18. Bölüm

7.8K 265 23
                                    

Ayy iki günde baktım bu kadar ilgi var dayanamadım bu bölümü çok beğenirler deyip koymay karar verdim gfdfd YORUM İSTİYOM

Bölüm Şarkısı: Adele - Set Fire to the Rain

“ Kötü bir rüyanın kollarına yüzünü çevirme,

Çevirme yüzünü, bazen görünmektense kaybolman daha iyidir.

Anın kollarına yüzünü çevirme,

Yarının kollarına yüzünü çevirme.

Anın kollarına yüzünü çevirme,

Aşkın kollarına yüzünü çevirme...”

Emma

   Gecenin kör karanlığında bir yandan son günlerde radyo ve televizyonda sık duyduğum, tuhaf ritimli ve saçma sözleri olan bir pop şarkı mırıldanırken, bir yandan da yapağı haline gelmiş saçlarımı açmaya çalışıyordum ama durumu ümitsizdi. Sıcak ve uzun bir duşa ihtiyaçları vardı.

   Tarağı elimden bırakıp aynadaki aksime baktım. Mavi gözlerimin altı yorgunluktan çökmüştü ve bedenimdeki her bir kas aşırı çalışmaktan dolayı çığlık atıyordu. Bugün bütün evi temizlemiştim ve ilk defa temizlik yaptığım göz önüne alınırsa son derece yavaş hareket etmiş, bir sürü sakarlık yaparak her şeyi yeniden toparlamak zorunda kalmıştım. Zavallı gibi görünüyordum ama umurumda değildi. Ev işi yapmak bir şekilde kafamı dağıtmama yardımcı oluyordu.

   Ayağa kalktığımda yüzümü buruşturdum ve duşu yarın sabaha ertelemeye karar verdim. Bunun için fazlasıyla yorgun hissediyordum. İşin aslı bir an önce başımı yastığa koyup hayallerimin içinde kaybolmak istiyordum. Çünkü hayallerimde o vardı.

   Mutlulukla iç çektim. Daha iyisi olabilir miydi? Son iki günde Max’le aramızda ne kadar duvar varsa hepsinin yavaş yavaş yıkıldığını görüyordum. Eskisi gibi kavgacı ve art niyetli değildi. Kendini hapsettiği bu katı maskenin altında sevgi dolu, nazik, şefkatli ve tutkulu bir adam vardı ama onu görmek çok zordu. Sabırlı olmam ve çok yavaş hareket etmem gerekiyordu. Yoksa zamanla aramızda kurabileceğime inandığım bütün o köprüler sabırsızlığım yüzünden yıkılır ve yerini aşılamaz setler alırdı.

   Bunların hepsini belki de hayal gücüm uyduruyordu ama sadece iki gün önce, onun kollarında yatarken söylediği o sözleri, içine kaymakta olduğum sisli belirsizliğin içinden yankılanışını duymuştum.

   “ Def olup gitmeni hiçbir zaman istemedim. Bu kadar iyi olmasaydın keşke. Sevgi dolu, fedakar. Bununla ne yapacağımı bilmiyorum. Sen bana hissetmemi sağlıyorsun. Ben kalbimi söküp attım, sense onu kalan yerlerden yeniden yaşatmaya çalışıyorsun. Ve ben tekrar kırılmadan, kırmadan nasıl bu kalbi kullanacağımı bilmiyorum Em. Kafamı karıştırıyorsun, beni parçalara ayırıyorsun ve hiçbir şey yapamıyorum. Sana kapılmadan nasıl ayakta duracağımı bilemiyorum...”

   Bu söylediklerini unutamıyordum. Muhtemelen uyuduğumu düşündüğü için kendini birden böyle açmıştı. Ona, onu duyduğumu belli etmemem gerekiyordu ve ben korkunç derecede romantik olduğum için onun kollarına atılmamak için kendimi zor tutuyordum.

   Fakat Tanrı biliyordu, içimi kemiren pek çok soru vardı. Onun nasıl bu hale geldiğini bilmek istiyordum. Tüm bunlar o kızla mı bağlantılıydı? Sırtındaki izi de o mu yapmıştı, ona ne olmuştu?

Kır Zincirlerimi (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin