Kara Gün

37 6 0
                                    

  Günler geçti, aylar geçmişti. Aslı'nın içindeki yara hala kanıyordu.
Zaman hızla akıp gitse de Aslı için hiç geçmiyor gibiydi.

    Aslı her şeye rağmen okuluna devam ediyordu. Hiç canı istemesede ailesini hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. İlk senesini başarı ile bitirmişti.

                           ***

    İkinci sınıfın ilk dönemini de başarı  bitirmişti Aslı. Dönem tatilini odasında vakit geçirirerek değerlendiriyordu.
 
    Bazen yatağında uzanıyor. Bazen şiir yazıyor. Ve bazende kitap okuyordu.   

    Ama asla Kerem'i düşünmekten vazgeçmiyordu. Çünkü Kerem onun ilk aşkı, ilk sevdasıydı. Nasıl unutur insan su içmeyi, yemek yemeyi. Kerem de tıpkı o misaldeydi Aslı için.

   Günler günleri aylar ayları kovaladı. Aslı'nın en sevdiği mevsim artık gelmek üzereydi. Ve tabiki en sevdiği insanı hatırlatan o özel gün. 14 Mart Kerem'in doğum günüydü.

  "Geçen sene bu zamanlar birlikte kutlamıştık. Sana mektuplar yazıp yollamıştım. Sana olan aşkımı haykırmıştım." diye içinden geçirdi Aslı. Ve ekledi "iyi ki doğdun kara sevdam. Çimen gözlüm, iyi ki doğdun SAKLI SEVDAM."

                          ***

      Aslı baharın verdiği o güzel havayı solumak için penceresini açtI. Nisan ayı gelmiş her yer çiçeklere bürünmüştü.

     Kerem'in Aslı'ya hediye ettiği beyaz güller tomurcuklanmaya başlamıştı. Kerem Aslı'ya bu gülleri hediye ederken üzerine şu notu yazmıştı.

       "Hazan gözlüm. Beyaz gülüm. Bu gül bizim aşkımız. Biz birbirimizi sevdikçe bu gül hep açacak. Asla solmayacak. Seni Çok Seviyorum.
  
     Aslı bu gülü her gördüğünde bu sözleri hatırlıyordu. Ve içinden dualar ediyordu, Kerem ile yeniden birleşmek için.

   Pencereden içine çektiği hava ile Aslı rahatlayacağını umarken sanki her çektiği nefeste içini bir hüzün bir endişe kapladı. Yüreğinin sıkıştığını hissetti. Gözleri uzaklara daldı. Tam o esnada kapı çaldı.

    Aslı bir hisle odasından koşar adımlarla merdivenlere doğru ilerledi. Bu arada Aslı'nın annesi Safiye Hanım kapıyı açmıştı. Kapıdaki kişi kuzeni Mehmet' ti.

    Aslı merdivenin başından hoşgeldin demek için el salladı.
Aslı'nın dikkatini Mehmet abinin elindeki beyaz zarflar çekti. "Allah Allah oda ne olabilir? " diye içinden geçirir Aslı.

   Mehmet abi elindeki zarflardan birini Aslı'nın annesi Safiye Hanım' a uzattı.

   Safiye hanım "Hayırdır oğlum bu da ne. Kimin düğünü varda sen davetiye dağıtıyorsun?" diye sordu.

   Mehmet abi "Amcamların düğünü varmış hala. Kerem abi evleniyor. Kendisi şehir dışında çalıştığı için davetiye dağıtma işi bana kaldı. Neyse daha gidecek çok yer var halacım. Kendine iyi bak görüşürüz" diyerek oradan ayrıldı.

     Aslı bunları duyar duymaz merdivene çöküp kaldı. Aslı'nın annesi kapıyı kapatır kapatmaz kızının yanına geldi koşarak.

  "Kızım İyi misin? Aslı bir ses ver. Bak bu beklediğimiz bir şeydi."

   Aslı adeta donmuş vaziyette kalakaldı. Bir kaç dakika bu durum devam etti. Safiye Hanım kızının  kendine gelmesi için uğraştı.

   Aslı "Anne ver şu davetiyeyi." diyerek bir hışımla alır annesinin elinden. Aldığı gibi koşarak odasına gitti ve kapıyı kilitledi.

    Aslı'nın annesi  Aslı'nın arkasından gitti ama yetişemedi. Kapıyı çaldı. Kızına kapıyı açması için adeta yalvardı. Ama Aslı açmadı. İçeriden sadece "Anne yanlız kalmak istiyorum." diye bağırdı Aslı.

    Aslı zarf içindeki davetiyeyi çıkardı. Yazılanları defalarca okur. Yaşlı gözlerle.

    "Demek benim yerime hayatını birleştirmek istediğin kişinin adı Ebru. Allahım ben nerelere gideyim ne yapayım. Al canımı ne olur al. Beni Kerem'siz bırakma."

    Aslı'nın elindeki davetiyede bir kaç mısradan oluşan dörtlük yazıyordu. Bu dörtlük bir zamanlar Kerem'in kendisine söylediği sözlerden oluşuyordu.

     Aslı o kadar çok ağladı ki. Ağlarkende bu düğüne gidip gitmemeyi düşündü.

    Babası kesin kendisini götürecekti. Ona itiraz etmek hakkını bırakmayacaktı. Ne yapsın ne etsin bilmez halde sadece ağladı Aslı. Davetiye de yazan tarihi aklına mıh gibi kazıdı.

   "25mart 2009Cumartesi"

      Aslı bir yandan ağlarken bir yandan da Kerem'e dualar etti. Bedduaya dili varmazdı çünkü.

   "Kerem hep söyledim yine söylüyorum. Rabbim seni bana yar etmeyecekse kimseye yar etmesin. Senin düğün günün benim artık kara günüm." diye hem söyledi hem ağladı.

   Aslı her gece olduğu gibi bu gecede ağlayarak yatağında şiir defterinin başında, elinde kalemiyle
uyuyakalmıştı.

   Bir haber gelmiş senden.
Damatlıklar seçmişsin en güzelinden.
Kefenim olacak damatlığın.
Kalbimi sardım kanlı halay mendiline.

YARE-İ DİL (KİTAP OLDU! ) Sipariş Adresi Www.pembevagonlar.com Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin