"Uluma sesi miydi o?" diyip sıçradı Jungkook. Yeri etrafı dinledi. Sonra arkasına dönüp Jungkook'a hayır anlamında başını salladı.
"Sen..Korktun mu?" diye sordu kız eğlenir gibi.
"Ne alakası var be. Sadece bir erkek olarak güvenliği sağlamaya çalışıyorum. Hem nereye gidiyoruz..Merlin." diyip etrafına bakınınca ormanın derinlerinde olduğunu farketti.
"Sana birşey göstermem gerek." dedi Yeri sesini kısarak.
"Sabahta göstersen olurdu hani.." diye mırıldandı çocuk.
"Kimsenin bizi de o şeyide görmemesi gerek." dedi yeri dev bir sakura ağacının dibinde yavaşlarken. Etrafına bakındı yinede. Bu saatte kim olabilirdi ki burada?
"Eee küçük hanım? Sakura görmeye gelmedik buraya umuyorum ki?"
"Saçmalama." diyip dizlerinin üzerine çöktü Yeri. Eteğinin açıkta bıraktığı dizleri soğuk toprağa değdi. Ağacın köküne doğru toprağı kazmaya başladı. Hava soğuktu. Gece olunca ayaz çıktığından kızın elleri üşümeye başladı kazdıkça.
"Donmuşsun. Bırakta ben yapayım." dedi kızın ellerini tutup kenara iterken. Jungkook hiçbirşeye anlam veremesede Yeri'yi geri çekip kendi kazmaya devam etti.
"Ne aradığını bilmiyorsun ki?" dedi kızda.
"Işık yakıp nereyi kazdığıma bak o zaman." dedi Jungkook toprak içinde kalmış ellerini kıza doğru sallarken.
"Ahh.." diyip kırmızı işlemeli cübbesinin cebine attı elini Yeri. Asasını salladı gecenin karanlığına nefesinin buğusu karışırken.
"Lumos."
Kang Seungyoon o geceden sonra Sana'yı görmemişti. Ancak çok yakında genç kadından haber geleceğini biliyordu. Sana, son görüşmelerinde ona Chaeyong'u ne olursa olsun saklamaları gerektiğini söylemişti. Ve şu aralar Bakanlık'ta işlerin karıştığını anlamak için Junho hyungu yada Fei nunayı aramasına gerek bile yoktu.
Yıllar önce bir savaşı kayıplarla atlatmışlardı. Büyük kayıplar vermişlerdi. Bayan Mari tarihinin en iyi kadın büyücülerinden olabilecekken o savaşta can vermişti.
Seungyoon savaşın Mahoutokoro yüzü dahil her aşamasına şahit olmuştu öğrencilik yıllarında. Şimdi ise müdürlük yaptığı okulundaki çocuklarını korumak için herşeyi yapardı. Eski Yoldaşlık'ı bir araya getirmek gerekiyorsa da yapmaya razıydı. Ve en önemlisi güvenebileceği öğrencileri seçmesi gerektiğinin farkındaydı.
Tıpkı Müdür Kyoru'nun yaptığı gibi..
Ortalık iyice karıştığında kimin dost kimin düşman olduğu, iyi ve kötü arasındaki o ince çizgi hepten saydamlaşıyordu. Belirsizleşiyordu. Koltuğuna yaslanırken bunları düşündü. Sonra el hareketiyle şöminesinin sönmeye yüz tutan alevini harladı.
"Ortadan ikiye ayrılan dolunay ve içinden dökülen kan? Psişik rüyan pekte iyi birşeye işaret ediyor gibi değil." dedi Taehyung kollarını önünde kilitlerken. Düşünüyormuş gibi gökyüzüne baktı.
"Titriyordum uyandığımda. Korkumdan gidip aya baktım yerinde mi diye.."
Güldü Taehyung. Kıza omuz attı hafifçe bu saf hareketi yapmış olduğundan ötürü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahoutokoro Jōshō | 魔法所 上昇
FanfictionDüşen karanlık, peşinde gölgelerini sürükledi 2017'nin kışına kadar. Modern hayatın sihri Mahoutokoro'nun koridorlarında tekrar yankı bulurken; Tora, Saru, Hebi ve Ryo evleri kapılarını açıyor yeniden. Yoldan sapıp beyaza dönmek kolay. Esas zor ola...