Hepinize merhaba! 10. bölüm hakkındaki düşüncelerinizi hemen buraya bırakırsanız sevinirim. Bölüm sonunda da yorum yapmayı unutmayın benim için çok değerliler. Hepinizi öpüyorum Anka kuşları. İyi okumalar🌺
Multi; Anka'nın düğünde giydiği elbise
...........................
Kapı kapanma sesiyle yatakta sıçradım. Farklı bir yerde yatmanın vermiş olduğu huzursuzluk henüz geçmeden odanın içindeki lavaboya girdim.Saçlarım dağılmış, havanın soğukluğuna rağmen saçlarım terden ıslanmıştı. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı at kuyruğu yaparak topladım. Duş almayı aklıma not ederek odadan çıktım.
Akın'ın odasının kapısını tıklatsam da uzun süre ses gelmedi. Sonunda kapıyı aralayarak baktığımda ise kimse yoktu. Ev hiç olmadığı kadar sessizdi. "Akın?"
Salonda ve odasında olmadığına göre çıkmıştı. Ve bana haber vermemişti. Kocaman salonda telefonumu aramaya başladım.
Sonunda bir koltuk yastığının arasında bulduğumda numarasını tuşladım. "Söyle Anka."
Sana da günaydın.
"Evde değilsin. Haber vermeden gittin yarım saattir seni arıyorum."
Güldü. Gülmesine sinir olurken ona sövmemek için kendimi zor tutuyordum. "İşlerim vardı acil çıkmak zorunda kaldım. Akşam 7'de hazır olman lazım düğün için. Onun dışında ev senin. Odaları karıştırmak dışında her haltı yiyebilirsin. Ayrıca odamın içinde küçük bir oda daha olacak. Kapıyı aç. Gerisi için de allah kolaylık versin."
Telefon yüzüme kapandığında şaşkınlıkla telefona bakmaya başladım.
Bu çocuğun hali ne olacaktı?
Numarasını tuşlayarak onu geri aradım. "Anka, söyle." Gülmemek için kendimi zor tuttum. "Telefonu yüzüme kapadın." Ukala ukala sırıttığını hayal edebiliyordum. "Öyle mi yaptım? Hadi ya?"Bu sefer de sıra bendeydi.
"Ben de tam televizyonunu düşürdüğümü söyleyecektim." Kalp krizi geçirip geçirmediğini test etmek için nefesini dinlemeye başladım. "Anka, eğer o televizyona bir şey olursa yemin ediyorum anandan emdiğin sü-"
Bla bla bla
Telefonu bu sefer de ben yüzüne kapatarak zafer dansı yaptım. Herkesin zafer dansı vardı öyle değil mi? Odasının içindeki odadan bahsetmişti.
Merakla yukarı çıktım. Odasının kapısını hızla açarak içeriyi taramaya başladım. Sonunda kapıyı bulduğumda hızlı adımlarla kapıya vardın ve yavaşça araladım. İçerisi karanlıktı.
Bacağımda bir yük hissettiğimde çığlık atarak geriledim.
Köpek mi?
Bir shiba inu cinsi köpek kapının aralığından kuyruğunu sallayarak bana bakarken yüzümde bir gülümseme oluştu. "Merhaba şey..." tasmasındaki künyeyi parmaklarımın arasına aldım. "..Felix?"
Felix havladığında parmaklarımı kafasındaki tüylere daldırarak okşadım. "Akın seni buraya mı kapatmış? Pis cani. Döverim ben onu sen merak etme." Köpek yüzüme yükselerek beni kokladığında parmaklarımı bu sefer de kafasının altına daldırdım. "Acıktın mı? Gel seni besleyelim."
Sanki beni anlamışçasına beni takip ederken mamasının nerde olabileceğini düşünüyordum.
Sonunda kendimi mutfak dolaplarını karıştırırken bulmuştum. Lavabonun altındaki dolapta aradığım sonuca ulaşırken paketi çıkararak bir kaba döktüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAF KAN-ANKA
Ficțiune adolescențiAnka&Akın Anka; kendi ayakları üzerinde durabilen, güçlü bir kadın. Ailesinin yaşadığı sıkıntıları gidermek için çabalarken önüne bir fırsat çıkıyor. Akın. Her gün evinin önünden geçerken bir gün o gizemli perde açılıyor. Karşısına çıkan adam, onu...