Pazar sabahı oldukça mutsuz uyanmıştım. Yahu insan pazar gününe mutsuz uyanır mı? Yaşasın ben ve bahtsız pazar sabahım. Saatin erken olduğunu görünce spora gitmeye karar verdim.
Hayır sahil kenarına gidip, kulaklığı takıp kurtaramayacağım ilişkim için, yarısı düşünmeyle yarısı acılı müzikle geçen bir koşu gerçekleştirmeyeceğim. Dizimi çekiyoruz burada yav. Bildiğiniz spor işte. Spor salonu.
Spor salonuna girdiğim gibi kendimi soyunma odasına attım. Hızlı davranıyordum. Düşüncelerimden uzaklaşmaya ihtiyacım vardı.
Koşu bandına çıktım. Hızlandırdım. Yarım saatlik koşudan sonra sıkılmıştım. İnsan ayran gönüllü olmasın.
Saat öğlene geliyordu. Duşumu alıp spor salonundan çıktım. Telefonumu geceden beri elime almadığımı fark ettim. Kaan'ın mesajına bakmak istemiyordum. Ne kadar kendi söylediklerimi onaylasam da benim için çabalaması hoşuma giderdi. Saçımı çekerek arkaya attım. O kadar spor boşa gitmişti. Yine gergindim. Yine gergin. Her türlü gerginim aslında. Yani ben söz konusu olunca bu ağaç niye burada diyip bile gerilebilirdim. Ah hayat çok zor ya.
Kaan: Evet bana karışmaya hakkın yok. Haklısın. Ama seninle konuşmak hoşuma gidiyor. Bu yüzden gönlünü almak istemiştim. Araya ciddiyet ve mesafe koymamak için. (00:54)
Mesajına gülümsedim. Hey hadi ama benimle konışmak hoşuna gidiyordu. Siz olsanız sizde gülümserdiniz.
Yağmur: Daha fazla içimde tutamayacağım sanırım. Saatlerdir spor yapıyorum ama stresimi atamıyorum. Hazır mısın hepsini sama kusacağım da. (12:23)
Yağmur: Ulan sen git sinemanın bir köşesinde elin kızıyla yiyiş. Hatta ve hatta seviş. Sonra gel ve bir sorun mu var de. Hayır canik hiçbir sorun yok. Bu kız seni seviyor ya herşeyi alttam alır tabi. Sen beni bi sev aynısını sana yapıcam ben.
Yağmur: Üstelik sinema da yiyişmek nedir ya.
Yağmur: Yemin ediyorum kıyafet olsanız defolu ürün diye şikayet ederim sizi.
Yağmur: Tiskindim yav.
Yağmur: Tiskinçlik sınırlarını zorlayan bir adet Kaan.
Yağmur: Ay adından utan be adam. Gelecek de ki çocuklarından utan.
Yağmur: Çocuklarının rızkını sinema biletine harca tabi sen.
Yağmur: Sen açıklarsın valla. Ben derim babanız sizin sinema paranızı böyle böyle karılara yedirtti diye.
Yağmur: Ay karıyı da yedi. Ay tansiyonum düşüyor.
Yağmur: Öf düştü vallahi düştü.
Yağmur: Hayır bir de kız güzel olsa tamam, ye afiyet olsun çilekli dudak kremi de veriyim mi derim. Ama yani benim götüm bile ondan güzeldir.
Yağmur: Tövbe allah'ım çok tövbe.
Yağmur: Dudağına yazık.
Yağmur: Şimdi sen beni sevicen ya. Ben seni öpmem. Git bi dezenfekte ol da gel hacım. Yoksa ölümüne kardeş oluruz.
Yağmur: Böyleyken böyle... Yemeyeydin kızı.
Kaan: Kafanı kaldır gerizekalı iki saattir fark etmeni bekliyorum.
Kafamı kaldırdığım da Kaan'ı gördüm. Şaşırmadım çünkü onun da spor salonuydu burası. İtiraf ediyorum bilerek yazılmıştım. Sık sık geliyordu buraya ve bende onu görmüş oluyordum.
'Napıyorsun burada?'
'Ne saçma sapan bir soru bu ya? Canım yürüme bandı görmek istedi de o yüzden geldim. Lütfen daha mantıklı sorularla gel bana. Yoksa yüzünü görmeye dayanamıyorum da. Katlanamıyorum mu demeliydim yoksa?' evet kalbini kırmak istiyordum. Yapabilir miydim bilmiyorum ama deneyecektim.
'Mesajlarda hiç de öyle demiyordun gelecekteki çocuklarımın anası.' böyle söylemesi gülme isteği yaratmıştı. Ama gülmedim. Sonra gülecektim buna. Aklımda.
'Mesajlarda yüzünü görmüyorum ya o yüzden musmutlu yazabiliyorum.' ne saçmalıyordum. Yüzü düşmüştü. Ya tutup kaldırasım geldi. Bu kadar mı tatlı düşer bir yüz.
Salak mısın Yağmur hemen gardını düşürüyorsun.
'Hala mı sinirlisin?' alayla güldüm.'Hala mı derken? Daha dündü farkındaysan. Her neyse zaten senden vazgeçtim ben. Benimle ilgileniyormuş gibi davranmak zorunda değilsin.'
Sen salaksın.
Tabi ki ondan vazgeçmemiştim ama benimle ilgilenmesi hoşuma gidiyordu. Azıcık daha uzatıp bitirecektim. Biraz daha ilgiden ne olabilirdi ki.
'İyi. Keyfin bilir.' ne hayır durun hatlar karıştı. Böyle olmamalıydı. Hani kaçan kovalanırdı. Bu sadece Tom ve Jerry de geçerliydi sanırım.
'İyi mi? Keyfim mi bilir?'
'Aslında güzel kızsın. Hoş sohbetin var ama sende bilirsin ki ben kimsenin peşinden koşmam.' pekala bunu hesaplayamamıştım. Demek koşmazdı ha.
Koşmaya halin kalmadığında seni yerlerde sürükleyeceğim Kaan Gürel.