Gece ilerlediğinde çocukları yatakhanelerine gönderen Müdür Kang kalan arkadaşlarına kadeh kaldırdı.
"Dostluğumuza.." dedi gülümseyerek.
Kiraz şarabını yudumlayanların yüzlerinde endişe ve mutluluk bir aradaydı.
"Yoon-ah..Sence başarabilir miyiz?" diye sordu Nayeon gözleri hafif kısık halde. Yavaştan sarhoş olmaya başlıyor gibiydi.
"Yeni çocuklar iyi gibiler. Hatta bana sorarsan bizden daha iyiler." diye fikrini belirtti Mino kollarını önünde kilitleyip.
"Bir kere yendik Lord Dragon'ı ama..Bir Mahou Shoujo ile nasıl savaşılır pek bir bilgim yok." dedi Mina da oturduğu koltuktan.
"Seninde bilgin yoksa siyah kuğu.." diyip karısına takıldı Jinyoung.
"Minatozaki bizimlesin değil mi? Gitmeyeceksin?" diye soran Jackson olmuştu.
"Savaşa kadar buradayım Jackson." dedi Sana güven veren sesiyle.
"Çocukları tehlikeye atıyoruz gibi hissediyorum. Biz bize de halledebilirdik." dedi Mark söylenenlerin hiçbirine katılmadığını gösterirken.
"Bizi de almasalardı o zaman Yoldaşlığa? Savaşta tarafsız kalsaydık ve şuan cehennemin ortasında, Lord Dragon'ın buyruğu altında çocuklarımızı yetiştiriyor olsaydık?" diyerek ne kadar yanlış düşündüğünü Mark'a göstermek istedi Jisoo.
"Endişeni anlıyorum Mark." diye lafa giren Jungyeon oldu. Henüz hiçbirinin çocuğu Mari kadar büyük değildi. Bu yüzden Yoldaşlığa sadece Mari katılacaktı.
"Kızımız gözümün önünde olacak. Daha korunaklı yer mi var Mark?" diye sordu Nayeon adama dönüp.
"Çok ilerledik Yoldaşlar. Şu saatten sonra ekibi kimse dağıtamaz. Dağıtmaya çalışırsak en önce çocuklar isyan eder." diyerek tezlerini savundu Jackson.
"Sadece..Babalık güdüsü sanırım." diyip omuz silkti Mark. İkna olmuş gibiydi. Kızını savaş alanında kendinden daha iyi kim koruyabilirdi? O Yoldaşlık için savaşırken kızını başkasına emanet etmektense kendi koruyacaktı böylelikle.
"Yoldaşlığa..O vakit." dedi Jisoo kadehini tekrar kaldırırken. Hepsi tokuşturup geceyi noktaladılar.
"Seni araştırıyorlar." dedi Nekomata. Sokakta yürürken ya çatıları tercih ediyorlardı yada kapşonları kapalı geziyorlardı. Yine halkın arasında kayboldukları günlerden biriydi. Namjoon gözleri gözükmesede ateş püskürdüğü belliydi.
"Kim?" diye sordu Namjoon sinirle.
"Ay büyücüsünün dadısı diyebilirsin. Kim Jennie. Ilvermorny de seni sordurmuş." dedi Nekomata başlığını geri ittirirken. Kendilerine ait büyüledikleri ve görünmediklerinden emin oldukları eski, terk edilmiş restorana girdiler. Ara sıra burada toplantılar yapıyorlardı müritleriyle. Ama şuan boştu.
"Kim Jennie..Kimsin sen?" derken düşünür gibiydi suratı.
"Tanıyor musun?" diye sordu Nekomata.
"Hayır."
"Seni neden soruşturuyorlar? Gerçek adını bile bilmiyor olmalılardı.."
"Sanırım Kim Yeri durumu farketti. Beni tanıyan tek kişi o Kitsune yoldaşlık bilmemnesi zırvalığından." diyip dudağını ısırdı Namjoon. Yaptığı tek hata Yeri'ye yüzünü göstermek olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahoutokoro Jōshō | 魔法所 上昇
FanfictionDüşen karanlık, peşinde gölgelerini sürükledi 2017'nin kışına kadar. Modern hayatın sihri Mahoutokoro'nun koridorlarında tekrar yankı bulurken; Tora, Saru, Hebi ve Ryo evleri kapılarını açıyor yeniden. Yoldan sapıp beyaza dönmek kolay. Esas zor ola...