Bölüm 3

3.4K 246 150
                                    

Şimdiye kadar düzenlemesinde en çok zorlandığım bölüm buydu sanırım. Yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalaar

Hermione

Sabah uyandığımda diğer günlerden farklı olarak baş ağrımın olmaması güne güzel başlamama neden olmuştu. Kalkıp elimi yüzümü yıkayıp üzerimi giyindim. Saçlarıma da gelişigüzel bir şekilde hallettikten sonra çantamı alıp yatakhaneden çıktım. Bugün Brown denen kızdan hesap soracaktım. Weasley'nin sevgilisi olması umrumda değildi. Eşyalarıma karıştırma hakkını nereden bulduğunu merak ediyordum. Baş ağrılarımın getirdiği sinir hayatımın her yerine yansıyordu. Bazen sanki başka bir kişiliğe bürünüp 'az önce ne yaptım?' şeklinde düşüncelere kapılsam da bu sorgu çok uzun sürmüyordu. Büyük Salona girdiğimde o kız, Weasley'nin yanında oturmuş kahkaha atıyordu. Amacım sadece ona bir ders vermekti fakat olaylar nasıl gelişir ben de kestiremiyordum. Beni fark eden Harry ve Ginny kafalarını kaldırdıklarında Ron ve Lavender dikkatlerini dağıtan şeyin ne olduğunu öğrenmek adına arkalarını döndüğünde Lavender ile göz göze geldik.

"Selam Lavender." dedim. Biraz önce kahkaha atan kız hortlak görmüş gibi bakınca kendimi tutamadan sırıttım. "Ne var Granger." diyen Weasley'e baktım. "Seni ilgilendiren bir şey yok Weasley." dedim. Brown ikimizin arasına girip, "Hey, sakin olun benim için kavga etmenize gerek yok." dediğinde kahkaha attım. Bu kız kendini ne sanıyordu? Madam Pomfrey'nin bana yaptığı iksir şişesini çıkarıp "Bunun senin eşyalarının içinde ne işi vardı. Artık hırsızlığa da mı başladın Brown." dedim ve renk değiştiren suratını izlerken vereceği cevabı bekledim.

"Bana bak Granger, bir daha sevgilimle böyle konuşursan senin adına iyi şeyler olmaz. Son zamanlarda takıldığın aptal Slytherin tayfana güveniyorsan şimdiden söyleyeyim arkanda kimseyi göremiyorum." Weasley'nin üste çıkma çabasına içimden gülerken vereceğim cevap Draco sayesinde ağzıma tıkıldı. Draco'ya halledebileceğim bir mesele olduğunu söyleyecekken bakışları susmam gerektiğini işaret ediyordu. Kolumu tutan eli sıkılaşıp beni arkasına çektiğinde itiraz etmedim. Daha sonra onunla konuşabilirdim. Weasley'nin yamuk gülüşü Draco'yu gördüğünde donuklaşsa da toparlanması uzun sürmedi. "Kurtarıcı meleğin de geldi." diyerek bana göz kırpan Ron, Draco için bardağı taşıran son damlaydı. Yumruk yaptığı eli Ron'un yamuk gülüşlü suratında patlayınca Lavender çığlık attı. Şimdiye kadar kendini göstermeyen Harry eksik kalmamak adına Draco'ya çıkışma girişiminde bulunsa da birkaç arkadaşı gelip ona engel oldular. Yerde yatan Weasley'i umursamadan Lavender'a bakıp "Umarım bir daha eşyalarımı karıştırmaman gerektiğini anlamışsındır." diyip zapt etmeye çalıştığım Draco'yu çekiştirip büyük salondan çıkardım.

"O da neydi öyle?" soruma cevap vermeden yürümeye devam ettiğinden kolunu tutup onu durdurmak zorunda kaldım. "Bana cevap ver. Kendini ne zannediyorsun? Kendim halledebileceğimi söyledim."
diye çıkıştığımda hala konuşmuyor öylece beni dinliyordu. "Biraz sakin ol Hermione."

"Bunu bana az önce benimle ilgili olan bir meseleye işin aslını bilmeden dalıp birine yumruk atan kişi mi söylüyor." diyip histerik bir şekilde güldüğümde "Orada tek başınaydın ve biraz sonra gelseydim Weasley sana zarar verebilirdi." dediğinde sinir kat sayım gittikçe yükseliyordu.

"Anlayamadığım arkadaş olma çabalarına son ver Draco. Sen ve arkadaşların nasıl bir oyun peşindesiniz bilmiyorum ama bu iş gittikçe saçmalaşamaya başladı. Üstelik benim kimseye ihtiyacım yok!" diyerek oradan uzaklaştım. Biçim değiştirme dersine yetişmeye çalışırken adımlarımı biraz daha hızlandırdım.

Sınıfa girdiğimda bütün yüzler bana döndü. Kimse konuşmadan gözümün içine bakıyordu. Slytherin ile ortak ders olması sınıftan geri çıkmak için mükemmel bir sebepti fakat bunu yapmayacaktım. Bir arkadaşa ihtiyacım yoktu.

Hermione Zabini • DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin