Bölüm 2- Nemrud'la aynı sonu paylaşmak

2.1K 139 44
                                    

Bölüm 2- Nemrud’la aynı sonu paylaşmak

Jamie daha fazla Parol’süz yapamayacağını anladığında yatakta dönüp dolaşmayı bırakıp yenilmiş bir edayla sıcak yatağından çıktı. Dünkü sarhoşluğunu en az 11 saatlik uykusu bile yok etmediğinden odasına bağlı banyoyu bulması zaman aldı. Sarsak adımları boş ve bulanan midesini daha da beter yaparken Jamie yüzünü buruşturdu ve dolaptan bir kutu Parol çıkardı.

Uzun bir zamandır neden bu kadar içmediğini çok iyi anlayan Jamie kendine homurdana homurdana beyaz hapı diline yerleştirdi ve musluk suyuyla beraber midesine yolladı. Sonra dişlerini fırçalayıp yüzünü yıkadı. Lacivert tişörtünün hala üstünde olduğunu fark edip üstünden sıyırmak için uçlarını tuttu, tam çıkaracaktı ki eline değen farklı bir dokuyla durdu.

Mor balmumu?

Üstünde mum izlerinin işi neydi ki?

Tişörtü üstünden çıkarıp biraz evirip çevirdiğindeyse mum izlerinden kesinlikle çok daha endişe edici bir iz buldu:

Kurumuş kan.

Yeni yeni ayılmaya başlayan vücudu panikle hızlanan kalbinin atışlarıyla zonklamaya başlarken Jamie çatlamış dudağını ısırdı. Peki ya bu kan izleri de neyin nesiydi? Ellerini kahverengi gür saçlarına daldırıp dün geceyi hatırlamaya çalıştı. Okul çıkışı arkadaşıyla içmeye gitmişti, bu kısım kafasında oldukça netti. Sonra bir ara kusmak için yukarı çıkmıştı… Sonra bir yere kusmuş ve geri aşağı, içmeye inmişti…değil mi? Jamie hatırlayamıyordu. Daha doğrusu merdivenlerden sonrası oldukça bulanıktı. Sanki gecenin o kısmını düşündüğünde biri kulaklarından duman üflüyordu.

Birini öldürmüş olabilir miydi?

Ellerini saçlarına gömerken yere düşürdüğü tişörtü eğilip aldı ve kan izlerine baktı. Hayır, birini öldürmesi için bundan fazla kan akıtması gerekirdi. Aynadan yansıyan vücuduna baktı, vücudunda da biriyle boğuştuğuna dair iz yoktu. Uzun bir süre gözlerini aynadaki yüzü panikle gerilmiş Jamie’ye dikip tişörtüne nasıl kan bulaşabileceğini düşündükten sonra pes etti, olayın içinden yalnız çıkamıyordu.

Hızla odasına gidip birkaç saat önce alarmı çaldığı için yere fırlattığı telefonunu aldı. Arkadaşını aradı ama açmıyordu, hala okuldaydı.

Eline geçen ilk tişörtü giyip hemen dışarı fırladı, okulun bitmesine daha bir saat vardı ve Jamie o kadar bekleyebileceğini zannetmiyordu. Yürüme hızıyla on beş dakikalık uzaklıkta olan liseye birkaç dakikada ışınlandı. Neyse ki herkes dersteydi, kimse koridorlarda deli gibi koşuşturup arkadaşını aradığı için onu azarlamaya ya da bir şey sormaya kalkmadı.

O sırada zil çaldı ve Jamie sınıfa dalmaktan kurtuldu. Onun gibi akşamdan kalma olduğu belli olan arkadaşı sarsak adımlarla koridordaki kalabalığa karışmadan önce onu fark edip yanına geldi.

“Naber?”

“Onu bırak! Dünü tamamen hatırlıyor musun?”

Karışmış saçları, kan çanağına dönüp şişmiş gözleri, her konuştuğunda salladığı kolları ve yüz ifadesiyle korkunç bir tablo çiziyor olmalıydı ki arkadaşı kaşlarını çatıp bir adım geriledi.

“Hey, sakin olsana!”

“Soruma cevap versene! Dünü hatırlıyor musun?”

Jamie çok fazla bağırdığını ve artık bir izleyici kitlesi olduğunu fark ettiğinde arkadaşının koluna yapışıp daha kuytu bir yere koşuşturdu. İyice kafası karışmış arkadaşının kulağına eğilip “Tişörtümde kan lekesi vardı,” diye fısıldadı. “Ben biriyle kavga mı ettim? Ya da daha kötüsü…”

Lanetli ortaklar (Get Scared)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin