Vurdu ve Aşk

3.5K 77 28
                                    

Evet yine ve tekrar buradayım... Sizlerle havanın sıcaklığından, saçma sapan yaz ilişkilerinden, üniversite tercihlerinden, aileden uzakta mı yakında mı okumanın daha kötü olmasından, yaz tatilini nasıl ve nerede yapmaktan, kalabalık ortamlardan daral gelmesinden....  Ve daha bir süre şeyden bahsetmek ister bütün kinimi,nefretimi, sevincimi wattpad alemine kusmak isterdim. Ama yapmayacağım...

Bütün bunlar yerine bir bilemediniz iki günde bütün birikmiş bölümlerini tüketeceğiniz bir hikaye ile geldim.

İçimiz dışımız ne iş yaptığını bilmediğimiz ceolarla doluyken farklı bir meslek sahibi görmek bile bize büyük bir farklılık gelmeye başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İçimiz dışımız ne iş yaptığını bilmediğimiz ceolarla doluyken farklı bir meslek sahibi görmek bile bize büyük bir farklılık gelmeye başladı.

beeyzz olup müthiş bir futbol bilgisine sahip... İki erkek kardeş demek, futbolda engin bilgi sahibi olup ortamlarda "waoawww sen nasıl? Nereden?" nidalarına maruz kalmak demekken bu beyza çıtayı bir üst noktaya taşımış.

Sinan Tümer bir futbol spikeri, Beşiktaş aşığı,kafadan kontak, belki de biraz fazla fevri otuz yaşında bir çocuk...  Ama bununla yetinirmiyiz?  Asla... Çok yakışıklı, bütün kadınların sevgilisi, zengin, eee spiker diyoruz zaten o yüzden de insanın içini eriten, çikolata şelalesi kıvamına getiren ses tonundan bahsetmiyoruz bile...

Bütün bunların yanında İdil (Dikkatinizi çekerim sadece "İdil")  biraz özgüvensiz, biraz çılgın, ve kendinden çok daha çılgın iki arkadaşa sahip, maddiyattan çok maneviyat dersini herkese veren (ama topun ağzına kendi gelince, ven şimdi bir hediyeyi kaç taksitle alabilirim derdine düşen), bir pisicikken aniden kaplana dönüşebilen, reklamcılık okuyup yine öz güven eksikliğinden kaynaklı bebek bakıcılığı yapan, belki de hepimizin içindeki korkuların en açık hali olan korkak (cesur)  kıvamı İdil...

"ohooo ablam yine tam gaz övgü seansı yapıyor. Ne çabuk unuttun ilk bölümü okurken dediklerini"

"Ne demişim ben Civciv?"

"Kitap girişi değil adeta senaryo başlangıcı demedin mi? Kim kim, ne diyor anlaşılmıyor demedin mi? Yine bir hüsran da dememişsindir sen şimdi?"

"Ben yalancı mıyım da dediklerimi inkar edeyim. Dedim ilk bölüm yarısına kadar yazım olarak çok karışıktı. Ama sonra düzeldi. Bu sefer konu olarak çok klişe gibiydi ondan da yırttı.  Hatta bir ara hayal kırıklığına uğradım."

"Neden?"

"Sinan Tümer esiyor gürlüyor. Ve ona aşık İdil susuyor profili beni üzdü. Sen de mi brütüs dedim."

"Abla bütün bölümleri okudum diyorsun. Sen gıcık olduğun kitabı yarım bırakırsın.  Hadi okudun burada bahsini bile etmezsin.  Ne oldu yoksa sende höt pöt olan kaba erkek sevme akımına mı kapıldın?"

"Ya beni hiç tanımamışsın, yada tanımamış gibi yapıyorsun Civciv.  Ben höt pöt kaba erkek sevme akımına değil höt pöt kaba erkekleri sevsen de normal olmadığını kabul edip tedavi etme akımına kapıldım.

Bu kitabın burada var olmasının belki de en büyük sebebi olan akıma katıldım. Gönül ya ota da boka da demişler. Ama Allah da dil vermiş akıl vermiş."

Hep iç güzellik diyoruz ama kapak beni benden aldı. Nerede kaldı şimdi bizim mühim olan iç güzelliği söylemlerimiz... Neyseki içinde fena değil.

Dışı güzel içi dışından güzel insanlarla, kitaplarla, filmlerle ve mekanlarda karşılaşmanız temennisiyle... Geçen ramazanınız, resmi dini bayraklarınızı tebrik ederim. Hatta hazır tebrik teşekküre başlamışken geleceği de kapsama alanına alın. Çünkü ben bu işleri vaktinde yapmakta hiç iyi değilimdir. Özel günler antipatisi... (Allah düşman başına vermesin :-))

Ne Okusam Acaba?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin