“ Sen benimdin, rüyanın görkemiyle doldum.
Ben rüyada sultandım, uyanınca hiç oldum…”
Max
“ Ne yaptım dedin?”
Keith’in paranoya krizlerinden birine kapılmasını izlerken iç çektim. İçeride küçük sarışın yarı huzursuz, rüyasız ve tatsız bir uykuya dalmıştı. Kaldığı bir yer olup olmadığını ya da ailesinin bu kıtada yaşayıp yaşamadığını bilmediğim için onu yanıma almıştım. Kucağımda minik bir melekle eve gelince herkes benden bir açıklama istemişti. Zaten ona söz vermiştim ve Eddie ile Lou onu dışarıda başıboş bulursa bu sefer daha beterini yaparlardı. Buna kesinlikle izin veremezdim.
“ Eddie ve Lou’yla kavga ettim Keith!” dedim aksi bir şekilde. “ Kulakların iyi duymuyorsa yıkatmaya git.”
Keith sinirle odada dolanırken Joe her zamanki sakin ifadesiyle gözlerini kısarak “ Gölgelerle mi?” dedi. Koltuğa yayılmış, eliyle bacağının üstünde ritim tutarken içimizde en sakin görünen oydu. Yanımda oturan Leah henüz ağzını açmasa da patlamak üzere olduğunu hissedebiliyordum. Sürekli kıpırdandığı için ikili kanepede sallanıp duruyordu. Rick ise henüz ortalarda yoktu.
Başımı salladığımı gören Joe “ Önemli değil,” dedi. “ Gölgelerin üstesinden gelinebilir ama sen kuralları çiğnedin. Bu da onları haklı olarak kızdırdı.”
Joe’nun açık sözlülüğü karşısında kaşlarımı kaldırdım “ Aslında ben kuralı bozmuş sayılmam. Onu ilk ben gördüm.”
“ Rüyanda mı?” dedi Leah alaycı bir sesle. “ Ben hala onu neden buraya getirdiğini anlamıyorum.”
“ Geçen gece,” dedim ona aldırmadan. “ Ensemdeki morluğu işaret ederek “ Bunu bana o yaptı.”
Hepsi dönüp tuhaf bir ifadeyle bana baktı.
Salonun kapısından belli belirsiz görünen odanın açık kapısından hala derin uykuda olan küçük sarışını belli belirsiz görebiliyordum. “ Ayrıca sessiz ol, onu uyandıracaksın.”
Leah kollarını havaya kaldırıp “ Ah pekâlâ!” dedi. “ Şimdi ben başka bir tarafını morartmadan soruma cevap ver. Burası evsizler için barınak değil. Onu nasıl buraya getirebilirsin?”
“ Sakin ol Leah,” dedi Keith.
“ Sakin falan olamam, tamam mı? Tanımadığımız bir insan evimizde ve içeride uyuyor. Kuralları biliyorsunuz!”
“ Ona söz verdim,” dedim aniden. “ Tamam mı? Ona, onu koruyacağıma dair söz verdim.”
“ Yani yalan söyledin,” dedi Keith boş gözlerle bana bakarken.
“ Yalan değil,” dedim gergin bir şekilde. “ Ben o sözü verirken ciddiydim. Ayrıca artık onu bırakabilir miyim sanıyorsunuz? Gölgeler onu dışarıda yakaladığı an canına okur.” Sesimi alçaltıp “ Ayrıca,” dedim. “ Buradan başka gidecek bir yeri olduğunu da sanmıyorum.”
“ Onu bırakmayacak mısın, bırakamıyor musun?” dedi Joe. “ İkisi arasında fark var. Onu buraya sadece söz verdiğin için mi getirdin?”
“ Hayır,” dedim alaycı bir şekilde. “ Hayatımın aşkını buldum. Şuna baksana,” Elimle onun uyduğu yeri işaret ettim. “ Sadece sözümü tutuyorum tamam mı, kız umurumda değil.”
