Tapınakta Bir Gölge

205 30 4
                                    

Bölüm 9

Alessi ne yapacağını bilmeden kapatıldığı odada bir ileri bir geri yürüyordu. Gözünü açtığından beri bu odadaydı ve defalarca kez kapıyı yumruklamasına, duymaya alışık olmadığı sesiyle bağırıp çağırmasına rağmen kimse ona karşılık vermemişti.

Vada'nın yaptığı büyük hata yüzünden bu fare deliğinde tutsak olduğunu biliyordu. Normal şartlar altında yaşananlar Vada'nın ruhunun cehennemin dipsiz katlarında sonsuza dek sıkışmasına neden olurdu; ama Vada yaşıyordu. Aralarındaki bağ hala o kadar kuvvetliydi ki Alessi kızın tüm duygularını hissedebiliyordu. Vada yapayalnız kalmıştı, korkuyordu; tıpkı Alessi gibi... Ve bu konuda kendinden başka suçlayabileceği kimse yoktu. Konsey kolyesini kullanmıştı, üstelik ne yaptığından haberi bile yoktu. Alessi ilahi kuralları bile çiğnemiş, yasak olmasına rağmen onu uyarmıştı. Vada ise hazır olmamasına rağmen kendi bildiğini okumuş ve ikisinin de yukarı dünyaya geçmesine neden olmuştu.

Alessi değiştiğini hissediyordu. Evet, Vada ile arasında hala kuvvetli bir bağ vardı; ama doğru olmayan bir şeyler olduğunun farkındaydı. Gözünü açtığından beri hayatında hiç hissetmediği bir korku yaşıyordu. Sanki birdenbire kendi duyularına kavuşmuş, dünyayı sadece Vada'nın değil kendi gözlerinden de görmeye başlamıştı. Bunun ilahi sürecin bir parçası olduğunu biliyordu; artık Yukarı Dünya'daydı ve yol gösteren tarafın o olması gerekiyordu. Yine de hissettiği bu acı verici benlik duygusunun diğer gölgelerin hisleriyle aynı olup olmadığına emin değildi.

Tekrar tekrar yaptığı gibi üzerine giydirilen elbiseyi çekiştirdi. Şimdiye kadar giysiye ihtiyacı olacak bir bedeni olmamıştı ve şu an içinde bulunduğu kadınsı forma yabancıydı. Bir süre daha odanın içinde dolanıp birkaç kez daha elbiseyi çekiştirdikten sonra sonunda kendini odadaki iki yataktan birinin üzerine bıraktı.

Beline kadar uzanan ipeksi siyah saçları omuzlarından aşağı dökülüp dizlerine değdiğinde irkilmişti, ama duyduğu sesle yerinde sıçradığı için bunun üzerine düşünemedi. Ses odanın kapısından gelmişti. Alessi gözlerini hareket eden metal kapıya dikip yavaşça yerinden kalktı. Kulağındaki ilahi ses tetikte olması için onu uyarıyordu. Kapı yavaş yavaş açılırken, odanın arka duvarına doğru gerileyip bekledi.

Tam olarak neyle karşılaşmayı umduğunu kendi de bilmiyordu. Yine de cılız bir gölgenin odaya girdiğini gördüğünde şaşırdı. Aslında girdi demek yanlıştı, daha çok içeri fırlatılmıştı. Bedeni erkek formundaydı. Sert hatları vardı; ama acı çekiyormuş gibi iki büklüm kıvrıldığı için korunmaya muhtaç küçük bir çocuk gibi görünüyordu. Kıyafetlerinden hala su damlıyordu ve onları saran pelerin omuzlarına ağır gelmiş gibiydi. Kapı onu içeri sokan gölge tarafından gürültüyle kapatıldığında sıçrayıp korkuyla öne atladı.

Alessi gördüğü bu zavallı yaratık yüzünden yüreğinin acıdığını hissetti. Yanına gidip yardımcı olmak istemişti, ama onu durduran bir şey vardı. Gölge çocuk öylesine titriyordu ki, sanki oracıkta yok olup gidecekti. Oda arkadaşı bir süre öylece dikilip sonunda diğer yatağa doğru ilerlerken Alessi hüzünlü gözlerle onu izledi. Aslında çocuktaki garipliği hissedebiliyordu: o, yoldan ayrılmış bir gölgeydi. Alessi ona baktığında hiçbir şey duyamıyordu. Oysa her ilahi varlığın bir ezgisi olurdu ve bu zavallı gölge onu kaybetmişti.

Nasıl? diye düşündü Alessi şimdi yatağın en köşesine kıvrılıp arkasını dönmüş gölgeye bakarken. Böyle bir şey nasıl olabilirdi? Bir süre tereddüt ettiyse de daha fazla dayanamayıp çocuğun yatağına yanaştı. Hisleri her zamanki gibi ona yol gösteriyordu. Gölgeyi korkutmamaya çalışarak önce yatağın kenarına oturdu, sonra da çocuğun yanına doğru kaydı. Şimdi gölgenin ne kadar titrediğini hissedebiliyor, hıçkırıklarını daha net duyuyordu. Bir yardımı olup olmayacağını düşünmeden elini çocuğun kömür siyahı saçlarına doğru uzattı; ama daha dokunmasına ya da bir şey demesine fırsat kalmadan gölge çocuk fısıldadı.

GÖLGE ŞEHRİ - GÜNDÖNÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin