladı.
'Önemsiz bir yara için endişelendirmek istemedim. Zaten bir kaç saate çıkacağım " Harry başını salladı anladığı I belirtmek ister gibi.
" Tatilde ne yapacaksın? "Aralık ayı geldiğinde Noel için öğrenciler planları yapmaya başlıyordu. Harry her yıl olduğu gibi bu yılda Kovuk'ta, Weasley Ailesi ile birlikte olacaktı. Draco güldü.
" Aklında bile geçirme Potter, Weasleylerin evine gelmem"Gülüşüne aynı şekilde karşılık verdi Harry. Draco'nun gelmeme sebebi eskisi gibi küçümsediğinden değil, aksine o kötü zamanlarından utandığı için olduğunu biliyordu Harry. Üzerine gitmek istemedi ve sadece 'tamam' diye mırıldandı.
...
Harry'nin ikinci adresi Remus Lupin'in odasıydı. Dün maçtan sonra bugün için görüşme ayarlamışlardı. Daha doğrusu Remus, Harry ile görüşmek istediğini söylemişti. İşte bu yüzden Harry şuan Remus'un kapısını çalıp içeriden gelen sesle ahşap kapıyı açıp içeri girdi.
"Ah, Harry. Gel... Gel" Harry girdi içeri. Eskisi gibi oldukları için memnundu halinden. Büyük odaya girdiğinde, odanın normalden daha sıcak olduğunu fark etti. Serin hava da onu terletmişti. Sonradan fark etti bunun sebebini. Masanın kenarında kaynayan kazan vardı.
"Kurt boğan mı?" dedi parmağıyla işaret edip. Remus o tarafa bakma gereği duymadı. Zaten ne olduğunu biliyordu. Harry'e oturmasını işaret etti. Genç çocuk rahat koltuğa rahatsız bir şekilde oturdu. Ne konuşacaklarını merak ediyordu.
"Bunun ne olduğunu biliyorsun Harry" dedi masaya yaslanıp kollarını göğsünde birleştirerek. Harry dikleşip iksir bakmaya çalıştı ama başaramamıştı. Kokusu da yoktu. "Geçen günlerde Hermione kullanılmayan kızlar tuvaletinde yaptı" Harry işte şimdi anlamıştı be olduğunu.
"Keturunan" diye mırıldandı çocuk. Remus başını sallayıp onayladı ve küçük bir iğne ve minik bir şişeyle Harry'nin karşısında durup elini tuttu. Harry şaşkınca Remus'la bakıyordu. Remus ise sadece güldü ve iğneyi Harry'nin parmağına batırdı. Normal bir iğneden daha çok acımıştı canını, ve normal Bir iğneden daha çok kan çıkarmıştı parmağından. Remus kanayan parmağı minik şişeye doğru tuttu ve şişeye bir kaç Damlada daha fazla kan akmasını sağladı. Harry kendisine uzatılan peçeteyi hemen parmağına bastırdığında, Remus ise çoktan minik şişedeki kanı iksir kazanına dökmüştü. Harry o iksirini içinde başka kimin parçası olduğunu merak etmeden duramadı. Sonuçta babası olabilirdi. Bir an Remus ile göz göze geldi. Karşısındaki genç Profesör önce kaşlarını çattı sonra güldü.
"Ben değilim Harry, korkma" güldü tekrar adam. Harry de rahatlamış gibi nefesini verdi ve iksirini mavi ya da yeşile dönmesini bekledi. Neden bu kadar sakin olduğunu bilmiyordu. İçinde bir merak vardı ama bu merak sanki kendi babasına, James Potter's haksızlık yaptığını hissettiriyordu.
Remus konuşmuyordu. Aradan yarım saat geçti, kırk dakika geçti, bir saat, bir buçuk saat derken sonunda ikinci saatin yedinci dakikasında kazandan küçük bir ses geldi. Remus hemen odanın diğer ucundan masaya ilerledi hızlı ama sakin adımlarla. Kazanın başında durdu ve içindeki sıvının tatlı rengine baktı. İlk başta bir an gülümsedi kendi kendine. Haklı çıkmıştı. Zaten her zaman haklı çıkardı. Harry konusunda da öyle. Harry. Gülümemesi silindi. Şuan arkasında merakla beklediğini biliyordu. Remus ona döndü. Ciddi bir yüzle ona bakan Harry bu deneyin de sonuçsuz kaldığını anlamıştı. Ayağa kalkıp yine de iksir bakmak istedi. Remus'un ona endişeli attığı bakışları yok saydı ve tam masanın önünde durdu. İksir yeşil değildi. Değildi! Bu tatlı mavi ton o kadar... Maviydi ki, Harry sanki bu tonu ilk defa görüyordu. Mutlu muydu? Biyolojik babasını bulmuştu. Yaşayan bir baba. Üzgün müydü? Gerçekten de yıllardır bir yalanı yaşıyordu. Mutlu ya da üzgün değildi. Kızgındı.
"Kim?" dedi hala gözlerini mavi sıvıdan çekemezken. Ancak Remus cevap vermediğinde döndü ona dolmuş bakışlarıyla. "Kim diyorum Remus!?" bu sefer yükselttiği sesiyle Remus önünde birleştirdiği ellerinden birini kaldırıp ona dur işaret yaptı.
"Anlatacağım hepsini. Gel. Gel otur" Harry'i kolundan tutup tekrar saatlerdir oturduğu koltuğuna oturttu ve kendisi de karşısına.
"Öncelikle sakin olmanı rica edeceğim Harry. Burada, bu olayda suçlu kimse yok" Harry sinirle dalga geçer gibi güldü. "Gerçekten. S- baban, yani biyolojik olan, o da henüz gerçeği bilmiyor. Birazdan, sana anlattıktan sonra öğrenecek. Onda da sana gelen mektuptan beri kabullenemediği bir şüphe var. Ona kalsa imkansız bir şey olduğu için bu iksiri de yapmayacaktı" Harry'nin dinlediğini görünce derin bir nefes aldı.
" Lily ve James evlenmeden bir gün önce, Lily çok sevdiği bir arkadaşına veda etmeye gitmiş. Bütün gece onunla kalmış. Muggle'ların dediği gibi birlikte olmuşlar Harry. Düğünden biraz sonra Lily Ölüm Yiyenler tarafından kaçırıldı Harry. Bir sürü onlarla kaldı. Kimse Dumbledore bile bulamadı nerede olduğunu. Ama geri geldiğinde hiç bir şekilde bir zarar görmemişti. Çünkü hamileydi. Bunu kendisi de döndükten sonra öğrendi zaten. "Remus oturduğu yerde dikleşti ve Harry'nin sakin yüzüne baktı." Orada bir büyü yapılmış ona Harry. Sana mektupları gönderenler yapmış. Bu yasak olan bir büyü. Hatta emin ol varlığının sadece bir efsane olduğunu düşünürdüm. "Harry'nin sabırsız halini görünce devam etti uzatmadan" adını bilemediğim bu büyü birinin tamamen başkasına benzemesi Harry. Yani yaptıkları büyü seni tıpa tıp James'e benzetti" Harry, bu anlatılanlaedan önce iksir de bir yanlışlık olduğunu düşünmek istemişti bir an. Ama Remus'un anlattıkları, gerçekti.
"Büyük ihtimalle ne James, ne de Lily senin gerçekten gerçek babanın kim olduğunu biliyordu."
"Peki kim Remus?" Remus oturduğu rahat pozisyondan biraz daha rahatsız bir pozisyona geçti ve öne eğilip birazcık daha Harry'e yaklaştı.
"O da henüz gerçeği bilmiyor Harry ve tamamen suçsuz" Harry aklından binlerce olasılık geçiyordu o kısacık zamanda. Sirius? Lucius Malfoy? Arthur Weasley? Merlin aşkına Dumbledore bile olabilir mi? Harry bu birbirinden komik saçma ihtimaller başını salladı.
"Severus Snape"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Son Kale
FanfictionHarry hayatında hiç rahatça uyuyabildiğini hatırlamıyordu. Sorunsuz geçen bir yıl nasıl olurdu hep merak ediyordu. Bu yıl bunu tadacak mıydı? Yoksa hala bir çok sorunla karşı karşıya mı kalacaktı? Severitus olarak düşünüyorum ama bakalım zaman bize...