1. Bölüm

20.2K 424 26
                                    

Eveeett, Cennet'ten sonra Kır Zincirlerimi ile karşınızdayım. Cennet'i okuyanlar burda tanıdık birisini bulacaklar :)

Yorum yaparsanız ve beğenirseniz voted'a basarsanız çok mutlu olurum bu arada, şimdiden okuyan gözlerinize sağlık :*

Max

   “ Uyan, uyan, uyan.” 

   Başımın dibinde şarkı söyleyen sesi duymazdan gelmeye çalışarak yastığı kafama bastırdım. Başımın içinde çekiçler vuruluyor gibiydi. Kahrolası… 
   Şarkıyı söyleyen kişi yorganı üzerimden çekti. Hala mırıldanmaya devam ediyordu. Sonunda yastığı da elimden çekiştirdi ve nefesini yüzüme üfledi. 
Kahve ve çilekli sakız kokusu karşısında irkilerek gözümü açtım. Burnumu kırıştırarak üzerimdeki ağırlığın ne olduğunu anlamaya çalıştım. 
   Boynumu uzattığımda Leah’nın bacaklarıma oturmuş ve ellerini göğsüme dayamış olduğunu gördüm. Üzerinde her zamanki askılı geceliği vardı. Kahverengi saçları uzun dalgalarla omuzlarından beline uzanıyordu. Yeşil gözlerinde muzip pırıltılar vardı. Sırıtarak ağzındaki sakızı balon yapıp patlattığında, inleyerek başımı hızla yatağa koydum. Yatağın yayları çıkmış olduğu için bunu yapmak pek iyi bir fikir değildi. Sırtımın acımasına rağmen sesimi çıkartmadım ve gözlerimi yumdum. 
   “ Uyan artık tatlı çocuk. Kahvaltı saati geldi.” 
   “ Beni rahat bırak,” diye homurdandım. 
   “ Keith alışveriş yapmış. Bende size krep yaptım. Eğer hemen kalkmazsan Joe hepsini bitirecek.”       Ellerini çıplak göğsümde dolaştırırken “ Hadi,” diye mırladı. Parmakları pantolonuma doğru kaydığında “ Beni kirli oynamak zorunda bırakma,” dedi. Gözlerimi açmadım fakat dişlerimi sıktığını gördüğüne emindim. Sonunda tırnaklarını bir yerlerime yeterince yakın geçirdiğinde karnım kasıldı ve bütün uykum kaçtı.
   Sertleştiğimi hissederek küfrettim ve aniden yataktan fırladım. Ani kalkışım yüzünden Leah yatağın ucuna yuvarlandı. Kıkırdayarak ayağa kalktı ve “ Acele et,” diyerek odadan çıktı.
Hızla kalktığım için ağrıyan başımı tuttum. Akşamdan kalmak bana kesinlikle yaramıyordu. Kolumdaki acıyı duyumsadığımda oraya baktım. Yine ne yapmıştım? 
   Kolumdaki kesiği görünce dün geceye dair anılarım yavaş yavaş kendilerini göstermeye başladılar. İçmiştim tabii… Çok fazla içmiştim. Aslında içmediğim zamanlar azdı. Aradaki tek fark eskiye kıyasla daha hafif şekilde kendimden geçmemdi. Inna’ya söz verdiğim günden beri uyuşturucu ya da onun yan ürünlerini kullanmıyordum. Aklanmıştım. Rehabilitasyon merkezine gitmek iğrençti fakat sözüm her zaman sözdü, özelliklede işin içinde Inna varsa.
   Orada tanıştığım tuhaf bir kız bana içemediğim için her acı duyduğumda bunu fiziksel acıya dönüştürmemi önermişti. Neyi kast ettiğini anladığımda kolumda bir dövme vardı. O günden sonra kolumda dövmeler vardı. Acı çektiğim zaman çeşitli şeylerin anlamına gelen bir sürü dövme… 
Sarsak adımlarla mutfağa yürürken elimle gözlerimi ovuşturdum ve saçlarımı geriye attım. Ev soğuk olmasına rağmen mutfağın için sıcaktı. Her an yıkılacakmış gibi görünen sandalyelerde oturan Keith ve Joe’ya bir bakış attım. Keith çayını içmekle meşguldü ve elinde birazdan parçalarına ayrılacakmış gibi gözüken yabancı dilde bir kitap vardı. Muhtemelen Fransızca olmalıydı. Gerçekten de bazen Leah’nın ona takılmak için söylediği burjuvalara benziyordu. Tek eksiği ince çerçeveli gözlükler ve ipek bir eşarptı. 
   Keith gözlerini kitaptan ayırmadan “ Sırıtmayı kes,” dedi. 
O söyleyene kadar sırıttığımı fark etmemiştim bile ama yüzümdeki ifadeyi bozmadan Joe’ya döndüm. Her zamanki gibi yüzünde hiçbir ifade olmaksızın kreplerden birini ağzına tıkmakla meşguldü. 
   “ Rick nerde?” diye sordum Leah’ya önüme koyduğu kahve için minnettar bir bakış atarak. 
Leah kalçasıyla açık duran bir çekmeceyi kapattıktan sonra yanımdaki sandalyeye oturdu. Masanın ortasındaki tavadan bir krep alarak tabağına koyarken “ Birazdan gelir,” dedi. Bir şey daha söylemek için ağzını açtı fakat sonra vazgeçerek dudaklarını büzüştürdü.

Kır Zincirlerimi (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin