1.0

5.8K 459 136
                                    

Park_Jimin: Ne saçmalıyorsun sen?

Park_Jimin: Görünmezim de ne demek?

Park_Jimin: Hem de benim gözümde?

Park_Jimin: Ayrıca hissetmek?

Park_Jimin: Hey!

Park_Jimin: Gitme ve sorularımı cevapla.

Park_Jimin: Hey!!

(Görüldü, 19.05)

Bana yazdığı mesajlara bir kez daha baktım. Dün bana bunları yazmıştı ve cevap yazmak yerine görüldü atmayı tercih etmiştim. Hem böyle daha iyiydi, hem de ne yazacağımı gerçekten bilmiyordum. En iyisi bu şekilde bırakmaktı.

"Yani, şimdilik durum bu?" Meraklı bakışlarını üzerimde gezdiren yakın arkadaşım olan Jennie'ye baktım. "Evet, durum bu." Dedim fısıldıyarak.

Bakışlarımı masanın üzerine indirmiştim ve bir yandan da ellerimle oynuyordum. Jennie derin bir nefes vererek, "Rosé," dedi. "Böyle mi kendini belli edeceksin?"

"Anlamadım?" Dedim kaşlarımı çatarak. Gerçekten anlamamıştım. Kendimi belli etmek? Ben?

"Diyorum ki hep böyle mi konuşacaksınız?"

Hafifçe başımı sallayarak, "Evet." Dedim. "Hep oradan yazacağım."

Jennie gözlerini devirdi. "Ah, Rosé..." Diye mırıldandı. "Asıl anlamayan benim, gerçekten."

Ne?

Meraklı gözlerimi Jennie'nin üstünde gezdirirken, "Neyi anlamıyorsun?" Diye sordum. "Seni." Diye cevap verdi. Beni niye anlamıyordu ki?

Hâlâ meraklı bir şekilde ona bakıyordum. "Davranışların çok tuhaf." Diye açıkladı. "Sadece oradan konuşacaksınız, ha?"

"O yazdığıma karşılık vermese bile ben oradan yazmaya devam edeceğim. Karşısına çıkmak gibi bir niyetim yok."

"Neden?" Diye sordu. Cevabı çok basitti. Çünkü o Jimin'di. O beni görmezdi, göremezdi. Ben onun gözünde görünmezdim.

"Tanıyorsun Jimin'i. Davranışlarını, hareketlerini... Hem beni tanısın istemiyorum. Uzaktan seveyim, yeter benim için." Bu dediklerime karşı Jennie'nin bakışları yumuşadı. "Benim tatlı Rosé'm..." Dediklerine hafif tebessüm ettim.

"Bu böyle nereye kadar ama? Seni tanıması lazım. Senin kendini ona belli etmen lazım."

İstemiyordum.

Beni tanımasını, ona kendimi belli etmek istemiyordum.

Bana da diğerleri gibi davranacaktı. O, zırhının altında yatan gerçeği göstermeyecekti. Eğer ki gösterirse o zaman beni tanısın istiyordum. İşte o zaman kendimi belli ederdim.

Ama o kendi içinde asla dediği için ben de kendi içimde asla diyordum; ona kendimi göstermeyecek, görünmez kalacaktım.

"Bu yetiyor Jennie, gerçekten. Hem göstersem neye yarar? O öyle birisi. Pek bir şey değişmez."

"O zaman ona niye yazdın?"

Güzel soruydu. Niye yazmıştım ki?

Belki de artık ağır gelmeye başlamıştı sevgim içimde.

Dillendirmek en iyisi diye karar vermişti bir anda kalbim. Çünkü taşıyamamaya başlamıştım.

Derin bir nefes çekerek, "Ağır geldi, taşıyamadım." Dedim. "En azından telefon aracılığıyla söyler, rahatlarım dedim kendime. Karşılık vereceğini zannetmiyordum. O yüzden yazdım. Ama o karşılık verdi. Şimdi ise vazgeçemiyorum ona yazmaktan."

unobtrusive • jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin