Remus çoktan gitmişti kendi odasına ve neredeyse sabah olmak üzereydi. Severus Snape odasında, hala karşısında Remus varmış gibi oturuyordu. Remus'un söylediği şey hala aklını kurcalıyordu. Olamazdı değil mi? Lily böyle bir şeyi saklamış olamazdı. Bunu yapmazdı. Başını iki yana sallayıp ayağa kalktı hızlıca. Gerçeği öğrenmenin bir yolu olmalıydı. Bunu bir şekilde açıklığa kavuşturmalıydı. Ama nasıl?
...
Harry saatlerdir konuşmamış, yatağına yatmış öylece dışarıyı izliyordu. Günler geçti ama Harry hala düzelmemişti. Hayatı tamamen bir yalandan ibaretti. Her şey, bildiği, yaşadığı her şey bir yalandı. Birileri ona yalan söylemişti. Ailesi sandığı gibi değilmiş.
"Harry?" sessizlikte adını fısıltı gibi duydu. Daha sonra yatağının arkasında kalan kısmının çöktüğünü hissetti. bir yanına oturmuştu ve şimdi elini omzuna koymuştu. Ron'dur bu. Ama geri dönüp ne diyeceğini bilmiyordu. Öylece yattı sadece.
"Harry, artık kalkman lazım. Yemek saati geldi. Hermione ve Ginny seni merak ediyor" dedi aynı fısıltı gibi sesle. Harry nefesini bırakıp aniden doğruldu ve arkadaşına bir şey demeden kalkıp yatakhanenin çıkışına gitti. Ron da arkasından.
Büyük Salon'a indiklerinde Hermione ve Ginny'nin bakışları ona dönmüştü aniden. Gülümsemeye çalıştı zorla e geçip yanlarına oturdu.
"İyi misin Harry?" Hermione elini arkadaşının omuzuna koydu. Çocuk bir şey demeden sadece başını salladı. Ginny bir şeyler söyleyecekken önü aniden çıkan yemeklerle kesildi. Ron'un gözlerinden kısa bir parlama geçti ve elini direk şekerleme dolu kaseye saldırdı. Hermione sakince Harry'nin tabağına bir şeyler doldurdu ve yemesini söyledi. Harry kızın dediğine uyup yavaşça bir kaç lokma ağzına attı ama bu kadardı. Daha fazlasını yemeye midesi kaldırmıyordu.
Ron'un sanki hiç bir şey olmamış gibi iştahla yemeğini yediğini gören Hermione ona inanmayan gözlerle bakmaya başladı. Ron ise hala bu bakışı fark etmemişti bile. Genç kız masada duran parşomen rulosunu yemeğini iştahla yiyen turuncu çocuğun kafasına çarptı serçe. Ron ağzındaki tavuğu çiğneyemeden durdu ve kıza baktı şaşkınca ve ne olduğunu sorarcasına bir işaret yaptı. Hermione bir şey demedi ve sadece Harry'i gösterdi.
"Siz rahatınıza bakın çocuklar" dedi Harry ve yavaşça kalkıp Büyük Salon'a çıktı. Hermione ise Ron's bakıp ağır çekimde alkışladı sadece.
...
Yemek bitmiş, herkes bir şeylerle uğraşırken Hermione koridorda Remus Lupin ile karşılaştı. Sadece baş selamını verip gidecekti ancak genç Profesör onu durdurdu.
"Hermione, Harry'nin nesi var?" genç kız ona baktı bir an sonra iç çekip karşısındaki adama baktı.
"Zor zamanlar geçiyor Remus, ve sende onun yanında olup ona destek olmuyorsun" Evet savaş yüzünden birbirlerine isimleriyle hitap etmeye alışmışlardı. Hermione bunu Hogwarts sınırları içinde yapmaktan rahatsız olsa da böyle bir konuda bunu düşünemezdi. Remus başını salladı hafifçe.
"Şu baba meselesi değil mi?" bu sefer Hermione onayladı onu.
"Evet ve Keturunan İksiri de bunu onayladı. James Potter Harry'nin babası değil" Remus bunu tahmin etmiş ama şuan böyle bir kesinlikle ne tepki vereceğini bilmiyordu.
"Sizin bu konu da bir bilginiz var mı?" Remus ona şüphelerinden bahsetmek istemedi. Başını iki yana salladı hızlıca.
"Merak etme ben Harry ile ilgilenirim"
"Bu çok iyi olur" dedi Hermione ve hoşçakal diyip yoluna devam etti.
...
Bu iksir fikrinin neden aklına gelemediğine şaşırmıştı Remus. Aklımdaki bütün sorulara bu iksir cevap verebilirdi. Gerçi kendisi yapamazdı çünkü bir çok malzemeye erişim zordu. Demek Hermione ve Harry zor bulunan malzemeleri iksir sınıfından çalmıştı. Zeki çocuklar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Son Kale
FanfictionHarry hayatında hiç rahatça uyuyabildiğini hatırlamıyordu. Sorunsuz geçen bir yıl nasıl olurdu hep merak ediyordu. Bu yıl bunu tadacak mıydı? Yoksa hala bir çok sorunla karşı karşıya mı kalacaktı? Severitus olarak düşünüyorum ama bakalım zaman bize...