Bölüm 32- Son gülümseme

84 12 13
                                    

Multimedya; İlyas ve Nur

Gözyaşlarımı durduramıyordum. Odanın içinde kendimi kaybetmiş bir vaziyette o yana bu yana yürürken kafamın içindeki zelzeleyi duyar gibiydim. Kalbimin ortasında sanki taş üstünde taş kalmamış gibiydi.

"Allah'ım nasıl bu nasıl olur?"

Haykırmak geliyordu içimden. Elime gelen cam şişeyi bir çırpıda yere fırlatıp saniyeler içinde parçalanmasına şahit olmuşken hâlâ içimdeki o bir ton acıyı nasıl dindirebileceğimin arayışı içerisindeydim.

Tufan büyük bir hızla odanın kapısını açıp yanıma geldiğinde omuzlarımı tutup kendine çevirdi. Onun suratına bakmıyordum, bakamıyordum. Çenemi tutup kaldırdığında yüzüne bakmamı istediğini anlamıştım.

"Üzgünüm yemin ederim tarifsiz acını anlıyabiliyorum ama söyleyemedim sana lütfen yüzüme bak konuş benimle." diyerek fısıltıyla konuştuğunda içimdeki nefreti kusmak istedim.

Büyük bir öfkeyle onu ittim ve yüzüne sert bir tokat attım. Bunu ben mi yapmıştım? Evet tam da burda bunu ben yapmıştım.

Öfkeyle titreyen avuçlarıma baktım.

"Sen sen bunu benden ya benden nasıl saklarsın. O adam hergün benim yüzüme bakıyordu ve benimle konuşuyordu. Onun babam olduğunu bilmezken onunla konuştum. Gözümün içine baka baka beni kandırdın. İçimdeki yara birken bin oldu. Sen benim güvenimi yerle bir ettin. "

Bunları söylerken sesimi çok fazla yükseltmiştim. Ağlayarak çıkan kelimelerim zehir zemberek bir şekilde Tufanın kulaklarına uğrarken yüzünde acı bir ifade vardı.

"O adam seni terketmişti. Onun varlığından haberdâr olmanın seni ne kadar yıkacağını biliyordum. Ona biraz alışman gerektiğini düşündüm ve bir de"

"Nee bir de ne?"

"Bir de onun sayesinde hayatının geri kalan kısmını biz olmadan huzurlu bir şekilde geçirebileceğini düşündüm. Biz bir bataklığın içindeyiz. Ben kötü de olsalar insanları ölüme terkeden vahşi bir katilin tekiyim. Arkadaşlarımın da benden farkı yok. Ama sen öyle misin? Tertemizsin sen. Sadık denen adam hem zengin hem de güçlü ve seni koruyabilecek duruma gelmiş biri sen eğer onun dünyasına adım atarsan bizim kirli dünyamızdan uzak kalırsın diye düşündüm. Seni korumak istedim. "

Gözlerimden akan yaşların haddi hesabı yoktu. Saçlarımı hiddetle tutarak onun yüzüne baktığımda Kaya, İlyas ve Tutku da yanıbaşımızdaydı. Ama o adam yoktu. Gelmeye yüzü yoktu. Benimde onu görmeye tahammülüm yoktu.

"Sen şuna seni başımızdan atmak istedim desene ya. Zaten beni sevmiyorsun neden yanında olmama izin veresinki değil mi? Gidiyorum şimdi istediğin buydu gerçekleşti. Ama o adamın yanına değil anlıyor musun beni? Parası, gücü ve beni koruması umrumda bile değil ben sizinle mutluydum ama ben demekki bu mutluluğu bile haketmiyormuşum."

Tam arkamı dönüp gideceğim sırada kolumu sıkı sıkıya tuttu.

"Burdan sen gitmeyeceksin ben gideceğim. Seni bir başına hiçbir yere bırakmam. Sağlıklı düşünemiyorsun şuan. Seni yıprattığımın farkındayım. Daha önceden öğrenmeliydin ama yapamadım işte Allah beni kahretsin yapamadım."

KaranlıktakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin