Bölüm şarkısı: Esra kahraman ex loveNe kadar düşünürsem düşüneyim saçmalık olduğu kanısına varıyordum. Koskoca şirketin başkanı Tutkunun yaşadığı bu binaya taşınmıştı öyle mi? Bu bir tesadüf olamazdı. Tutkuyla birbirimize bakıp öylece nedenini anlamaya çalışırken sesizliği Tutku bozdu.
"Anlamıyorum ya koskoca sadık bey bu izbe apartmana mı taşındı yani? Kesin bunun altında bir şey var."
Sıkça adından söz ettikleri sadık bey sıradan bir hayat mı yaşamaya karar vermişti ? Tüm bu sorular kafamda yanıt bulmaya çalışıyordu.
"Acaba birilerinden saklanmak için burayı seçmiş olabilir mi?" Dediğimde Tutku kafasını kaldırıp bana baktı. Bu ihtimalı göz önünde bulunduruyor gibiydi."Bilemiyorum ama o kadar koruması varken burada saklanmak isteyeceğini de sanmıyorum." Dedi.
Gözlerindeki uykusuzluğu görebiliyordum ve bu yüzden
"bunları yarın sabah konuşalım sen de uykusuz kalma." Dedim. Kafasını sallayıp odaya girdiğinde ben düşüncelerimle başbaşa kalmıştım. İlyasın bıçaklanmasının arkasından gelen bu ikinci şokta beni hayatta herşeyin olabileceğine inandırıyordu. Ama bir şeye daha çok inanıyorum o da hayatta hiçbir şeyin sebepsiz olmamasıdır. Sebepsiz gibi görünen ama aslında binbir türlü nedeni olan birçok şey hayatımızda yer alıyordu.Hayatı bu 19 yaşımda daha iyi tecrübe edebilmiştim. Sadık beyinde sebepsiz gibi gözüken bu apartmana taşınma fikrinin büyük bir neden barındırdığının farkındaydım.
Çok fazla düşünüyordum. Yaşanacak olan herşeye hazırlıklı olmam gerektiğinide biliyordum. Bu hayatın şakaya gelmeyeceğini kısa bir sürede iyi şekilde anlamıştım. Uyku gelip çattığında gözlerimi boşluğa bıraktım. Tüm önemsiz veya önemli şeyler kayıp giderken aklımın ucundan ruhumu uykuya teslim ettim.✴✴✴
Sabah olduğunda geceden kalma tüm düşüncelerim tekrar başucumda belirdi. Uyku herşeyi unutmak için iyi bir yoldu ama herşeyin en baştan başlayacağını bilerek uyanıyorduk yeni bir güne. Kıyafetlerimi giydiğimde telefonuma gelen mesaj sesini işittim. Telefonumu elime aldığımda gerginliğimin omuzlarıma çökeceğini bilmiyordum çünkü eniştem olacak soysuzun numarasıydı bu. Mesajı açtığımda telefonu tutan ellerim sinirden titremeye başladı.
"Papatyamm nasılsın bu sabah? Babanla aranı yaptığım için bana minnettâr olduğunu biliyorum o yüzden bana kafede bir kahve ısmarlamalısın."
Bu adamdan tiksindiğim kadar kimseden tiksinmiyordum. Hapse girmek durumunda olmasaydım onu boğazlayıp öldürmek isterdim. Parmaklarım klavyeye gittiğinde aklımdaki tüm sözcükleri dökmeye başladım.
"Senden tiksiniyorum umarım biran önce geberip gidersin de bu dünya senin gibi bir pislikten arınır. Bir daha bana mesaj atma pislik herif yoksa senin canına okurum."
Telefonu masanın üstüne bırakır bırakmaz gözlerim aynadaki yansımama kaydı. Gözlerim tüm hüzünün, öfkenin ve telaşın habercisi gibiydi. Saçlarımı tararken tekrar mesaj sesini işittim. Bu herifin amacı neydi bilmiyordum ama tahammül sınırlarımı zorluyordu.
"Naparsın çiçeğim yoksa beni öldürür müsün? "
Bu mesajı yazarken pis pis sırıttığını hayal edebiliyordum. Onun gözünü korkutmam gerektiğini biliyordum. Bu yüzden anladığı dilden bir mesaj yazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktakiler
Misterio / SuspensoBiz birbirimize tutunmuş birkaç ölü beden. Biz ki hayallerimizi uçurum kenarında bırakmış ruhsuzlar. Biz içimizde öldürdüklerimizle yaşayan binlerce sahteliğe boyun kaldıran karanlıktakiler...