-15-Sevmek

110 11 19
                                        

Nasıl bir işin içinde olduğumu bilmiyordum. Aklım çok karışıktı. Sildiğim masanın üzerindeki minik saksıyı kaldırdım.

Bu gece burda mesaiye kalıyordum. Zar zor ikna etmiştim Ahmet beyi. Sabah Akın'la beraber olduğumdan sabah mesaimi akşam tamamlıyordum. Herkes gitmişti. Ben de masaları silip kafeyi kilitleyecektim.

Saat çok geç olmuştu. Kafe 12'de kapanıyordu ve sanırım saat 1'i geçmişti. Ortalığı toparlamak o kadar da kolay değildi.

Kocaman kafede yalnız olmak biraz olsun beni tedirgin ediyordu. Loş ışıklar yüzünden sürekli arkama bakma isteğiyle doluyordum. Sanki biri arkamdaymış gibi hissettiriyordu. Kapının açıldığına dair gelen sesle bakışlarım kapıya döndü.

Oldukça yapılı tahminen benim yaşlarımda bir genç içeri girdiğinde tereddütle gülümsedim. Bakışları beni buldu. "Maalesef, kapattık." Dudakları kıvrıldı. Kaçma isteğiyle dolup taştım. "Ben Çağla'ya bakmıştım. Abisiyim."

Demek şu meşhur abi buydu.

Akın'ın beni Çağla'nın evine göndermemesinin sebebi.

Gülümsemeye çalıştım. "Onlar çıkalı baya oldu." Tek kaşı havalandı. "Sen ne yapıyorsun peki?" Elimdeki bezi havaya kaldırdım. "Masaları silip kafeyi kapatacağım." Yüzüne aptal bir sırıtış oturdu.

"Yardım edebilir miyim?"

Omuz silktim. "Neden olmasın?" Bana doğru adımladı. "O zaman ben sana bez vereyim şey.." gülümsedi. Hiç de kötü niyetli birine benzemiyordu. "İsmim Akel."

Değişik bir isimdi.

Dostça elimi uzattım. "Ben de, Anka." Elimi kavrayarak hafifçe sıktı. Tezgahın arkasından aldığım bezi uzatarak kendi sildiğim masaya döndüm. O da silmediğim bir masayı silmeye başlarken içim biraz da olsun rahatlamıştı.

En azından kafede tek değildim. "İsmini duymuştum. Sanırım solistsin." Kafamı salladım. "Yeni başladım denebilir." Ara sıra da saatimi kontrol ediyordum. "Çağla sesinin çok güzel olduğunu söyledi. Bir gün dinlemek isterim."

Gülümsedim. "Bir gün gelip burada dinleyebilirsin."

Yüzündeki sırıtış soldu.

"Tabi. Gelirim." Son masayı da bitirdiğimizde çıkmak için can atar olmuştum.

Onunla aynı ortamda bulunmak o kadar da rahatlatıcı değildi. Şimdi fark etmiştim. "İsterden seni ben bırakabilirim saat geç oldu. Kurda kuşa yem olma." Kapının açılma sesiyle başımı eğerek gelene baktım.

"Merak etme Akel. Ben onu kurda kuşa yem etmem."

Akın.

Akel'in bakışları Akın'a döndü. Çarpıkça gülümsedi. "Hoşgeldin Akın. Gelsene, biz de Anka'yla kafeyi topluyorduk." Akel sırıtarak elindeki bezi havada salladı. "Yürü Anka, gidiyoruz."

Elimdeki bezi tezgahın arkasına attık. "Aaa, ne bu acelen Milat? Sohbet ediyorduk." Akın bir adım attığı sırada hemen Akel'in önüne atlayarak Akın'a yöneldim.

Yoksa birileri parçalanabilirdi.

"İyi geceler sana, Akel."  Kapıya doğru ilerledim. Cam kapıyı ittikten sonra bedenimi soğuk havayla buluşturdum. Parmak uçlarım titredi. Avuçlarımın içine gömdüm. "Bu adam canımı sıkıyor. Şu hayvandan uzak dur."

SAF KAN-ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin