Yağmur: Günaydıın bugün nasılsın? (07:12)
Kaan: Günaydın, iyiyim sen
Yağmur: İyiyim, zaten iyi olunmayacak ne var ki düşününce. Sevdiğim ile konuşuyorum üstelik bugün cuma, enerjik ve mutluyum
Kaan: Pekiii okula birlikte yürümek ister misin?
Yağmur: Reddetmeyeceğimi biliyorsun. Sizin sokağın başından alırım seni
Gayeye tek başıma gideceğimi söylediğim kısa bir mesaj attım. Sorular sıralayacaktı ve şuan soru cevaplayacak modda değildim. Yine okulun eteğini giyip hazırlanmaya koyuldum. Saçımı salaş bir mısır örgüsü yaptım. Okul formasının üzerine ince bir triko giydim. Aynaya bakıp, kendimi övmeye başladım.
Sokaklarının köşesine yaklaştığımda onu gördüm. Geç mi kalmıştım? Sanırım fazla övmüştüm kendimi.
"Tekrar günaydın." dedim gülümseyerek.
Gülümsedi, "enerjik ve mutlu oluşun hoş, yani suskun ve sıkıcı halinden iyidir."
"Sıkıcı mı? Ya sen hayatında benim kadar matrak ve neşeli birisini gördün mü ki konuşuyorsun." yalan, işime gelmeyen ortamda surat asmaya bayılan bir yapım vardı. Cem yılmaz gelse güldüremezdi.
"Neyse neyse. Sınavlar başlıyor hazır mısın? Hayır değilsen yardımcı olabilirim." sırıtarak göz kırptı. Derslerimiz birbirine yakındı. Onun iyi olduğu dersler vardı. Aynı şekilde benim de. Birlikte yardımlaşmak iyi olabilirdi.
Bir kere sen toplu çalışmalarda verimli olamıyorsun Yağmur. Kendini kandırma amacın çalışmak değil.
"Tabi birlikte çalışmak iyi olabilir. Konuşuruz bunun üzerine." ah kibarlıktan öleceğim.
Okul bahçesinden birlikte girdiğimizde tüm gözler bize döndü diyemeyeceğim. O kadar popüler değildim. Ama o öyleydi. Tabi sabahın köründe insanlar bahçede ne arasın. Herkes sınıfında tatlı uykusuna devam etmeye çalışıyordur tahminen. Canım okulum. Bahçe de ki tek tük kişilerden birisi Senaydı. Olmasa şaşırırdık. Klişeler klişesi. Bizi birlikte gördü. Kaanla bir süre bakıştılar. Kesin aralarında bir şey geçmişti. Öğrenmeliydim. Tabi öğrenene kadar meraktan çatlamazsam.
"Öhö öhö öhö boğuluyorum sanırım suyun var mı?" ölmüyorum sakin olun. Sadece sinsi bir plan.
"Ha? Ne? Evet var." diyip çantasından çıkardığı suyu içirmeye çalıştı. Su boğazıma kaçınca cidden öksürmeye başladım. Tamam artık panik yapabilirsiniz çünkü cidden ölüyorum. Beş dakika öksürdükten sonra, daha açık bir dille ciğerimi ortaya döktükten sonra sakinleşip söylenmeye başladım.
"Yemin ediyorum ben salağım, sen benden salaksın Kaan."
"Ya benim ne suçum var şimdi. Sanki ben kaçırdım boğazına." yok canım ben kendimi boğmaya çalıştım zaten. Tamam bunu cidden yaptım ama herşey çok sevmekten yani.
"Önüne baksaydın böyle olmazdı." mutsuzca göz devirdim. "Neyse ben sınıfıma çıkıyorum görüşürüz." diyip yanından ayrıldım.
Sen kime trip atıyorsun allah aşkına.
Sınıfa girdiğimde Bora ve Gaye hararetli bir şekilde tartışıyorlardı. Konuya inanamayacaksınız. Hazır mısınız geliyor. Limon meyve mi sebze mi. Allahım sanırım bir gün çıldıracağım.
Boraya kalk sıramdan bakışı atıp hoca gelene kadar gayeye herşeyi anlatmaya niyetlendim. Ama önce dinlemem gereken, dün Kaan ve Sena'nın arasında ne geçmişti.