Bölüm şarkısı: Lund-broken
Nurun ağzından
Bir ölü izlenimi veren görüntüsüyle yatakta sereserpe yatıyordu. Geldiğimiz ev daha önce hiç ayak basmamış olduğum yabancı bir yerdi. Dakikalardır göz kapaklarını aralamamış olması içimdeki endişe kırıntılarını besliyordu. Yüzü darmadağınık olmuşken endişelenmemem mümkün değildi. Kaşı patlamış ve dudakları yara bere içinde kalmıştı. Uyandığında ilk işim ona pansuman yapmak olacaktı. Derken gözleri kirpiklerinin ardından görünmeye başlamıştı bile. Tutku hemen yanıbaşına geçip "iyi misin lan? Çok korktum oğlum bir şey oldu diye." Diyerek hararetli bir şekilde konuştu. İlyas Tufanın başucundaki sandalyede otururken "yalnız ne kadar adam seni haşat etmiş olsada onu ışık hızıyla devirdin be helal olsun." Diyerek dövüş konusunu açtı. Tufan başını kaldırıp ardına yaslandığında gözleri beni buldu. Onların aksine hâlâ üzgün ifademle baktığımın farkındaydım.
"Endişelenmeyin benim kaporta sağlam çıktı bak yine taş gibiyim." Dediğinde tebbesüm ettim ve ardından yatağının ucuna oturarak "pansuman yapmalıyım sana." Dedim. Gözleri her ne kadar buna gerek olmadığını dile getiriyor olsada umrumda değildi. "Önce yaranı temizlemeliyim daha sonra gazlı bezle sararım." Dediğimde İlyas "ablam gelecekti o daha iyi anlar böyle şeylerden sen bırak istersen." Dedi. Ablasının gecenin bu saatinde buraya kadar Tufan için gelmesine gerek mi vardı yani? "Pansuman yapamıyacak kadar beceriksiz değilim." Dediğimde sesimin sert çıktığına yemin içebilirdim. Tufan "haklı kız hem buraya kadar yorulmasına gerek yok." Diyerek beni destekleyen cümleler sarfettiğinde sebepsiz bir mutluluk çöküverdi üstüme.
Kaya "bence de hiç gerek yok Begümün yani Begüm ablanın buralara kadar zahmet etmesine." Diyerek söze girdiğinde Tufan ve Kayanın bakışları birbirinin üzerinde geziniyordu. Tufanın temastan kopmayan bakışlarının bana çevrilmesini umuyordum nedensizce. Kapı çalındığında gelmesini istemediğim kişinin buraya damlamış olduğu gerçeği canımı sıkmıştı bile. İlyasın ablası yanıbaşımda belirdiğinde sinsi bakışlarının odağında yer alıyordum.
"Canım ben yaparım sen böyle şeyleri beceremessin." Diyerek elimdeki pamuğu aldığında gözlerimi devirerek oturduğum yerden ayaklandım. Tufanın dibine kadar girip yarasını temizliyor olması gerginliğimi hat safaya çıkartmıştı. Pansuman yapmak bahanesiyle adeta gözlerini talan ediyordu. Tufanda da Kayada da bir memnuniyetsiz ifade mevcuddu. Pansumanın bitmesinin ardından ellerini üstünden çekebilmişti.Bu kadından gördüğüm ilk andan itibaren hiç hoşlanmamıştım. Daha önceki karşılaşmamızda bana uğrayan pis bakışlarından ve davranışlarından çıkarmıştım bu sonucu. Tufana hiç samimi bulamadığım içten zanneden gülümsemesiyle "şimdi biraz daha iyi misin canım?" Dedi.
Tufan "gayet iyim Begüm abla geç oldu sen evine git istersen." Dediğinde sanki ablayı bastırarak söylemiş gibiydi. Begümün sahte gülümsemesi yüzünden düşerken "yarın seni ziyarete geleceğim." Demeyi ihmâl etmedi. Kaya "evine bırakayım seni." Diyerek Begüme yaklaştığında itiraz etmedi ilk defa. Birlikte yanımızdan uzaklaştıklarında samimiyetsiz havanın dağıldığınada inanıyordum.Gözlerim yatakta kıvrılan Tufanı dikkatlice izlerken onun yumruk yediği anlar gözümün önünde yeniden canlandı. İzlerken ürkmüştüm ve canının ne kadar yandığını tahmin edebilmiştim. Kanı yüzünü boyarken içimde dile gelen bir acı vardı. Bitkin bakışları ve dağınık saçları farklı bir ruh haline büründüğünün göstergesi gibiydi. "Canın çok yandı mı?" Diye bir soru yönelttiğimde alacağım cevabı bilsemde sorma gereksimi duymuştum. Ağır ağır kaldırdı perde niyetine örtüğü kirpiklerinin arkasındaki kahveleri. Bana içten bir bakışı dahi bir dokunuşla eş değerdi sanki.
"Canım hiç yanmadı." Dedi yalancı harfleri teker teker sıralarken dudakları. Biliyordum yandığını, hissetmiştim.İlyas "bir daha ki sefere böyle ortamlara gelmeyin kızlar." Dedi. Tutku gülümsemesini rafa kaldırıp "sana mı soracağız canım gelip gelmiycegimizi hem şahsen ben gayette güzel kafa dağıttımı düşünüyorum." Diye tısladığında İlyas bana bakıp "Nurun neden psikolojisi bozulmuşa benziyor o zaman." Dedi. Hemen küçük bir kahkaha atıp "pskolojimi kaldı ki bozulsun." Dediğimde Tufan ifadesiz ve sert bakışlarını sabitlemişti hâlâ üzerime. Gülümsememi söndürdüğümde "tamam sustum." Diyerek yaptığım soğuk esprinin üstünü örttüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktakiler
Mistero / ThrillerBiz birbirimize tutunmuş birkaç ölü beden. Biz ki hayallerimizi uçurum kenarında bırakmış ruhsuzlar. Biz içimizde öldürdüklerimizle yaşayan binlerce sahteliğe boyun kaldıran karanlıktakiler...