3225 kelimelik, uzuun bir bölüm. Ve söylemeliyim ki, bu zamana kadar yazarken en çok keyif aldığım birkaç bölümden biri oldu kendileri 😂
Keyifli okumalar efenim 😂❤
&
Elimde ki iki tane pilav tabağını dikdörtgen masanın iki uç noktasına yerleştirirken, üzerimde ki açık mavi yazlık elbisenin uçlarını çekiştirdim. Zaten dizlerime geliyordu ama babam öyle bir bakıyordu ki, sanki hayatımın hatasını yapmışım gibi bir his oluşmuştu üzerimde.
"Pantolonun yok muydu senin ?" dedi huysuz bir sesle.
"Baba, elbisem gayet uzun." dedim. Ama babam da haklıydı, adam 20 yıldır toplasan üç dört kez anca üzerimde elbise görmüştü. Tam da bugün elbise giymem, onun nazarında büyük bir suçtu.
"Ay, yeter Halil ! Vallahi ben daraldım Miray yerine. Kızın üzerinde baskı kurmaktan vazgeç Allah aşkına. Ne varmış elbisesinde, gayet hoş ve düzgün." dedi Banu abla masaya salata tabaklarını yerleştirirken, bezgin bir sesle.
"Tamam, tamam, bir şey demedik." diye mırıldanıp televizyonda ki spor programına geri döndü babam suçlu çocuklar gibi.
Onun bu haline gülerken, zil çaldı ve gülüşüm yüzümde dondu. Allah'ım ne olur, bugün bir terslik çıkmadan sona ersin !
Hızla ayağımda ki babet ayakkabılarım sayesinde kapıya koşarken, babamın arkadan homurdandığını duysam da hız kesmedim. Kapıyı duraksamadan açarken, en önde ki İclal teyzeyi buyur ettim önce. Ardından Fehmi amca girdi içeri. Herkes birbiriyle selamlaşıp tokalaşırken, yan tarafımda hissettiğim varlıkla, sol tarafıma döndüm.
Üzerinde ki lacivert gömleği ve krem pantolonuyla Demir her zamankinden daha şık görünüyordu. Arkaya özenle taradığı siyah saçlarıyla, muhteşem gülümsemesi bir bütün olmuş, kalbimi yerinden sökmüştü adeta.
Bu ne yakışıklılıktır, ya Rabbim.
"Hoşgeldin." deyip gülümsediğimde, bir elinde tuttuğu papatya demetine uzandım almak için, tam alacaktım ki, benden önce bir el alıp çekti aramızdan papatya demetini.
"Teşekkür ederim, Demircim." deyip papatyaları koklayan Banu abla, şaşkın bakışlarıma aldırmadan papatyaları mutfağa götürürken, herkesin içeriye girdiğini fark ettim.
"Banu abla,.." deyip çiçeklerimi isteyeceğim an, Demir'in sesini işittim.
"Sana almamıştım zaten Miray. Banu ablayaydı o çiçekler."
"Hah." dedim alayla. "Senin çiçeğine kaldım ben sanki." diye devam ettirsem de, dokunsa ağlayacaktım, öyle içime dokunmuştu.
"Öyle mi ? Pekala, senin için aldığım gülleri de Banu ablaya vermemde sakınca yok o zaman." deyip diğer elinde fark etmediğim gülleri Banu ablaya vermek için mutfağa iki adım atmıştı ki, kolundan tutup durdurdum.
"Yahu dur, şakadan da anlamıyorsun sen hiç."
Hareketini durdurup bana dönerken, gülüp yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Özledim seni."
Başka hiçbir şey söylemeden kırmızı ve beyaz güllerle bezeli demeti bana uzatıp özlemle bir kez daha baktı ve içeriye gitti hızlı adımlarla.
Ben de onu özlemiştim çünkü, bir haftadır görüşemiyorduk.
Annemin evine gittiğimiz günden bu yana tam bir hafta geçmişti ve biz bu bir haftadır tam bir curcunanın arasında kalmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Sen Geldin (Tamamlandı)
Historia Corta"Kızım salak mısın sen? Aşığım lan ben sana." Gözyaşları içinde kalan ela gözlerini açarak bana şaşkınca bakarken, en son söylediği cümleye dayanarak umutlarım artıyordu. O da beni seviyor olamazdı, değil mi? "Ge-gerçekten mi ?" Heyecanlı sesiyle...