3.0

102 4 2
                                    

Bazı anlar gelir. Kendinizi çok şanslı hissedersiniz. Birine sahip olduğunuz için. Ya da bir şeyi başardığınız için. Tamam benim ki ilk seçenek, ama diğeri de olabiliyor yani. Hayatımın en güzel dönemlerini yaşadığımı düşünüyordum. Ayaklarım yerden kesilmiş bulutlar da geziniyordum. Karnımda ki kelebekler Kaan bana her gülümsediğinde zıplıyorlardı. Bir pembe dizi de gibi hissediyordum.

Peki peki tam olarak bunları hissedemesem de benzer şeylerdi işte yahu. Herşey tamam ama pembe dizi biraz zorlayabilirdi.

İlişkimizin ilk haftasıydı. Canım cicim haftası da diyebiliriz. Her haftasonu birlikte birşeyler yapıyor, okulda sürekli yanyana geziyorduk. Şuan olduğu gibi. Bahçede ki çardakta Erdinç, Gaye, ben ve sevgilim Kaan oturuyorduk. Dikkatinizi çekerim sevgilim.

Pekala prenses anladık senin sevgilin. Bunu gün de on defa tekrarlamana hiç gerek yok.

Gaye ve Erdinç genelde bizimleydiler. Olması gerektiği gibi. Ve birbirlerine ayak uydurmaya başlamışlardı. Farklıydılar, hemde çok farklıydılar ama yanyana iken bunu bir kenara bırakıyorlardı. Gaye de ona karşı yeterince yumuşamış, anlaşabilir hale gelmişlerdi.

Ve bu da senin son derece hoşuna gidiyor değil mi çöpçatan Kraliçe.

Evet hoşuma gidiyordu. En başından beri böyle olmasını istiyordum. Çıksınlar hatta evlensinler ve altı tane çocukları olsun. Bence altı gayet ideal.

"Hangi semalarda yüzüyor acaba şuan." Gaye'nin sesiyle düşündüklerimden hızla uzaklaştım.

"Ne seması be. Sensin sema. Sema mena deme bana." Sertçe çıkıştım. Ne var canım, tek harf değiştirince Sena oluyor o. Sena demişken, Kaan ile okula ilk birlikte girdiğimizde uzun ve sert sandığı bir bakışla süzmüştü ellerimizi. Arada sırada kendi kendine sinirleniyor, triplere gidiyor, ortamı terk ediyordu. Tabi sinsi tarafım buna saatlerce kahkaha atıyordu.

"Ay iyi be, kalk gidelim Erdo bu çekilmez şimdi." Evet Erdinç'e Erdo diyordu. Dediğim gibi fazla iyi anlaşıyorlardı. Biraz kanka gibi. Ama yani birazcık. Çok az. Erdinç bu durumdan ne kadar memnun olmasa bile ses etmiyordu.

Erdinç'in sessizce "Hay senin Erdo'na." Diye mırıldandığını duydum. Sanırım ses ediyormuş. Ama biraz sessiz ses ediyor. "Kantine gidelim bol bol kafeine ihtiyacım var da." Dedi sonra kendini düzelterek.

Onların ardından umutsuzca bakıp sevgilime döndüm.

"Gaye'den çok hoşlanıyor biliyorsun değil mi?" Dedi bana bakıp. Evet, inan bunun ilk farkına varan ben oldum. Hey karşınızda çöpçatan Kraliçe duruyor unuttunuz mu. Bir keresinde Bora için rahibe torunu bir kız bile ayarlamıştım. Kız erkek düşmanıydı. Kendince yemin etmişti. Sanki birisiyle çıkınca artık masum kalamayacakmış gibi davranan birisiydi. Ve ben bir şekilde kızın kanına girip Bora'dan hoşlanmasını sağladım. Tabi sonra bu aşka dönüştü. Uzun bir süre de Bora'nın peşini bırakmadı. Ama bu küçücük bir ayrıntı.
"Biliyorum zeka küpü. Uzun zamandır ne yapabilirim diye düşünüyorum. Ama Gaye onu kanka olarak görüyor." Tamam sadece bir haftacık falan düşünmüştüm, o da günün on dakikası falan ama bu da küçük bir ayrıntı.

"Romantik dakikalar yaşabilecekleri bir şey düşünmeliyiz. Ne olabilir?" Dedi düşünceli bir sesle.

"Bunu bilseydim çoktan birlikte olurlardı zaten sevdicek." Diyerek omuz silktim. Bana 'neden bu kadar bilmişsin' der gibi bakıp çardakta ki masaya kolunu koyup çenesini bileğine yasladı. Ah şu sevimliliğe bakın. Düşünür pozisyonu alıp bir süre beynini yokladı. Onun bu tatlı haline dayanamayıp yanağından öptüm.

"Buldum!" Dedi büyük bir heyecanla.

"Öpücüğümden oldu hep, mükemmel miyim neyim ya." Dedim saçımı arkaya doğru savurarak. Bana gülümseyerek baktı ve yanaklarımı tutup kendine doğru çekerek öptü. Bu nedir yahu. Sanki küçük kardeşiyim ben onun. Düşündüğü planı somurtarak dinledim. Ama planı beğenince keyfimde yerine gelmişti. Gayet basitti. Ve klasik. Ah benim beyninin sadece yüzde beşlik kısmını kullanan sevimli sevgilim. Onları bir yere kilitleyecektik. Erdinç ile konuşup orada bütün duygularını dile getirmesi için cesaret verecektik. İşe yarayacağını düşünmüştüm. Çünkü Gaye ne kadar arkadaş gözüyle baksada şıp sevdi birisiydi. Erdinç eğer çabalarsa kendinden hoşlanmasını sağlayabilirdi. Ve iyi bir aşk itirafı bunun başında gelirdi. Bilirsiniz her şey entrika çevirmeden daha kolaydır.

T U Z A K  •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin