Sınır koyduğu 5 oyu bile toparlayamayıp yeni bölüm atmak için sabırsızlanan yazardan hepinize merhabalar :) Evet bölümlerim 5 oy bile toplamıyor ama yine de dayanamayıp atıyorum bölümü 😂
Bu bölüm, olayların seyrini değiştirecek olan, hikayenin kurgusunun temellerini barındıran bir bölüm aslında.
Hem de uzuuun bir bölüm 😂
Umarım beğenir ve oylarınızı esirgemezsiniz, iyi okumalar efenim 😊😊😘
&
Serin hava tenimi okşarken, denizi izlemenin ilk kez bana keyif vermediğini hissettim.
Kantinde yaşadığım o yıkıcı olayın üzerinden 1 hafta geçmişti. Demir birkaç saniye dudaklarını bastırdığı kızın yüzüne ufak bir tebessüm yollayıp ayrılmıştı ondan. Zaten yanağından öper gibi göründüğü için de kalabalık kantinde dikkat çekmemişlerdi.
Kadir ve ben hariç.
O günden sonra Kadir ile de hiç konuşmamıştım.
Göstermese ne olurdu ki sanki? Kırıklarım sadece hayallerden ibaret olurdu ama şimdi, ben kırıktım.
O kızla Demir sevgili oldular mı, bunu bile öğrenemeyecek kadar uzaktım herkese.
1 hafta boyunca konuştuğum tek kişi yurtta yemeklerimizi koyan aşçı ile olan birkaç kelimelik mecburi sohbetimizdi.
Onun haricinde kimseyle iletişim kurmamıştım.
Çünkü insanlarla iletişim kurmak yaralıyordu beni.
Fakat herkese karşı kırıktım işte. Ali'ye, Melisa'ya, Hakan'a, Kadir'e, anneme, babama ama en çok da Demir'e.
Annem nerdeyse 1 aydır aramamıştı hiç. 3 yaşına yeni basan ikizleri onu yoruyor olmalıydı ama, ben de kızı değil miydim? Hiç mi merak etmiyordu?
Babam ise en son aradığı günden sonra ilk kez dün aramıştı. En azından anneme oranla daha ilgiliydi. Ama o da, dün finallerimizin bittiğini çocuklardan öğrendiğini, yurt müdürüyle konuştuğunu ve bugün eve dönmemi istediğini söylemişti.
Ama ben dönmek istemiyordum.
Evet Banu abla kötü bir insan değildi. Aksine bana karşı öz annemden daha ilgiliydi. Benimle ilgilenmesi gerektiğini düşündüğü için değil, gerçekten duygu ve düşüncelerime önem verdiği için ilgilenirdi.
Bunu gerçekten hissediyordum.
Ama, yine de onu gerçek bir anne veya gerçek bir abla yerine koyamıyordum. O benim için abla değil, sadece Banu ablaydı işte.
Çocuklar ise, hepimizin olduğu whatsap grubundan sürekli konuşuyorlardı. Demir arada birkaç cümleyle katılsa da, bu onun her zaman ki haliydi aslında. Yazışırken de konuşurken de, grup konuşmalarımıza pek katılmazdı. Bir şey soracağı zaman genellikle bana özelden yazmayı tercih ederdi. Veya hep birlikte ettiğimiz sohbetlere pek katılmasa da, ikimiz yalnızken düşüncelerini veya bazı şeyleri anlatırdı bana. Ama artık bu durumun da bir anlamı kalmamıştı benim için. Çünkü onun için çocukluk arkadaşın ya da bir dostun ötesine geçememiştim.
Bu bir haftada iki kez buluşmuşlardı fakat ne cevap yazmıştım gruba ne de buluşacakları yere gitmiştim. Onlar da gelip gelmemem hakkında bir yorum yapmamışlardı zaten. Ve bu durum beni iyice çileden çıkarıyordu.
Canım istemese bile zorla beni kendileriyle birlikte her yere çekiştiren insanlar, cevap yazmamama rağmen, varlığımı onlara hissettirmememe rağmen, tek kelime etmiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Sen Geldin (Tamamlandı)
Short Story"Kızım salak mısın sen? Aşığım lan ben sana." Gözyaşları içinde kalan ela gözlerini açarak bana şaşkınca bakarken, en son söylediği cümleye dayanarak umutlarım artıyordu. O da beni seviyor olamazdı, değil mi? "Ge-gerçekten mi ?" Heyecanlı sesiyle...