Sürpriz....Bakın bu kız kimmiş...
Hayatımı özetleyen bir yazı ile hikaye yarışmasına katıldım; derece elde edememıs olsam da benim için duygularımı kâğıda dökmek güzel bir deneyim oldu.Hayatımı özetleyen yazım ise buydu:
"Bir gün bir kız hayata gözlerini erken açıp, hayatın sırtına yükleyeceği yükü bilmeden ''Meleğim'' diyeceği en değerli varlığıyla hayata tutunur.
*** Meleği bir gün bu kızın diğer evlatlarına göre biraz daha zorlu bi gelişim gösterdiğini farkeder. Her gün küçük kızının kontrolleri için doktoruna gider, doktoruna kızının durumunu sorar. Doktor, ''Kızınız erken doğdu; bu yüzden gelişiminin bu şekilde olması normal.'' der. Küçük kızın meleğinin kafasında soru işaretleri olmasına rağmen doktorunun uzmanlıgına güvenip inanır. Taa ki küçük kızı bir gün grip olup başka bi şehirde olduğundan farklı bir doktora gittiğinde gerçekleri öğrenene kadar.ir bu melek O küçücük, bir avuç içine sığan kızı doğuştan yürüme engellidir... Hatta doktoru bu kucuk kız için "Yürüyemez,konuşamaz; dahası zihinsel engelli." der. O günden sonra zorlu bir tedavi süreci başlar. Günler ayları, aylar yılları kovalamıstır... Bu küçük kız yaşıtları gibi emeklemek yerine yerde tek koluyla destek alarak kendini ilerletmeye çabalar ve başarır. Başarıları bununla da bitmez; desteksiz oturamayan bu küçük kız yastıklarla destekli oturmayı başarır. Bir süre sonra çevredeki hiçbir şeyden destek almadan oturabilir. Ellerini kullanmakta zorlandığından yıllarca kalem tutmak, çizgi çizmek, kağıt kesmek için çabalarken okul yaşı gelir çatar. En büyük destekçisi olan ailesi daha rahat bir eğitim için özel bir ilköğretim okuluna yazdırır. Ancak bu küçük kız ilk kez Meleğinden ayrı koca bir gün geçirecek olmanın korkusuyla 1.sınıfa başlar. Öğretmeni tarafından çizgileri düzgün çizemediği gerekçesiyle azarlanıp en arka sıraya atılır ve arkadaşları tarafından da küçümsenir. Dahası yemekhanede yemeğini hızlı yiyemediği gerekçesiyle derse alınmaz ve gün boyu kütüphaneye kilitlenir. Öğretmenleri ve okul müdürü tarafından bir üst sınıftaki ablasıyla görüşmesi engellenir. Ailesine durumu anlattığında okuldan atılmakla tehdit edilir. Psikolojisi bozulan küçük kız gece uykusundan ağlayarak uyanır. Bir süre sonra olanları ailesine anlatır ve ailesi küçük kızı o okuldan alır.***
Bir süre sonra küçük kız ablasıyla birlikte devlet okulunda eğitime başlar...
Okulunda ilk günüdür; çok kalabalık bir sınıftan içeri girer ve ağlamaya başlar bu kalabalıkta kimseyi tanımadığından kendini yalnız hissetmiştir. Öğretmeni küçük kızı elini yüzünü yıkaması için annesiyle lavaboya yollar... Küçük kız sınıfta değilken de o küçüçük 1.sınıf öğrengilerine şu konuşmayı yapar, ''Arkadaşınız aramıza yeni geldi bu yüzden biraz üzgün ve küçük bir sağlık sorunu var; arkadaşınız yürümekte zorlanıyor, o içeri geldiğinde ona neden yürüyemediğini sormayın bunu sorarsanız arkadaşınız üzülebilir ve arkadaşınız üzülürse ben de üzülürüm.'' der. Bir süre sonra küçük kız annesiyle sınıftan içeri girer tüm arkadaşları etrafında çember olmuş "Benim yanımda otur." demektedir. Küçük kız çok mutlu olur. Vee sene sonu gelir çatar. Küçük kız artık el yazısı bile yazabilmekte; hatta kitap dahi okuyabilmektedir. Başarılı okul yılları birbirini kovalar...
**
Ama küçük kızın okul hayatı dışındaki sosyal hayatta da zorlandığı noktalar olmuştur. Yürüyemediği için annesi kucağında taşıyor diye insanların garip bakışlarına maaruz kalmakta hatta, ''Kızaa bakk ! Kocaman olmuş annesine kendini taşıtıyor.'' gibi cümleler duymak zaman zaman onu çok üzse de neşesinden hiçbir şey kaybetmemiştir.
Şimdi o kız ne yapıyor diye sorduğunuzu duyar gibiyim... Ticaret lisesini bir hastanede stajınıda tamamlayarak başarıyla bitirdi.
**** Sağlığına bir şeyler katabilmek için bir dizi ameliyatlar geçirdi. Kazandıkları da oldu; kaybettikleri de ama hayat onu yıldırmadı. Şu an iki değnekle yavaş yavaş yürüyor. O meleğinin mücizesiydi. Yıllar içinde de birçok tecrübe edindi. Şimdi ne mi düşünüyor?
************
''Kim bilir belki de okyanus misalidir gönlüm... Anlayış fukaralarının bulunduğu gemimde dalgalarla boğuşurum sürekli, yolcularımın her biriyle uzun seferlere de çıksam olmayınca olmuyor işte...******** Belki de ben bir hiçim... Harflerimin sesi olmadan hiç! Kimbilir, bu kadar anlamsız cümlelerin uçuştuğu bir zamanda anlamlara hasret kalmışızdır belki de... Kelimeler kifayetsiz kalmış anlatamamışızdır ya da biz anlatmışızdır da* anlaşılamamışızdır kimbilir... Lügatimizdeki kelimeler anlatılanlara yetmemiş ya da karşımızdakinin sözleri hiç olmuş, hayal kırıklıkları içinde boğulmuştur ya da o hiçliğe koca bir anlam mı yüklemiştir, kim bilir...
********
Ben boğulmam o hırçın dalgalarda, bilirim... Nefesimi boşa harcamam, yaşamımın en zor anında yalnızda mücadele verebilirim.Yaşarım elbet! Hayatın bana vurduğu o hırçın dalgalara inat... Yolculuklar unutulmuyor ama yolcular unutuyor işte hiçliğe yüklenen anlamlarını bile... O gönül ki; okyanus misali olunca derinliklerinde boğulan da çok oluyor sadece kıyısında kalan da... Bu gönül seferlerini unutmuyor asla sadece her seferde o geminin bulunduğu koca okyanusun hırçın dalgalarında kimi yolcular boğularak değer yargılarını yetiriyor kimi zaman...
Bu geminin yolunu aydınlatan, kimilerinin dayanamağı fırtınaları yaratan o yağmurun, ardından açan güneşle çıkan gökkuşağının ufacık ışıltısından ibarettir sadece...
Aslında insanın hiçliğini alıp götüren de yağan yağmur damlaları gibi zor zamanda dökülen gözyaşlarıdır. Bir damla gözyaşı bile yeter bazen ruhumuzun derinliklerini temizlemeye, dökülen gözyaşını ardında koca bir umut doğar içimize gökkuşağı misali...
Ve liseden mezun olduktan 5 yıl sonra bir çağrı merkezinde tesadüfen bir iş buldu o zamanların küçük kızı; şimdi evden hizmet veren bir müşteri temsilcilisi... Bu işin kendi hayatında bir dönüm noktası oldugunu bilmiyordu. İşe başladıktan kısa bir süre sonra aynı işte çalışan ve hayat hikayelerinde çok benzerlik bulunan engelli olup tüm engelleri aşmaya baş koymuş hayatının aşkıyla tanıştı; o bambaşka bi şehirdeydi ama sevgi ve tesadüfler bu iki insanı birleştirmişti. Uzak diye ailesi bu küçük kızdan ayrılmak istemiyordu ama onlar mutluluk için ilk adımlarını attılar. Nişanlandılar ve kısa zamanda çok mutlu bir hayata yelken açacaklar. Onlar aşklarını ve tüm engellerini aşmayı şöyle tanımlıyorlar:
Bir düş değilmiş yaşadıklarım...
Unutulmaya yüz tutan o masum ve gerçek sevgiyi sende bulduğumda anladım...
Bana verdiğin değeri;bana "Canımın Yarısı" dediğinde anladım...
Sevginin gerçekliğini gözlerime baktığında, gözlerindeki o masum parıltıyla anladım...
Yüreğinin ışıltısıyla hayatıma yansıttığın aydınlıkla,
Karanlıklarımı aydınlattığında ömrüme yoldaş olduğunu anladım...
Yaşananları belki gerçeğe dönüştürmek zor ama iki yürek bir olup aynı anda attığında zorluklar aşılır.
Ve hayaller gerçeğe dönüştürülebilirmiş, anladım...
Eşşsiz ve muhteşem bi hayal olsa da varlığınla aldığım nefes daha anlamlıymış seninle anladım..
Ömrümde karşılaştığım en yaşanabilir, en anlamlı, en muhteşem tesadüfümmüşsün;
''Biz'' diyebildiğimizde anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünün Yası Bugünün Umudu
No FicciónDünlerin acısıyla bugünlere tutunan bedensel engelli, serebral palsili (cp) ve küllerinden doğan bir kadının hayatta kalma çabası size umut olsun... Kitabımdan en ufak bir bölüm alınırsa ve paylaşılırsa hemen yasal işlem başlatılacaktır