Kabul

269 30 30
                                    


Niall, suratında ki sırıtış ile Harry'e bakmaya devam ederken, Harry cidden hayatının en büyük şoklarından birini yaşıyordu.

"B-bunu nasıl anlamış olabilirsin?"

Niall, masaya dogru eğilip ellerini birleştirdi.

"Aslında bu zor değil Harry. Bugün Steve'e bakarken bir cok kez seni yakaladım, ayrıca o oğlan ikimizi yan yana gördüğünde fazla kızmışa benziyordu ve buda senin cok hoşuna gidiyor olacak ki aptal gibi gülümsüyordun ve bana daha cok yaklaşıyordun."

Niall, kendinden emin sırtışını bozmuyordu. Harry'nin bu denli klişe bir olan yapıp onu da habersizce bu plana katması onu sinirlendirmek yerine eğlendirmisti. Harry'nin bu kadar masum oluşuna inanamıyordu.
"Sen... sen gercekten çok zekisin."

Niall, kafasını önüne eğerek kıkırdadı.

"Bu zeka değil Harry, gözlem."

Harry, hala şaşkınlıktan büyümüş gözlerini Niall'dan ayrılmamıştı. Onu bu denli zeki ve gözlemci oluşu onu gerçekten etkilemişti. Şahsen Harry'nin başına böyle bir şey gelse olayı anlamaz ve aptal gibi onunla flört edildiğini sanırdı yani o öyle düşünüyordu.
Harry, derin bir nefes verip parmakları ile oynamaya başladı.

"Peki bana kızdın mı? Seni habersizce bir oyunun içine soktum."

Niall, ciddi bir ifadeye bürünüp bir süre Harry'e baktı. O cidden masum ve güzel seven birine benziyordu. Evet yaptığı yanlıştı, normalde Niall'ın bağırıp orayı terk etmesi gerekiyordu fakat Niall aksine bu oyunun devam etmesini istiyordu. Hem Harry'i daha cok tanıma fikri ona güzel geliyordu.

"Aslında sana kızgın olmam lazımdı fakat aksine seninle bu oyuna devam edip sonucu görmek istiyorum."

Harry, hızla kafasını kaldırıp Niall'a baktı. Yanlış duymamıştı değil mi?

"Yani sen bana kızmadın?"

Niall olumsuz anlamda kafasını salladı.

"Ve benimle plana devam edeceksin?"

Niall, bu seferde olumlu anlamda kafa salladığında Harry, hızla sandalyeden fırladı ve Niall'a sıkı bir kucaklama verdi tabi bu arada Niall kahkaha atıyordu.

Harry, kızaran yanaklarını gizlemek için ellerini yanaklarına koyarak yerine oturdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Harry, kızaran yanaklarını gizlemek için ellerini yanaklarına koyarak yerine oturdu. Niall, içinden "gerçekten çok tatlı" diye geçirdi, ya da o öyle sanıyordu.

"Niall! Beni utandırmayı kes."

Diye yakınan Harry'i duyduğunda bunu dışından söylediğini anlayıp tekrar kıkırdadı. Uzun bir zamandan sonra ilk defa birinin yanında bu denli eğlenmiş ve gülmüştü Niall. Harry onu şaşırtıyordu.
Sonunda siparişleri geldiğinde Harry, Waffle tabağını önüne çekerek iştahla yemeye başladı. Demek ki Harry'de Niall gibi iştahlı biriydi. E tabi o cüsseye iştahlı olması da normaldi zaten. Çocuğun bir eli Niall'ın iki eline eşit büyüklükteydi. Niall'da tıpkı Harry'e gibi Waffle'ına yumulduğunda bir süre sadece yemek ile ilgilendiler sonunda tabaktakiler bittiğinde Niall, Harry'e doğru baktı ve donup kaldı. Harry, ağzının etrafına ve burnunun ucuna bulaşmış çikolata sosundan habersiz tabağında ki son parçaları yemeye devam ediyordu. Niall, o an onun gercekten cok fazla tatlı ve güzel olduğunu düşündü. Bir dakika Niall'ın kalbi mi hızlanmıştı? Yok canım kedidir o kedi.
Niall, uzun bir süredir Harry'i izlediğini hatırlayıp gözlerini ondan çekti. Harry'de tabağında ki parçaları bitirince kafasını kaldırdı ve kıkırdadı.

Game Over [n.s] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin