Zeynep kapının iç tarafına çöküp sırtını kapıya yasladı ve çok kısık bir sesle konuştu, belki de kendisinin bile duymayacağı bir ses tonu ile;
Zeynep: Senden etkilenemem, seni sevemem.. Mert’e bunu yapmam.. Git ne olur, ben sana (durdu) yapamam bunu.. Git.. ‘zeynep bunları söylediğinde kerem pes edip çoktan odasına gitmişti bile..
Zeynep’in Ağzından;
Yerden kalkıp yatağa oturdum.. Nerden birden bire bu kadar dağıldım bilmiyorum.. Kerem de beni çeken bişey var.. Bunu bugün daha iyi anladım ama ben yapamam.. Mert’i severken ona âşıkken kerem’e aşı.. (durdu) Hayır hayır olmaz! En iyisi kerem’i kendimden uzaklaştırmak evet en iyi bu!
* Aşk bu zeynep’cim ne zaman nerede geleceği belli olmuyor ;)
Zeynep bunları düşünürken kerem de odasında koltuğa oturmuş az önceki yaşadıklarını düşünüyordu.. ‘neden’ diye sordu kendine.. Neden böyle oldu? Ben ne yaptım ki ona?
-----
Melis: Aksell
Aksel: Efendim hayatım? ‘deyip yanına geldi
Melis: Ya Zeynep aramadı.. İnmemişler midir hala?
Aksel: Yorgundur hemen uyumuştur belki..
Melis: Şu kerem, nasıl biri sence?
Aksel: O nerden çıktı şimdi Melis?!
Melis: Ya ne bilim Zeynep ile fazla ilgili sanki.. Evden almalar, beraber havaalanına gitmeler filan
Aksel: Melis!
Melis: Aksel ne oluyor sana? Ya tamam anlıyorum mert ama.. Zeynep’in hayatında elbet biri olacak.. Bugün olmasa da yarın.. O kız hep yalnız mı olacak? Hep acı mı çekecek? O acı çekince sen mutlu mu oluyorsun?
Aksel: O nasıl laf ya tabi ki mutlu olmuyorum!
Melis: Eee o zaman?
Aksel: Sadece daha da üzülmesini istemiyorum Melis! Kapatalım şu konuyu
Melis: Peki tamam..
-----
Düşüne, düşüne uyuya kalmışım.. Sabah alarm sesi ile uyandım.. Saat 8 di ve 9 da antrenmanımız vardı.. Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım.. Üstünü değiştirdim ve çantamı alıp odadan çıktım.. Bir yandan yürürken biryandan da telefonla uğraşıyordum ki birine çarptım;
Zeynep: Off önüne baksana ya! ‘deyip yerden çantamı aldım ve kalktığımda gördüğüm kişiye şaşırdım..
Zeynep: K-kerem
Kerem: (güldü) Bizim kaderimizde var sanırım çarpışmak
Zeynep: Olabilir ‘deyip gidecekken kolumdan tutup durdurdu beni;
Kerem: Zeynep neyin var senin? Neden benden kaçıyorsun?
Zeynep: Kaçmıyorum!
Kerem: Bal gibide kaçıyorsun.. İstemeden kırdım mı seni? Bişey mi yaptım?
Zeynep: Yapmadın tamam mı hiç bişey yapmadın! ‘diye bağırdım.. off neden bu kadar iyi ve ilgili ki bu çocuk?
Kerem: Ne var o zaman? Ya dün sabah gezerken her şey iyiydi sonra otele gelince aniden bişey oldu sana..
Zeynep: Kerem kolumu bırak!
Kerem: Cevap ver Zeynep! Ne oldu neden benden kaçıyorsun?
Zeynep: Off yeter be! Kendini bu kadar önemseme kerem! Sen benim neyimsin ki senden kaçayım? Ha neyimsin? ‘diye bağırdım kerem öylece kala kaldı.. Bu çok ağır oldu biliyorum ama onu kendimden uzaklaştırmam gerekiyor..
Kerem: H-haklısın ben kimim ki zaten dimi? Özür dilerim! ‘deyip kolumu bıraktı ve odasına doğru gitti.. Sevin işte Zeynep istediğin oldu.. Kırdın çocuğu artık yüzüne bile bakmaz, sevin!
Zeynep alt kata inip hocasını beklemeye başladı.. Az sonra Cihan ve Kerem’in koçu geldiler;
Cihan: Zeynep, kerem nerde?
Zeynep: Ben nerden bilim hocam! ‘diye bağırdım
Cihan: Sakin ol Zeynep, ne bu sinir?
Zeynep: Pardon hocam.. Yarışma stresinden
Cihan: Sen hiç böyle olmazdın ama neyse..
Koç: Hah geliyor bizimki.. Nerdesin sen kerem?
Kerem: Geldim işte koç! ‘diye bağırdı..
Koç: Ne bağırıyorsun oğlum! (bir bana, bir kerem’e baktı) Neyiniz var sizin bugün?
Kerem: Yarışma stresinden koç, yok bişeyim! ‘dedi hah bulduğumuz yalanlar bile aynı ya..
Cihan: Neyse hadi çıkalım ‘dedi ve arabaya bindik.. Cihan hoca direksiyonda kerem’in koçu yanında oturuyor, kerem’le bende arkadayız.. Ama birbirimizden o kadar uzak oturduk ki nerdeyse pencerelere yapışıcaz..
Koç: Aynı salonda çalışacaksınız çocuklar
Kerem: O niye koç?
Cihan: Salon zaten çok büyük.. İkinize de yeter merak etmeyin
Zeynep: Hocam ayrı salonlar olsa olmuyor mu?
Cihan: O bizim elimizde değil Zeynep.. Konsey öyle ayarlamış.. ‘Deyince ‘Tama‘ dedik aynı anda.. Salona gelince arabadan inip içeri girdik.. Sonra üstümüzü değiştirmek için soyunma odalarına gittik..
Üstümü giydikten sonra kolyemi elime aldım;
Zeynep: Mert bana kızla olur mu? Ben senden başkasıyla yapamam ki.. Senden başkasını sevemem.. Sana ihanet edemem, etmem.. Seni çok seviyorum ‘deyip kolyemi öptüm ve odadan çıkıp salona geldim.. Kerem çoktan gelmiş baskete başlamıştı bile.. Cihan hoca ortada yok diye köşeye oturup onu izledim biraz.. Çok sinirli görünüyordu.. Topu hırsla attığı için hiç biri girmedi..
Koç: Kerem! Kendine gel artık aklın nerde senin?!
Kerem: Burada koç nerede olacak?
Koç: Hiç öyle görünmüyor! ‘diye bağırdı.. Kerem de bişeyler söyleyecekken beni gördü;
Kerem: Ben ara veriyorum, birazdan gelirim ‘deyip salondan çıktı.. Çok mu kırdım onu? Ama benden uzaklaşması için bunu yapmam gerekiyordu.. Eğer yanımda olmaya devam ederse ben kendimi durduramam.. Hayır, hayır ben doğrusunu yaptım evet doğru olan buydu..
Cihan: Zeynep! Ne oturuyorsun orada koşmaya başla hadi
Zeynep: Tamam hocam ‘dedim ve yerimden kalkıp koşmaya başladım.. Kerem daha gelmediği için onun tarafına da geçtim.. Nerde kaldı acaba? Gideli yarım saat oldu ama hala gelmedi..
Cihan: Kerem nerde?
Koç: Birazdan gelirim diyip gitti.. Aklı başka yerdeydi hava alıp kendine gelsin diye karışmadım ‘dedi.. Ben yorulup yanlarına oturdum sonra kerem geldi ifadesiz bir suratla ..
Koç: Kerem nerdesin sen? Biraz dedin yarım saat oldu!
Kerem: Koç ben gidiyorum!
Koç: N-ne demek gidiyorum? Otele mi, hasta mısın ne oldu?
Kerem: Hayır otele değil.. İstanbul’a dönüyorum.. Yarışa katılmayacağım!