2.2

31.2K 2K 301
                                    

Veee beklenen bölüm geldi çattı ❤❤

Hep keder mi okuyacağız canııım, biraz da huzuru okuyalım 😂😂❤

Keyifli okumalar efenim 😂

Bir gece önce

Demir

&

Şehri tamamen gören tepenin ardında arabamın içinde oturup kararmaya başlayan gökyüzünü izlerken, kalbim acıyla kasıldı.

Bugün cumartesiydi, sınıfın yemek için toplanma zımbırtısı da birkaç saat önce başlamıştı ama 3 haftadır olduğu gibi hiç kimseye görünmeye niyetim yoktu. Eve sadece uyumak için gider olmuştum, her günüm boş boş bu tepede arabamın içinde oturarak veya uzaktan uzaktan Miray'ı kafede çalışırken izleyerek geçiriyordum.

O gün evden giderken annesine gittiğini tahmin etmiştim, zaten başka gidecek yeri de yoktu. Birkaç gün sonra bir cesaret annesinin önceden zar zor hatırladığım adresine giderken, onu Lordya kafeye girerken görmüştüm. Ve bu tüm hafta boyunca devam etmişti. Sonradan tahmin etmiştim ki, orada çalışıyordu.

Çoğu zaman onu izlemekten yorulup gideceğim zaman, Kadir denen herif gelip gidiyordu kafeye.

Miray bensiz çok mutlu görünüyordu. Yanına gidip onu üzmeye de hakkım yoktu ama kendimi sürekli o kafeden girip kolundan sürükleyerek çıkarmamak için dizginlemek zorunda kalıyordum.

Ta ki, o akşam Halil amca bizi yemeğe davet ettiği zamana kadar.

Banu ablanın bana olan bakışlarından, olaylardan haberdar olduğunun farkındaydım. Ama ben kendimi bile bilmezken, ona ne diyebilirdim ki.

Ve o akşam Miray'ın babasıyla olan tartışmasından ve bana, 'Dostum değilsin.' Diye bağırmasından sonra anlamıştım ki, Miray beni silmişti zihninden.

O Kadir pezevenki kadar değerim yoktu gözünde.

Arabayı ani bir kararla grupta mesaj attıkları mekana doğru sürmek için ana yola çıkarırken içim pişmanlıkla dolmaya başlamıştı bile, ama durmadım.

Miray bensiz mutluysa, benim de mutlu gibi davranmam garip olmazdı. Her ne kadar o aptal sürüsünün yanına gitmek istemesem de, belki birkaç fotoğrafta yer almam iyi olurdu.

Mekana girip üzerimde iki gündür çıkarmadığım siyah gömleğimi düzeltirken, perişan halime alayla güldüm. Saçlarımı da düzeltirken, çoktan grubu görmüş masada adını Mete olarak hatırladığım çocuğun yanında ki boş yere baş selamı vererek oturmuştum.

Yarım saat bile olmadan masada ki saçma muhabbetler içimi bunaltırken, ayağa kalkmadan önce "Ben gidiyorum gençler, size iyi geceler." dedim.

Fakat iki yıldır aynı sınıfta olmamıza rağmen adını bile bilmediğim bir kız atıldı.

"Demir dur , biraz fotoğraf çekinelim ondan sonra git."

Buraya geliş amacım bu değil miydi zaten?

Onaylayarak yerime geri otururken, Ali ve diğerlerini de görmezden geliyordum. Artık onlara sabretmemi gerektirecek hiç kimse yoktu.

Kaybetmemem gereken şeyi çoktan kaybetmiştim zaten.

Kızın biri ayağa kalkıp selfie çubuğu ile masayı alacak şekilde birkaç fotoğraf çekerken, omuzlarımda hissettiğim baskıyla kaşlarımı çattım, ardından arkamı döndüm.

Ve Sen Geldin (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin