Yaklaşık beş dakikadır başımda dikilen Pansy olduğunu düşündüğüm kişi bıkmadan söylenmeye devam ederken artık uyanmam gerektiğini biliyordum. Uyumak iyi gelmişti, kendimi daha iyi hissediyordum fakat Pansy o kadar çok konuşuyordu ki tekrar sinirlenmemek elde değildi. "Tamam sus kalkıyorum." dediğimde "Oh öldün sanmıştım; gece ne yapıyorsun merak ediyorum." diyerek benimle dalga geçtiğinde yarı açık gözlerimle ona bakıp yapmacık bir şekilde sırıttım. "Buraya nasıl girdin?" dedim ve doğruldum. Eskiye göre çok daha düz olan saçlarımı gelişigüzel düzelttikten sonra hala önümde dikilen Pansy'e baktım. "Birkaç beyinsizle kavga etmiş olabilirim ama bunu sana söylemem gerekiyor." dedi. Yatağa bacaklarını bağdaş kuracak şekilde oturduğunda uykum tamamen açılmış pürdikkat ona bakıyordum"Saat sekizde dördümüz okulun bahçesinde toplanıp bir şeyler yapacağız."
"Ne yapacağız."
"Yaptığımız zaman öğreneceksin." diyip pişkince sırıttığında ne yaparsam yapayım ağzından laf alamayacağımı biliyordum. "Kim böyle bir fikri ortaya attı peki?" diyerek yavru kedi gibi baktığımda bir ihtimal söylemesini umuyordum. "Soru sorma çünkü cevabını söylemeyeceğim. Ağzımdan laf almaya çalışacağına ne giyeceğine karar ver malum Draco da gelecek." kalkıp eline bir yastık aldığında "Ne demeye çalışıyorsun?" dediğimde ona saldırmayacağımı anlamış tekrar kalktığı yere oturdu.
"Ondan hoşlandığını biliyorum." dedi ve gülümsedi. Blaise'in söylediğini sanmıyordum. Kendimi kötü hissetmeme engel olamadım. Pansy şu an kendime en yakın gördüğüm insandı ve ondan böyle bir şeyi saklamak kötü hissettirmişti. "Ben de bunu daha yeni kabullendim. Sana en kısa zamanda söyleyecektim." dediğimde başıyla beni onayladı "Biliyorum kızmadım zaten iki aptala kızmak bana ters. Başından beri belliydi zaten takma kafana."
"Blaise ve sen neden bana aptal diyip duruyorsunuz?"
"Çünkü bilmediğin şeyleri biliyoruz."
Sonrasında beni orada bırakıp gitmişti. Her zamanki gibi karışmış bir kafayla kalmıştım. Draco onlara ne anlatıyordu bilmiyordum ve çok merak ediyordum. Blaise'in dediği gibi bir bildiği vardır demekten artık sıkılmıştım. Boş boş etrafa bakınırken gözüme çarpan saatle birlikte yataktan fırlarcasına kalkmam bir oldu.
19:15
Hayatımda aldığım en kısa duşun ardından okula gelmeden önce yaptığım alışverişten aldığım siyah tişört, yine aynı şekilde siyah kotumu üzerime geçirdikten sonra saçlarıma gelişigüzel şeklini verdikten sonra makyaj gibi şeylerle uğraşmadığım için hala 10 dakikam vardı. Son anda karar verdiğim kiremit rengi hırkayı giyip yatakhaneden çıktığımda ortak salonda oturan Potter, Weasley ve hala lanetlememek için zor durduğum Brown'u gördüğümde bir anda modum düşmüştü. Bana attıkları bakışları gördükçe hissettiğim öfke bir gün beni ele geçirecekti ve o gün hiç iyi şeyler olmayacaktı. Kısa süreli bakışmanın ardından onlara arkamı dönüp ortak salonun çıkışına doğru ilerledim.
Bahçeye çıkana kadar ne Pansy'i ne Draco'yu ne de Blaise'i görmüştüm. Birkaç dakika sonra saat sekiz olacağından buluşacağımız yere gittiklerini düşünerek biraz daha yürüdüm. Etrafa bakınırken arkası dönük her türlü mesafeden fark edilebilecek sarı saçları gördüğümde oraya doğru ilerlemeye başladım.
Yanına gidene kadar beni fark etmemişti. Dalmış gibiydi çünkü sessiz olma gibi bir çabam yoktu. Biraz arkasında durduğumda kafasını çevirmeden "Bence gelmeyecek." dediğinde bahsettiği kişinin ben olduğumu düşünüyordum. "O gün ne olduysa bana kızdı üstelik ne yaptığımı bilmiyorum. Ona umut verdiğimin farkındayım oh Hermione.. şey ben.."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermione Zabini • Dramione
FanficSafkan!Hermione 17. doğum gününüzde uyansanız ve hayatınız hakkında bildiğiniz her şeyin yalan olduğunu öğrenseniz ne yaparsınız? Dramione