Bölüm 17- Ölümün izleri

139 49 28
                                    


Bölüm şarkısı: Alperen gölge
"Yağmur" (melankolik beat)

Nurun ağzından

"Enişten öldü."

Bu sözcükler kafamda dönüp dururken hâlâ olanları idrâk edememiştim. Daha dün bana mesaj atan adam bugün hayatta değildi.
"Ne yani dün gece öldüğünden mi bahsediyorsun?" Dediğimde Tufan "bu bininci soruşun evet dün gece adam hakkın rahmetine kavuştu." Dedi. Kaya "yeter lan ölünün arkasından konuşmayın." Dediğinde kafamın içindeki soru işaretleriyle boğuşuyordum. Dün gece ne olmuştu? Bunları bilmek için can atıyordum.
"Ne oldu da öldürdüler onu?" Diye sorduğumda Tufan "bu olayı fazla kurcalama" diye ters bir cevap verdi.

Ama bilmek istiyordum dün gece yaşananları. Tutku
"Bu olaya tanık olmak size bir sorun yaratır mı?" Diye sorduğunda İlyas "bizimle bir alakası yok hem Tuncay çoktan halletti bu işi." Diye cevap verdi. Tuncay o gün malları teslim etmek için gittiğimiz mekânın sahibi olmalıydı. Şimdi daha iyi anlamıştım. Eniştem kumar borcu yüzünden Tuncay tarafından ölüme mâhkum edilmişti. Düşüncesi beni korkutmuyordu çünkü onun bunu hakettiğini düşünüyordum. Kaya "Tuncay çok zekice haraket ediyor adamın ölümü üstünden hem bize gösteriş yapıyor hem de ölüsünden olaya intihar süsü vererek hemen kurtulabiliyor." Dediğinde Tufan "artık bu konuyu kapatsak iyi olacak." Dedi.

"Ama ben bilmek istiyorum ölen kişi benim eniştem." Dediğimde Tufan sert bakışlarını bana çevirdi. Lafıma sinirlenmiş gibiydi.
"Ne oldu öldüğüne üzüldün mü yoksa?" Diye sorduğunda gözlerimi devirdim. Ölümüne zerre üzüntü duymadığım bir gerçekti ama bundan sonra neler olacağını merak ediyordum.
"Bence öldüğü için sevinç duymalısın." Dediğinde Tutkuya baktım.
"Üzülmüyorum zaten sadece merak ediyorum." Dediğimde İlyas "anlatığımız gibi işte ölüsünü evinden iki sokak ötede bir viraneye bırakmışlar ve bu duruma intihar süsü vermek için daha önceden ona zorla yazdırdıkları intihar mektubunuda oraya bırakmışlar." Diye anlattı.
Tufan "ona bunu söylemen gerekmiyordu." Diye terslediginde neden bu kadar gergin olduğunu anlıyamıyordum.

"Hiç değilse ikisi birden öleceğine adamlardan bir tanesi kurtuldu ve yaşadığı o korkudan sonra bir daha kumar oynayamaz." Dediğinde Kayanın haklı olduğunu düşünmüştüm. Ama daha çok kafa yorduğum şey Tuncay denen o adamın ne kadar tehlikeli birisi olduğuydu. Ama daha da kafa yorduğum şey ise Tufan ve diğerlerinin onunla ne işi olduğuydu. Düşüncelerimden sıyırdığımda Tufanın telefonu çaldı.

Telefonu açıp hiçbir şey söylemeden karşı tarafı dinlemenin ardından hopörlere alarak masaya koydu.
Kürşat "gençler dün geceki toplantıyla alakalı ne düşünüyorsunuz?" Diye sorduğunda telefonda bende hâlâ dün geceyle âlakalı merak  içerisindeydim.
Kaya "ağabey seni bilmem ama benim düşüncem olumsuz yönde o adamdan herşey beklenir yol yakınken onun etkisi altında kalmaktan vazgeçelim." Dediğinde Tufanda onu destekleyen cümleler kurdu.
"Bencede bu pisliğe bulaşmadan önce kendi pisliklerimizi temizlemeliyiz. O herifi hiç gözüm tutmadı sakın onunla ortak olmayı aklının ucundan geçirme."

Kürşat Tufanın sözleri üzerine "sen ne anlarsın lan köpek sizin geleceğiniz için uğraşıyorum böyle yerinizde sayarsanız sürekli böcek gibi ezerler sizi." Diye bin ton laf saydı. Ama Kürşatın sözleri Tufanda pek bir etki yaratmışa benzemiyordu. Onda asıl etki yaratan İlyasın sözleri olmuştu.
"Bence Kürşat ağabey haklı sürekli boktan işlerle uğraşıyoruz onlara dahil olursak hayatımız renklenir, dünyamız değişir. "
Tufan sinirle " ne dedin sen?" Dediğinde İlyas soğuk ifadesiyle ona baktı.
Kürşat telefonda "yeter lan eğer Kayayla sen yoksan İlyasla gireriz bizde bu işin içine." Dediğinde Tufan telefonu alıp hemen yüzüne kapattı.
" Sen ne diyorsun İlyas aptal mısın? Hayatın renklenmez kararır, dünyanda değişmez aynı kalır. Yanlış yoldasın İlyas." Diye bağırdı Tufan.

KaranlıktakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin