Yağmur: Günaydın. (08:45)
Kaan: G.
Yağmur: Pek üşengeçsin bu sabah.
Kaan: Hala uyuyorum. Sen rüyalarımla arama giriyorsun çenelek.
Yağmur: Ayh iyi be. (08:47)
Uykudan uyandırılınca huysuz olduğunu biliyordum. Bugün yapacak bir şeyim yoktu. Haftasonu ve evde oturmak. Mükemmel. Gaye ailesi ile vakit geçireceğini söylemişti. Annemde bugün öğlene kadar çalışıyordu. Erken uyandığıma lanet ettim. Dizi izleyebilirdim. Mutfağa gidip kendime omlet yaptım. Yanına da meyve suyu alıp odama geçtim. Bilgisayarımdan dizilab'a girdim. Bir sürü dizi takip ediyordum. Hangisine yeni bölüm geldiyse onu izleyecektim.
Saatler sonra annemin gelmesiyle bilgisayarın başından kalkabilmiştim. Başım ağrımıştı yahu. Annemle de güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra sinemaya gitmeye karar verdik.Sofrayı toplamak, hazırlanmak derken saat iki olmuştu. Gireceğimiz filme karar vermeye çalışıyorduk şuan. Kral Arthur filmi ilgimizi çekince ona girmeye karar verdik. Romantik komedi beklemiyorsunuz umarım. Annemle. Mısır ve içecek alıp salona yürüdük. Annem sinemanın atmosferini çok severdi. Gerçi çıkınca hep başı ağdırdı. Ama baş ağrısını çekmeye değer derdi. Film zevki de çok iyiydi. Bir anneye göre en azından. Bir kere oturup Harry Potter serisini bitirmiştik. Bütün haftasonu benimle sabahlamıştı. Ah mazi ah. İç geçirerek yerimizi aramaya koyuldum. Yerimizi bulduğumuz yerin yakınlarında sevgili bir çift vardı. Gerçi sadece kızı görmüştüm ama. Yanında erkek olduğuna emindim. Çünkü kızın cilve sesleri geliyordu. Iyk film şimdiden zehir olmuştu. İki saat reklam izledik. Ve mısırımız yarılanmıştı. Hep böyle oluyordu. Annemle bakışıp güldük. Bizde böyle anlaşıyoruz.
Tam da tahmin ettiğim gibi yiyişen çiftler zehir etmişti filmi. Annem görmemişti. Görse kesin uyarırdı zaten. Tiksinmiştim. En sonunda beni ilgilendirmediğine karar verdim. Işıklar açılıyordu. Film çok efsaneydi. En son çığlık attığımı hatırlıyorum heyecandan.
Yiyişen çift ışıkların açılmasıyla toparlandılar. Oscarlık oyuncu gibi davranıyorlardı. Sanki az önce o iğrenç şeyleri yapan onlar değilmiş gibi rol yaptılar. Annem ceketini giymişti. Merdivene doğru yöneldik. O sırada son kez o iğrenç çifte baktığımda gördüğüm şeyle durdum.
Bir klasik yaşıyoruz. Ve bu klasik çok can yakıcı. Sürtüğün yanında ki kişi Kaan idi. Evet yanında ki Kaan olunca kız da sürtük olmuştu birden. Gözlerime dolan yaşları ittim. Beni görmemesi için hızla çıkışa doğru yürüdüm.
Eve geldiğimizde annem odasına dinlenmeye gitmişti. Dediğim gibi başı ağrıyordu.
Kendimi odama atıp ağladım. Gördüğüm şeyler iğrençti. Onun Kaan olması olayı daha iğrenç hale getiriyordu. Bana bağlanmasını ya da başka bir şey beklemiyordum ama yine de acıtıyordu. Kendime kızdım. Küçücük bir âna umut bağladığım için kendime kızdım. Suçlu bendim. Benden izin alması gerekmiyordu. Boşu boşuna ağlıyordum. Boşu boşuna kendimi yoruyordum. Beni asla sevmeyecekti.