Bölüm 6- Aç bir cadıdan daha tehlikeli bir şey varsa o da sarhoş bir insandır.

1.4K 107 22
                                    

Selam!! Evet sonunda ben de bölüme bir not yazmaya karar verdim =3 bu bölüm GET SCARED: APTAL BİR TESADÜF'ün son bölümüdür. Tabii hikeye bitmiyor, ama bundan sonra Supernatural gibi avlanmaya başlayacaklarından her avı farklı bir hikaye olarak yayınlayacağım, umarım takip etmeye devam edersiniz^^

  Bölüm 6- Aç bir cadıdan daha tehlikeli bir şey varsa o da sarhoş bir insandır. (Yer altı atasözü)

-Bence onu yere at ve uyanana kadar botun kalın topuklarını yüzüne indir!

-Saçmalama. Uzun süredir bu kadar derin uyumadığına eminim,  sürekli diken üstünde, bırak da uyusun. Nasıl olsa benim yanımda korkmasına gerek yok, kimse ona zarar veremez.

-Bu gidişle kimse senden korkmayacak Nick. Ünlü iblis avcı Nickolai, yakında elinde şişler, insan ortağına renk renk kazaklar örecek çünkü!

-Ben örgü örmeyi bilmiyorum.

-KONU O DEĞİL!

Nick rahatsız bir kıpırdanışla hiçbir yere varmayacak olan monologuna son verdi, üstüne yığılıp kalmış yaklaşık altmış kiloluk et yığınıyla saatlerce hareketsiz kalınca doğal olarak vücudu homurdanmaya başlamıştı (Bir yerden sonra Jamie Nickolai’ye iyice abanmış ve iblisin vücudunu esir almıştı).  Nickolai ne tezgahta duran içkisine ne de önüne düşmüş burnunu gıdıklayan saç tutamına uzanabiliyordu ki bu oldukça rahatsız edici bir durumdu.

En son birkaç deli rahip tarafından tabuta tıkılıp gömüldüğünde bu kadar hareketsiz durmuştu. Neyse, bu başka bir hikayeydi.

Acaba uyandığında ne yapacak?

Zihninde, Jamie kendinden geçtiğinden beri ara ara beliren ve cevabı hiç de iç açıcı olmayan bu soru karşısında Nickolai’nin kucağındaki sıcaklıkla mayışmış vücudu kaskatı kesildi. Aklına birbirinden kötü senaryolar geliyordu, öyle ki bir an onu ortağı yapıp kurtardığına bile pişman oldu. Dünyanın birbirinden vahşi şeytani yaratıklarla dolu olduğunu öğrenmek 17 yaşındaki bir çocuk için kolay değildi, hatta kimse için değildi. Bazen o bile, karanlık köşelerde bekleyen şeyleri düşünürken ürperiyordu... İçini boğucu bir suçluluk ve pişmanlık kapladı, ama başka bir seçeneği var mıydı ki?

O sadece yakın dostu Rukaa’ya yardım etmek istemişti. Olan oldu, ben onu ölüme terk etmek yerine yaşatmayı seçtim. Şimdi de onu söz verdiğim gibi her şeyden koruyacağım, diye düşündü kararlılıkla. Yanında güçlü biri olduğu sürece dünya o kadar da tehlikeli bir yer sayılmazdı, değil mi?

Ona işkence eden düşüncelerden kaçmak için gözlerini saate çevirdi, neredeyse sabah olacaktı. En yakın zamanda Jamie’yi eve bırakıp ailesine bir açıklama yapsa iyi olacaktı, çocuğun telefonu en az yirmi kere çalmıştı.

Jamie kucağında hareketlendi ve Nickolai’ye biraz daha sokulurken dudakları hafif kıpırdadı.

Nickolai’nin yüzüne yine –yine yine yine yine ve YİNE- şefkat ve hayranlık dolu bir gülümseme yayıldı. Bu insan, Nickolai’nin dokuz asırlık hayatı boyunca gördüğü güzelliklerin yanında hiçbir şeydi, baştan aşağı klasikti ve hiçbir özel yanı yoktu ama onu etkilemeyi başarıyordu işte. Belki de bütün olay dalgalı kahverengi saçlarının yumuşak dokusundaydı? Ya da soluk dudaklarında? Belki pembe teninde?

Hayır, büyük ihtimalle onda bir sorun vardı.

Nickolai zonklayan şakaklarını ovmak istedi, aydınlanmaya başlayan hava yüzünden birçoğu karanlık inine dönse de barda hala kafa bulandırıcı bir hareketlilik vardı. Ne derler bilirsiniz, dünyada uyumayan iki şey vardır:

Lanetli ortaklar (Get Scared)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin