14. Bölüm

7.7K 233 13
                                    

Bölüm Şarkıları: Ed Sheeran - Give Me Love

                              Olly Murs - Troublemaker (bunu hangi kısımda açacağınızı bileceksiniz asdas)


" Bazıları acı sever,

Bazıları bela çeker.

Bıçağın kestiği yeri,

Yara izlerini sever..."

Emmaline

   Günler su gibi akıp giderken, yıllar kadar uzun geliyordu bana…

   Bacaklarımı duvara dayayıp içimdeki ateşin az da olsa geçmesini umarken gözlerimi kırptım ve saatin tik-taklarını duymamayı denedim ama bunun başarısız bir girişim olduğunu biliyordum.

   Dört gün geçmişti… Koskoca dört gün. Ve ben onu hiç görmemiştim. Sesini duymamıştım, kokusunu neredeyse unutmuştum, varlığını algılamamıştım… Dört gün geçmişti ve ben her geçen gün biraz daha dibe battığımı hissediyordum.

   Neredeydi? Yine başka kadınlarla mı birlikteydi? Bu düşünce beynimi kemirip duruyordu. Ama elimden hiçbir şey gelmiyordu ve bu beni daha da delirtiyordu.

   Dört gün boyunca tek yaptığım pencereden dışarıyı izlemek, kapıyı dinlemek ve Keith’in zoruyla yemek yemekti. Bazen koridorda dolanıyordum. İlk iki gün kendimi aldatmayı denemiştim ama içimdeki bir şey aradığıma dair o hissi yok edememiştim. Kaybettiğim çorabımın tekini aradığımı düşünmüştüm. Ya da saklamaya çalıştığım bir eşyamı ortalıkta unutmuş olabilirdim ama öyle olmadığını biliyordum.

   Onu arıyordum.

   Üçüncü gün bunu anlamıştım. Sürekli odasının kapısına gidip geliyordum ama içeri girmek istemiyordum. O günün anısı, bana söylediği o cümle, bakışları, bağırışları… Hepsi aklımdaydı ve ne kadar kovmaya çalışırsam çalışayım gitmiyordu. Bir yanım onu bulup deli gibi özür dilemek istiyordu ama öteki yanım özür dilenecek bir şey yapmadığımı söylüyordu. Yine de emin olmak istiyordum. Aramıza başka duvarlar örüp örmediği, bana nasıl davranacağını görmek istiyordum.

   Umutsuzca birkaç kitap karıştırdım. Kelimeleri algılayamıyordum. Aklım sadece ona odaklandığından beri ne yaparsam yapayım kendimi meşgul edemiyordum. Bunu anlayamıyordum çünkü söz konusu teyzem ve onun davranışları olduğu zaman bunu manipüle etme konusunda sıkıntı yaşamıyordum.

   Ama onu duymuyor ve görmüyormuş gibi davranmak için önümde uzun seneler olmuştu. Buraya geleli sadece on gün olmuştu ve Max kesinlikle teyzem gibi değildi.

   Bir an için bu düşünce gülmeme sebep oldu ama duyduğum ses karşısında hemen yataktan kalkıp dinlemeye koyuldum. Kapı sesi! Birisi gelmişti!

   Bacaklarım titreyerek odadan çıktım ve hızla koridoru geçtim. Koridoru geçerken kendi ayağıma takıldığım için neredeyse düşüyordum. Tanrım.

   Evin kapısına geldiğimde durdum. Oradaydı. Leah ve Joe ile gülerek bir şeyler konuşuyor, neşeyle ellerini oynatıyordu. Keith ise kapının pervazına yaslanmış orada gülüyordu. Sarı saçları her zamankinden daha topluydu ve üzerinde daha önce hiç görmediğim bordo renkli bir tişört ve her zamanki kotu vardı. Dövmeleri solgun ışıkta parıldıyordu.

   Göğsündeki yarayı ve sırtındaki izi gördükten sonra onun için ölesiye korkmuştum. Nerede kaldığını, nasıl olduğunu bilmediğim için neredeyse aklımı kaçırıyordum ve sadece biraz olsun huzur bulabilmesi ve iyi olması için saatlerce Tanrı’ya dua etmiştim. Şimdi onu burada gülerken görünce içimdeki bütün endişenin uçup gittiğini hissettim. O kadar rahatlamıştım ki, dizlerimin üstüne çöküp ağlamak istiyordum.

Kır Zincirlerimi (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin