Bölüm 26 - Mesken duygular

95 31 12
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: Sıla-Gökhan keser - Bazen

İçimde deprem etkisi yaratan anlardan bir nebze uzaklaşmanın ardından çekmecenin içindeki silahı kavradım. Bana verilen görevi yerine getirme vakti gelmişti. Önce susturucuyu taktım. Kapının açılması ile ani bir manevrayla silahı belime soktum.

İçeriye giren kişi elimdeki silahı görmemesi gereken bir kişiydi. Her ne kadar benim bir katil olacağımı adı gibi bilsede ona şuan bunu yapmaya gittiğimi söyleyemezdim. Onu içini kemiren duygularla başbaşa bırakamazdım.

Nur arabanın patlama anına şahit olmuş ve bunu hâlâ üzerinden atamamıştı. Oysaki şuan bu benim en son düşünmem gereken şeydi. O ise benim hâlâ yaşadıklarımızın etkisinden çıkamadığımı sanıyordu.

"Tufan biraz daha şakinleştin mi?" diye sorduğunda belime baskı yapan silahım bir yandan rahatsız edici bir güven veriyordu. Onunla herşeyi başarabileceğimi düşünen bir zavallı olduğumu da hissetiriyordu bana.

"Sıkıntı yok herşeyi atlattığımız gibi bu günleri de atlatıcağız. Şimdi gitmem gerek." demenin ardından kapıya yöneldim fakat o beni durdurmuştu.
"Nereye?" diye sordu.

"Birkaç işim var." diye cevap verdiğimde yüzümde varlığına emin olduğum bir tedirginlik vardı. Yanından sıyrılıp geçtiğimde salona doğru ilerledim. Kayaya kaş göz işareti yaparak yanıma çağırdığımda beni farkedip ayaklandı.

Yanıma geldiğinde fısıltıyla konuştum. "İlyasa duyurma, onun dinlenmesi lazım sen bana yardımcı olacaksın. Kasırganın fotoğrafını verdiği adamın mekanına gideceğim. Oraya gidene kadar hava kararmış olur senden tek isteğim plakasını gizliyebileceğin bir araba bulup söylediğim yere gelmen."

Kaya "peki ya sen oraya nasıl gideceksin?" diye sorduğunda sinirlerimi aklıma geldikçe daha fazla bozan mortelin tuzağı belirdi gözlerimin önünde.
"Taksiyle gideceğim." diye cevap verdim.

Kaya kafasını salladı ve "bugün olanların hesabını ne zaman ve nasıl soracağız?" diye sordu.
Gözbebeklerimde biriktirdiğim kinimin su yüzüne çıkacağı gün elbet gelecekti ve o gün mortelden intikamımı alacaktım.

"Şu işi bir haledeyim de ona da sıra gelecek." dedim.

Kapıya doğru ilerlediğimde beni geçirmekte olan Kayaya "Sana konum atarım." dedim.
Kaçışımın kolay olması için ona ihtiyaç duyuyordum.

Kasırga Faruğun üzerimde kurmuş olduğu baskı beni bunaltıyordu. Turanın aramalarını geri çeviriyordum. Fakat o usanmadan aramaya devam ediyordu. Sonunda aramayı yanıtlayıp taksi çevirmeden evvel kulağıma götürdüm.

Rahatsız edici ses tonuyla "Nihayet açtın şu aptal telefonunu." dedi.
"Ne istiyorsun?" Diye ifadesiz ses tonumla konuştum.
"Neden aradığımı çok iyi biliyorsun." dedi.
"Adamı indirmeye gidiyorum. Daha fazla beni rahatsız edersen dönüşte seni de indiririm." diyerek tehditvari bir sesle konuştuğumda itici gülüşü kulaklarıma doldu.

"Seninle gurur duyuyorum ağbeyciğim." dedi ve ardından telefonu suratıma kapattı.

Telefona gözümü devirdiğim sırada önümden geçmekte olan taksiyi durdurdum. Taksiye bindiğim vakit birkaç saat sonra ulaşacağım noktada neler olup biteceğini zihnimde kurguluyordum. Kurguladığım bir hayatı yaşamak her geçen gün daha bir yıpratıcı oluyordu. Bize düşmanlık besleyen ve gölgesini üstümüzde hissettiğimiz mortel adında bir adam, hayatımızı yokuşa sürmekle görevli kasırga Faruk gibi binlercesi gelip geçecekti belki hayatımızdan.

KaranlıktakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin