Multi: en sevdiğim şarkılardan biri. Dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum.
Model-bir melek vardı
.........................................
Sabahın erken saatleriydi. Gördüğüm rüyadan hızla uyanmış ve kendimi yola atmıştım. Mesai saatime 2 saat olmasına rağmen sadece evden uzaklaşmak istemiştim.
Kötü bir rüya görmüştüm.
Sabah ayazı beni üşütürken montuma biraz daha sarıldım. Ama bir faydası olmuyordu.
Gün daha doğmamıştı
. Güneş'in turuncu loş ışıkları siyaha karışmıştı.
Kafeye doğru yürümeye devam ettim. Ayaklarım geri geri gidiyordu sanki. Yarım saattir yürümeme rağmen varamamıştım.
En sonunda pes ederek bir banka oturdum. Bir çocuk parkının bankıydı. Çocuk parkı boştu.
Bu saatte dolu olmasını bekleyemezdim zaten. Önümdeki uzun yeşilliklerin ardından gelen çocuk parkına baktım. Burada fazla anım yoktu. En fazla bir iki kere gelmiştim o da çok iç açıcı sonuçlanmamıştı zaten.
Ama yine de 15 yaşıma kadar kendimi çocuk gibi hissetmeyi başarmıştım.
Salıncaklara baktım. Her sallandığımda midem bulanarak kalkmıştım. Ama kaydırakları çok seviyordum. Uçuyormuşum gibi bir his yaratıyorlardı bende. Telefonumu çıkardım.
Birini aramak istedim ama rehberimde ailem dışında kimseyi bulamadım.
Bir de Akın dışında.
Onu arasam sorun olur muydu? Beni ezik bir kız gibi tanımlamasını istemiyordum. Sadece kötü bir rüya görmüştüm. Dışarı çıkmıştım ama sıkılmıştım.
Sırt çantamı kavradım. Numarasını tuşladıktan sonra açmasını dileyerek kulağıma koydum.
Çaldı.
Çaldı.
Çaldı.
Açmadı.
Uyuyor olduğunu düşünerek telefonu cebime geri koydum. Telefon cebimde titremeye başladığında hızla çıkardım.
Akın arıyordu.
Bir süre yaptığım saçmalığı düşündüm fakat artık aramıştım yapacak bir şey yoktu. Aramayı cevaplayarak kulağıma götürdüm. "Saat kaç?" Uykulu sesi kulağıma iliştiğinde kolumdaki saate baktım. "6:34"
homurtular çıkardı. "Ölüyor musun?" Cıkladım. "O zaman kapat."
Telefon yüzüme kapandığında şaşkınlıktan telefon kulağımda kalakaldım. O cidden yüzüme mi kapamıştı?
Telefonu sertçe çantamın içine attım. Kafeye 15 dakikada yürüyebilirdim o yüzden eve gidip uyusam iyi olurdu.
Oflayarak yürürken telefonum tekrardan çantada titredi. Umursamaz bir şekilde alıp açtım.
Akın'ın arayacağını tahmin etmiyordum elbette. "Ne diye bu saatte beni aradın?" Kaşlarımı çattım. "Uyumana devam et. Rahatsız etmek istemedim." Ofladı. Sesi yorgun geliyordu. "Nerdesin?" Ayağımı kaldırım taşına sertçe çarptığımda inledim. "Dışardayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAF KAN-ANKA
Teen FictionAnka&Akın Anka; kendi ayakları üzerinde durabilen, güçlü bir kadın. Ailesinin yaşadığı sıkıntıları gidermek için çabalarken önüne bir fırsat çıkıyor. Akın. Her gün evinin önünden geçerken bir gün o gizemli perde açılıyor. Karşısına çıkan adam, onu...