Bölüm 13- İnsanlar için uzun iblisler için kısa bir süre (Yüzüncü günün anısına)

1K 79 17
                                    

Ben geldiiiiiim! :3 Eveeet yeni bir kısım yeni bir hayat felsefemizle son sürat devam ediyoruz sayın seyirciler *diyecek bir şey bulamadı saçmalıyor*

Neyse, iyi okumalar ^^ Vote ve yorumu unutmamanız dileğiyle <3

Bölüm 13- İnsanlar için uzun iblisler için kısa bir süre         

“Ee, hafta sonu ne yapıyoruz?”

Lucas “Korku filmine gidelim!” diye höykürdü, ağzına attığı krakerler midesi yerine arkadaşlarının üstüne indi. Mike boğazına kraker kaçan arkadaşının sırtını patpatlarken “Aslında fena fikir değil,” diye onayladı. “Gerçi, birinin evinde toplanıp şu lanetli oyunlardan birini de oynayabiliriz. Daruma-san’ın* oyununu her zaman merak etmişimdir.” (Daruma-san’ın oyunu: gece yatmadan önce çıplak bir şekilde küvete giriyorsun ve saçlarını yıkarken durmadan “Daruma-san yere düştü,” diye tekrarlıyorsun. Kısaca, Daruma-san sana geliyor ve o gece küvetinde kalıyor, küvete girmemen lazım. Ertesi gün oyun başlıyor, onu kendinden uzak tutmaya çalışıyorsun, eğer on ikiye kadar bunu başarırsan sen kazanıyorsun ama eğer başaramazsan Daruma-san sonsuza kadar seni izliyor.)

Jamie panikle, “Hayır!” diye haykırdı,  el kitabında Daruma’nın gerçekten gerçek olduğunu okumuştu. Aşırı tepki verdiğini fark edip toparlamak için, “Üzgünüm çocuklar ama sizinle çıplak bir şekilde küvete girmek istemiyorum.” diye homurdandı.      

Diğerleri gülüp “Kitta! Kitta** (Oyun bitti, ben kazandım anlamında oyunun sonunda söyleniyor)!” diye bağırırken Matt, Jamie’yi uyuz etme fırsatına balıklama atladı, “Ne o Jamie ödlek, bu sefer de,” parmaklarını çarpıtarak göğüslerine yapıştırdı ve gözlerini şaşı yaptı. “onlar söylentiden başka bir şey değil, demeyecek misin?”

Jamie “O lanet şiir yüzünden başıma neler geldi bilsen aklın durur, seni insan,” diye tıslamamak için kendini zor tuttu (Nickolai’la o kadar zaman geçirdikten sonra o da türleri söylemeye başlamıştı). Ölümden döneli daha on gün bile olmamıştı, boğazı arada hala acıyor ve banyoya rahat gidemiyordu, sanki o çocuk hala orada onu bekliyordu. Ürperdi.  Üstelik boynunda sekiz parmak izi vardı, onları kapatmak için annesinin fondötenini yürütmek zorunda kalmıştı. Aklına uyumadan önce Nickolai’ın omzuna yaslanışı gelmişti ki arkadaşlarının bir cevap beklediğini fark etti. “Bir, hayatımda gördüğüm en berbat taklitti; iki, ergen liseliler gibi o oyunları oynamak istemiyorum.”

“Şey, biz zaten ergen liselileriz.”

“Hey! Kendin için konuş Lucas,” dedi Mike.

“Her neyse,” çizgi filmlerdeki gibi topak olmuş Lucas ve Mike’ı kendinden uzaklaştırmak için dürttü. “Daha normal bir aktivite bulabileceğimize eminim,” dedi kendini sosyal yardım görevlisi gibi hissetmesine yol açacak bir edayla, “mesela bara gidebiliriz?” Gerçi BlackJack ve her şeyin başladığı o meşhur bardan sonra barlara olan düşünceleri de değişmişti. Aslında… ne eskisi gibi kalmıştı ki?

Sanki evren ona cevap vermek istiyormuş gibi, Mike ve Lucas üstüne çullandı. Jamie iki oğlanın altından çıkmaya çalışırken Elizabeth güldü, Matt’se çoktan “Aptallar,” diye homurdanıp yanlarından ayrılmıştı. Tekrar ayağa kalktıklarında Mike bir şey unutmuş gibi avucuyla alnına vurdu, “İnanmıyorum, bugün ayın kaçı?”

 Üç arkadaş aynı anda “On ikisi,” diye cevapladı.

Mike rahatladı, “Tanrıya şükürler olsun.”

“Bir sorun mu var?” diye sordu Elizabeth, gözlüğünü işaret parmağıyla biraz daha yukarı iterken.

“Eğer Felicia’yla yüzüncü günümüzü unutsaydım olurdu, kurabiyem -Lucas kusar gibi yaptı- böyle şeylere çok önem veriyor. Üzgünüm çocuklar ama sanırım hafta sonu bir şey yapamayacağız, Felicia’yla dışarı çıkmam lazım.”

Lanetli ortaklar (Get Scared)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin