Draco üzerini bile tam giyinememişti. İnce tişörtünün üzerine Slytherin renklerine bürünmüş cübesini geçirdi. Gecenin üçünde tahmin ettiği gibi koridorlar bomboştu. Hızlıca merdivenlerden indi. Severus müdür olmasına rağmen hala eski odasında kalıyordu. Odanın kapısını çalmaya gerek duymadan hızlıca açıp içeri girdi.
"Annem!"
Severus, elinde viski bardağıyla oturmuş Potter'la ne yapacağını düşünüyordu. Çalmadan açılan kapıya şaşırmıştı çünkü kimse böyle bir şeye cüret edemezdi. Ama Draco yapmıştı. Söylediğinden hiç bir şey anlamamış halde bardağı bırakıp ayaklandı.
"Ne oldu?"
"Annem saldırıya uğramış, St. Mungo da"
"Hemen gidelim" dedi Severus sadece. Zaten kısa süre sonra Hogwarts arazisinden çıkıp hastaneye cisimlenmişlerdi. Severus, hastanede bbelirdiği anda bilgi alabileceği birine bakındı. Gerçi Draco ondan önce davranmış ve hızlıca ağır yaralı hastaların bulunduğu odanın kapısına doğru ilerlemeye başlamıştı. İçeriden çıkan bir doktoru kolumdan tutup durdu. Doktor ilk başta sert bir tepki verecekse de belli ki Draco'yu tanıyor, bir şey demedi.
"Bayan Malfoy ağır yaralı bir halde seherbazlar tarafından bir kaç saat önce getirildi. Üzerinde bir çok işkence ve acı büyüsüne rastlanıldı. Gerekli tedaviyi yaptık ancak şuan dinlenmesi için Derin Uyku İksiri verdik. Daha sonra görmeniz için onu özel odaya alacağız" doktorun tek nefeste anlatmasıyla ikisi de cevaplarını almış başka bir şey sormaya gerek bırakmamıştı. Severus Draco'nun omzunu sıkıp destek verdi.
"Beklemekten başka yapacak bir şey yok Draco" Draco gerçekten çok üzgün görünüyordu. Gözleri dolmuştu. Burnunu çekip Seeverus'a baktı.
"Kim m yaptı bunu?"
"Bulacağım merak etme"
..
Sabah olduğunda Remus diğer profesörlere durumu anlatmış, hepsi Snape'in nerede olduğunu biliyor, ayrıntıları konuşup, bu işi kimin yaptığını bulmak için plan yapıyorlardı. Öğrenciler Büyük Salon'u kahvaltı için doldurmaya başlamıştı bile. Harry, arkadaşlarıyla birlikte Büyük Salon'a girmiş, yerlerine oturmuşlardı. Zaten kahvaltı faslı da başlamıştı. Harry'nin henüz fark etmediği şeyi Hermione kahvaltının ortasında fark etmiş, kendi kendine dalgınca sorarak diğerlerinin de dikkatini çekmişti.
"Profesör Snape nerede?" gözleriyle profesörlerin oturduğu büyük masayı taradı. Başka eksik yoktu. "Remus ve Mcgonagall kahvaltı başladığından beri hiçbir şey yemeden sürekli konuşuyorlar" Ron dolu ağzıyla profesörler masasına döndü.
"Belki Sihir Bakanlığı'na gitmiştir. Dumbledore sık sık giderdi-"
"Dumbledore Voldemort olduğu için giderdi" Hermione onun sözünü kesti hızlıca. "Başka bir şey dönüyor" bakışlarını hemen Harry'e çevirdi. Harry ilgilenmişyormuş gibi görünüyordu. Sanki tek odak noktası tabağındaki yemeğiydi. Hermione ona gözlerini devirmekten başka tepki veremedi.
"Remus kalktı" dediğinde Ron, Hermione hemen yerinden kalktı ve Remus'u masaların arasında takip etti. Remus, kapıdan çıktığı anda durup arkasını döndü. Anlamıştı peşinden kızın geldiğini. Kız aniden durup kendisine dönen profesörler son anda durdu.
"Pardon" dedi Hermione mahçup olmuş bir şekilde. Remus sadece gülümsedi ve kollarını göğsünde birleştirdi.
"Profesör Snape'i soracaktım. Yoktu kahvaltıda." Remus nefesini bırakıp eliyle alnını kaşıdı.
"Narcissa Malfoy dün gece saldırıya uğramış. St. Mungo da yatıyor. Severus ve Draco geceden beri oradalar" genç kızın gözleri irice açılmıştı. Bu saldırılar da nereden çıkmıştı?
"O iyi mi?" Remus başını salladı.
"Sanırım. Henüz Severus ile konuşamadım."Hermione düşünceyle başını salladı.
" Bana da haber verir misin? " adam onaylayınca Hermione geri içeri, arkadaşlarının yanına döndü.
Ron, Hermione masadan kalktığından beri bakışlarjnınonun üzerinden çekmemiş, hareketlerini takip etmiş ve genç kızın tekrar masaya gelip, karşısına oturmasıyla hemen sorusunu sormuştu.
"Ee, ne dedi Remus?" Hermione aynı merakı Harry'den de beklemişti ama yoktu. Başını iki yana sallayıp Ron'a baktı.
"Narcissa Malfoy saldırıya uğramış. St. Mungo da yatıyormuş. Snape ve Draco oraya gitmişler." Ron şaşkınca bakınırken, Harry ise duyduğuyla başını kaldırdı. Şimdi ilgisini çekmişti.
"Kim saldırmış?" Hermione sonunda der gibi bakıp başını iki yana salladı.
" Bilinmiyor. Bayan Malfoy'un uyanmasını bekliyorlar"
Harry yerinden kalkıp, profesörlerin masasının arkasındaki kapıdan çıkan McGonagall'ı bulmak için hızlıca Büyük Salon'dan çıktı. Neyse ki kadınla, odasını önünde karşılaşmıştı.
"Profesör Mcgonagall?" yaşlı kadın yürüdüğü yolda durup arkasını döndü ve hemen hemen aynı boyda olduğu oğlana baktı.
"Potter" dedi kadın sesi sanki bıkkın çıkmıştı. Gerçi haklıydı. Ne zaman konuşmak için karşı karşıya gelseler Harry bunca yıl hep sorun çıkarmıştı.
"Efendim ben, St. Mungo, Draco'nun yanına gitmek istiyorum-"
"Bende istiyorum Potter. Ayrıca New York'a gidip oradaki ünlü seherbaz William Shane ile tanışmak istiyorum ama bazı isteklerimiz olmuyor maalesef ki" yaşlı kadın Harry'nin anlamsız bakışlarını görünce nefesini bıraktı.
"Müdürümüz Severus Snape hiç bir öğrencinin ki burada özellikle seni ve diğer iki arkadaşını kast ediyor, Hogwarts arazisi dışına çıkması kesinlikle yasak Potter." Harry başla bir şey dememişti. Sadece onayladı. Mcgonagall onun ağzının payını vermişti. Nasıl başka bir şey diyebilirdi ki? O yaşlanmayan McGonagall'dı sonuçta. Geri, geldiği yolu takip ederek Büyük Salon'a gitti.
...
Hastane de Draco çaresiz bir şekilde oturuyordu koridorda. Gözleri ağlamaktan kızarmış, saçları dağılmıştı. Severus, doktorlardan öğrenebileceği her şeyi öğrenmiş, bekliyordu ayakta. Oturmak pek ona göre değildi. Zaten okulda yeteri kadar oturuyordu. Gözü sürekli duvarda sesli bir şekilde çalışan saatteydi. Narcissa'yı birazdan normal hasta odasına alacaklardı. Sabah karşı Derin Uyku İksirini vermeyi kesmişti doktorlar.
Doktorun gelmesiyle Draco oturduğu yerden kalktı, Severus hemen beyaz giysili adamın yanına gitti.
"Normal hasta odasına aldık. Gelin size göstereyim" Draco'nun yüzünde aniden beliren mutluluk ifadesi doktoru da gülümsetmişti. Ama onlar odaya girmeden aniden büyük bir patlama sesi duyuldu ve içinde bulundukları bina sertçe sallandı. Severus standart bir Muggle dünyasında standart bir Muggle hastanesinde olsaydı şuan deprem olduğunu düşünürdü. Ama hayır, büyücü dünyasında deprem neredeyse iki yüz yılda bir denk gelir. O da beceriksizce yapılan Koruma Büyüleri yüzünden.
"Saldırı! Birileri hastaneye saldırıyor!" bir kadın Çığlığı ile anlamıştı Severus ne olduğunu. Kolunu hemen Draco'nun omuzuna attı.
"Ellen! Merlin Adına, Ellen öldü!" bir şifacı hemşire çığlıklar atarak koşuyordu. Ağlıyordu. Elinde asası vardı ancak şifacı olduğu için bir öğrenci kadar bile güçlü büyüler bilmiyordu.
"Birazdan yardıma gelirler" dedi Severus sesinin kendinden emin bir şekilde çıkmasını sağlarken. Gelmelerini umuyordu.
Not. Uzun zamandır gelmedi bölüm ve bu da öyle iç açıcı bir bölüm değil. Ve kısa. Ama yakın zamanda uzun güzel bir bölüm gelecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Son Kale
FanfictionHarry hayatında hiç rahatça uyuyabildiğini hatırlamıyordu. Sorunsuz geçen bir yıl nasıl olurdu hep merak ediyordu. Bu yıl bunu tadacak mıydı? Yoksa hala bir çok sorunla karşı karşıya mı kalacaktı? Severitus olarak düşünüyorum ama bakalım zaman bize...