Özlemişsinizdir diye hemen yazayım dedim. Öf bee, ne düşünceli yazarım. Ahahha danla bilice benzedim. Hadi iyi okumalar canlarım.
............
Yatakta toparladığım bacaklarımı kollarımın arasına aldım. Olayın üzerinden iki gün geçeli günümün çoğunu yatakta geçiriyordum.
Ayaklarım hareketsizlikten uyuşmuştu. Akın çıkmam için ne kadar ısrar etse de, kolumla savuşturuyordum onu. O da pek üstüme gitmiyordu zaten.
Esneyerek saçlarımı geri attım. Saatle ilişkim tamamen kesilmişti. Perdeler sürekli kapalı olduğundan gece mi gündüz mü anlamıyordum. Sanki üzerimde koca bir yük vardı da bir türlü atamıyordum onu.
Yatağın kenarındaki bisküviyi ağzıma attım. Çikolatalı tat midemi bulandırırken kusmamak için zor tutuyordum kendimi.
Paketi yataktan ittirerek yere düşmesini sağladım. "Heh bir de evi pislet de onu da temizliyeyim. Bir o kalmıştı." Akın'ın homurdanmasını yok saydım. Yorganı üzerime çekeledim. "Kalk artık yataktan. Bizimkiler aşağıda."
Omuz silktim. "Uyuduğumu söylersin." Üzerimdeki yorgan sert bir şekilde çekildiğinde üşüyen bedenime kollarımı sardım. "Yalan söyleyemem. Kalk." Sinirle tekmemi bedenine savurdum.
"Gıcık herif."
Tabi ki ıskaladım. Aldırmadan yorganı yataktan sıyırarak yere düşmesini sağladı. Kollarımı kavrayarak bir çırpıda bedenimi ayağa kaldırdı. "Doğru düzgün bir şeyler giyin."
Oflayarak yatağın yanındaki koltuktan Akın'ın hırkasını aldım. Beyaz badimin üzerine giyerek fermuarını çektim. Bakışlarını vücudumda gezdirdi. "Kilo al biraz. İncecik kaldın."
Omuz silkmekle yetindim. Aldığım veya verdiğim kilo umrumda değildi. İnce olmayı seviyordum yahu!
Uyuşuk adımlarla aşağıya inerken gözlerim ilk Ilgaz'ın gözleriyle buluştu. Biçimli kaşları çatıldı. Saçma sapan bir gülümseme atarak son basamağı da tamamladım.
Ensemdeki saçları avuç içime alarak tokamla topladım. "Ooo Anka hanım sonunda gün yüzüne çıktı."
Ilgaz, ne olduğunu anlamıştı. Bu yüzden ortalığın havasını yumuşatmaya çalışıyordu. "Hele şükür be!"
Çağla gülümseyerek yanıma koştu. Kollarını bedenime sıkıca sardığı an inlememek için zor tuttum kendimi. Sırtım acımıştı. "Kızı boğmasana." Ilgaz, Çağla'nın kolunu çekiştirerek benden ayırdı. "Nereye kayboldunuz bir anda?! Sizi bekledim ama gelmediniz. Ne pasta üfledin ne hediyeleri aldın."
Omuz silktim. "Benim için zaten yaptığınız sürpriz en güzel hediyeydi. Çok eğlendim."
Yalan.
Gülümseyerek koltuğa geri oturdu. Tekli koltuğa geçtikten sonra bacaklarımı kendime çekerek iyice kuruldum. Mehmet, önündeki kahve fincanını sehpada bana doğru itti. "İç de, kendine gel."
Gülümseyerek bardağı aldım. Sıcak duman yüzümü yakarken uzun zamandır mideme doğru düzgün bir şey girmemesi midemin bulanmasına neden olmuştu.
Kahveyi hızlı hızlı içtikten sonra sehpaya geri koydum. Ev sıcak olmasına rağmen üşüyordum.
Canım yorganın altına girip saatlerce uyumak istiyordu. "Anka?" Bakışlarımı Çağla'ya çevirdim. "Senin için, doktor randevusu aldık." Kaşlarım çatıldı. "Niye? İyiyim ki ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAF KAN-ANKA
Teen FictionAnka&Akın Anka; kendi ayakları üzerinde durabilen, güçlü bir kadın. Ailesinin yaşadığı sıkıntıları gidermek için çabalarken önüne bir fırsat çıkıyor. Akın. Her gün evinin önünden geçerken bir gün o gizemli perde açılıyor. Karşısına çıkan adam, onu...