Multi medyada Aslin Keskin var.
Orijinal kitabıma da bakabilirsiniz. Eminim seviceksiniz.
😁
Araftayım! Neyin doğru, neyin yalnış olduğubu bilmeyecek kadar, ön yargılı ve bilinçsizim. İlk defa bilmediğim bir prodokolmü desem bilmiyorum ama birşeyi onayliyacağım ve imzalıyacağım.Korkuyorum! Yalnış yapmaktan kendimi yada başkalarının hayatlarını tehlikeye atmaktan ve bunun benim yapıcağım olmaktan korkuyorum. Bu zamana kadar bencilken şimdi elimde patlıyor bu bencilliğim, lakin bu kararı vermek zorundayım.
Değilim... zorunda değilim, şuan burda olmaya veya onaylamaya zorunda değilim, lakin 'mecburum'.
Tek imzama bakan bu karar, beynimde beni yavaş yavaş tüketiyor ve yaşlandırıyor. İstemiyorum şuan bu kağıtta yazan saçma sapan şeyi onaylamak istemiyorum.Annemi istiyorum özelliklede babamı! Beni buna mecbur bırakan insanları istemiyorum. Tüm suçu benim üzerime atıp birşey olduğu zaman, gereken bütün suçlamayı ya da yükü bana mecbur eden insanları istemiyorum. Babam olsaydı buna asla izin vermezdi.
Önümdeki beyaz kağıttan bakışlarımı çekip 'İLACIM' dediğim insana baktım, beni buna mecbur eden insana. Bir zamanlar 'abi' diyip daha sonra ona saçma sapan bir şekilde sevdiğim ne kadar yalnış olsada Bağlandığım insana baktım. Gözlerindeki elalar kahveye dönüştükçe ne hissettiğini anlamamı önlüyordu.
Yüzünde mimik yoktu yada duygu herneyse işte Yoktu! Önemli olan da buydu. Duygusuzdu yada duygulu, anlam veremediğim şey ise gitmeden önceki halinden farklıydı, ne bilim daha karışık bakıyordu gözlerinden saniyelik korkular geçiyordu, konu nedense beni daha çok ilgilendiriyor gibi hissediyordum. Neyi vardı? Şuan herşeyi bırakıp ona bu soruyu sormak istiyorum, neyin var? İyimisin? Diye tüm hücrelerim sormak istesede tek yapabildiğim şey, bakışlarımı önümdeki eğik bilgisiyar yazısıyla yazılmış beyaz düzenli bir şekilde dosya kağıdına geçirilmiş A4 kağıdına bakmak oldu.
Ahmet, beyin "Aslin hanım yazılanları sesli bir şekilde okuyup, onaylamanızı talep edebilirmiyim?" Demesi üzerine, birşey demeden nekadar 'hayır talep edemessiniz' demek istesemde, kafamı sallayıp derin bir nefesle okumaya başladım.
"Ben Harun Keskin'in kızı Aslin Keskin olarak, Ulaş Keskin'in yeraltının mahzen'ine girmesini talep ediyorum, herhangi bir kural ihlalinde karşı tarafın bütün mal varlığının Keskinlere geçmesini talep edip, kuralları ihlal eden taraf biz olduğumuzda ben 'Aslin Keskin' olarak kendimi ön plana atıp sonucun işkence yada direk ölümle sonuçlanmasını koşulsuz şartsız kabul ediyorum."
İşte bitmişti, imzayı atmıştım. Peki neden yaptım? Niye hayır onaylamicam demedim? Sebebi çok basit. Çünki ben eğer bunu imazalamasaydım cezasını çekicektim, işte benim hayatımda bu. Ne diyim. "Tamam. Bu kadardı görüşmek üzere" dedi korkudan alnına yapışmış saçları çeken 35 yaşındaki Ahmet bey.Acaba daha başka birşey birşey var mı? Yaşayacağım ne kaldı? Adam odadan çıkınca etrafı taradım, gözler Ulaş'ın üzerinde, kızgılıkla ilerleyen bakışlar tehlikeli değildi, sonuçta kim
Ulaş Keskine saldırır ki belki Ukay olabilir. Ezginin sözleriyle yüzümde buruk bir gülümseme oluştu "Ben Brazilya'ya gidicem. Üzgünüm, Aslin abla." "Önemli değil. Git tabi" sözlerimin ardından abisinin yanağını öpüp odadan çıktı. Yaklaşık 1 saat önce buraya gelmeden Ece de evine dönmüştü.
Birtek Eylül kaldı ki oda gitme istiyormu acaba diye sormak istesemde sessiz kaldım."Abi onu bu tehlikeye nasıl atarsın?"
Uraz'ın dediği şey üzerine Ulaş muzip bir ifadeye bürünüp, daha sonra kahkalarla gülmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
FantasyBağımlı'nın Tadı İlacın da Saklı... Sevgi:O öyle birşeydir ki, seni yiyip bitirdiğini fark etmessin. Sevgi tek bir kişiye hissedilebilir, çünki sadece birini sevebilirsin. Sevgi "aşk" gibi değildir! Onun en ince ayrıntısına kadar kabul etmek demekti...