Saat gece 2'ye gelirken ben hala uyuyamamış Whatsappta boş boş dolanıyordum. Sonunda yapacak başka bir şey olmadığına kanaat getirip Whatsapptan çıktım. Ve tam o sırada Alaz'dan mesaj gelince nabzımın hızlandığını hissettim.
Neden heyecanlandım ki ben şimdi?
Bildirime bakarken nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Derin bir nefes alarak mesajı açtığım an kıkırdamadan edemedim.
Gönderen: Alaz Karademir
Ya sen nöbetçi eczane misin, whatsappda sabaha kadar açıksın?Mesajı okuduğum an istemsizce
kıkırdayıp hızla parmaklarımı klavyenin üstünde gezdirmeye başladım.
Gönderilen: Alaz Karademir
Japon yapıştırıcısını Amerikalıların bulduğunu öğrendiğimden beri hayata çok farklı bakıyorum Alaz. Ayrıca abim bitti, sen mi başladın?
Şu an yüz halini çok merak ediyordum. Gözlerini devirdiğine yemin edebilirdim ama asla kanıtlayamazdım.
Gönderen: Alaz Karademir
Meriç nasıl senin bu saate kadar telefonla oynamana izin verdi? Doğruyu söyle çocuğa bir şey mi yaptın?
Gözlerimi devirirken istemsizce gülmeye başladım. Bu çocuğun beyni eriyor mu ne yapıyor Allah aşkına ya?
Gönderilen: Alaz Karademir
Abim, artık odama girdiğinde uyuyor taklidi yaptığımı biliyor ve hemen telefonum komidinde mi diye bakıyor. Abim, çok zeki değil mi? Peki ben ne yapıyorum? Telefon kabımı komidine bırakıyorum, abim de telefonum zannedip gidiyor.
Mesajı gönderdikten sonra sırıtmadan edemedim. Fakat anında telefonum titreyince gelen mesajı açtım.
Gönderen: Alaz Karademir
Zekân gözlerimi yaşarttı doğrusu kızıl kafa.
Sinsice sırıttıktan sonra parmaklarımı klavyenin üstünde hareket ettirip cevabı yazmaya başladım.
Gönderilen: Alaz Karademir
Peçete vereyim?
Farkında olmadan gülümsemeye başlayınca hızla başımı iki yana sallayıp kendime gelmek adına derin bir nefes aldım. O sırada telefonum tekrardan titreyince elime alıp gelen mesajı açtım.
Gönderen: Alaz Karademir
Selpaktan aşağı kullanamam canım yaa.
Ufak bir kahkaha atınca abimin uyanmaması adına avcumu ağzıma bastırıp gülmemi durdurmaya çalıştım.
Gönderilen: Alaz Karademir
İyi geceler yedi cüceler beyaz atlı prens beni bekler.
Cevap gelmeyince uyuduğunu düşündüm fakat mesajı gördüğünü belli eden iki mavi tik karşımdaydı. Görüldü ne lan? Sensin görüldü. Görüldü çocuğu diye sinirle kendi kendime söylendim. Telefonu masamın üzerine bıraktım. Sonra da gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım.
----------
Öğretmenlerin hiçbir zaman alınan notlara göre öğrencilere ayrımcılık yapmasını anlamadım. Düşük aldıysak serseri, ayyaş, tembel; yüksek aldıysak zeki, başarılı, örnek öğrenci oluyoruz. Yani dün 40 aldıysan öğretmen sana serseri der ama bugün 90 aldıysan çalışkan der. Öğretmenlerin yüzsüzlüğü mü yoksa milli eğitim mi böyle davranın diyor anlamadım.
Sabah Vefa'dan edebiyat sınavımız olduğunu hatırlatan bir mesaj alınca evden erken çıkmıştım ve şimdi hep beraber kantindeydik. Abime de kısa bir özet mesajı geçmeyi unutmamıştım tabii ki.
'' Abi bana bir tost, bir ice tea şeftali, iki tane pop kek, bir tane de su.'' diye kantinciye hızlı hızlı siparişlerimi verdim.
Demir'in ''Oha'' dediğini duyunca güldüm. Bu benim ilk teneffüs kahvaltımdı. Daha bunun ikincisi var, üçüncüsü var, efendime söyleyeyim öğle yemeği var. Yemek önemli. Çünkü aç insan boş insandır benim gözümde.
Herkes kahvaltısını bitirdikten sonra oturduğum sandalyenin üstüne çıkıp bizim gruba baktım ve ''Yavrum olanlar ve olmayanlar.'' diyerek dikkatlerini çekebildim sonunda. ''Az sonra çok şekilli girecek olan bir sınav olacak. O yüzden gelin sınav öncesi bir selfie çekelim hadi.''
Cümlemi bitirdiğim anda hepsi gülmeye başladı ve selfie için poz vermeye başladık. Hızla arka arkaya 5-10 tane selfie çekmiştik ve bayağı eğlenmiştik. Öyle ki bir fotoğrafta Demir, benim yanağımı ısırmış; Vefa Yankı'nın saçını çekmiş; Asi de kaşlarını alıyordu.
Evet doğru duydunuz. Yanında cımbız getirip kaşlarını alıyordu. Asla normal arkadaşlara sahip olamayacaktım sanırım. Sınıfa doğru yürürken bir yandan da resimlere bakıyordum. Arkamı döndükten sonra "Güzel çıktığım fotoğrafta yanımdakinin gözünün yaşına bakmam.'' dedim ve sırıtarak sırama doğru ilerledim. Edebiyat hocası gülümseyerek elinde sınav kağıtları ile sınıfa girince gülümsemem anında dondu. Yankı'ya bakıp '' Çok şekilli girecek bu sefer.'' diye acı acı söylendim. Onayladığını belirten mırıltılar çıkarınca dediklerini dinlemeye başladım.
''Pezevengin suratındaki sırıtışa baksana Laden. Allah yardımcımız olsun.''
Cevap verecektim ki önüme gelen sınav kağıdı ile dudaklarımı birbirine bastırıp sessizliğimi korudum. Aslında edebiyatım iyi idi fakat hiç deftere bakmadığım için eser ve yazarları karıştırabilme olasılığım bayağı yüksekti. Boş verip her yazılı öncesi ettiğim yazılı duasını okumaya başladım.
''Allah'ım sen bildiklerimi yaptır, bilmediklerimi attır, attırdıklarımı da tuttur. Amin!'' dedikten sonra soruları çözmeye başladım.
Sınav kağıdına şöyle son bir kez baktıktan sonra hocaya verdim.''Geçmiş olsun.'' demesi üzerine bıkkın bir yüz ifadesiyle gözlerimi devirdim. ''Geçirenler sağ olsun hocam.'' diye söylendim kendi kendime. Koridora doğru yürürken arkamdan güldüğünü duyuyordum. Koridora bakınca bizimkileri görmemle yanlarına doğru ilerlemeye başladım. Herkes buradaydı Vefa dışında. Ayrıca sınavdaki soruların yarısını da boş bırakmış olmama da inanamıyordum. Daniel Defoe olan yazarın adına Daniel Defne yazmama daha bir inanamıyordum. Abim kesinlikle beni kardeşlikten reddedecekti. En sonunda Vefa da gelince hep beraber bahçeye doğru ilerlemeye başladık. Yürüdüğümüz sırada telefonum titreyince cebimden çıkardım ve abimden mesaj geldiğini görünce derin bir nefes alarak mesajı açtım.
Gönderen: Ailenin Öküzü
Abim, sınavın nasıl geçti?
Zorlukla yutkunduktan sonra mesaj yazmaya başladım.
Gönderilen: Ailenin Öküzü
Abi sence de şu an hepimizin sağlıklı olması her şeyden önemli değil mi?
Demir'in kolunu omzuma atmasıyla telefonu cebime koyup ona döndüm. Heyecanlı bir şekilde bir olay anlatıyordu fakat abim yüzünden başını kaçırmış, dinleyememiştim.
''Abi geçen gün bir kızla konuşuyorum neyse kıza künefe gibisin dedim.
O da ay teşekkür ederim dedi böyle dudağını büzerek. Ama dışın tatlı için kaşar dedim.''
Gülerek '' Eee sonra ne oldu?'' diye sorduğum sırada alaycı bir şekilde sırıtarak ''Kız, beni engelledi Laden.'' demesiyle hepimiz kahkaha atmaya başladık. Demir, kızlar konusunda bazen haddinden fazla çapkın oluyordu. Genellikle umursamaz görünse de içten içe duygusal bir insan olduğunu biliyordum. Fakat bu yönünü asla kimseye belli etmiyor, duygularını çoğunlukla bastırıyordu.
Sınavın kötü geçmesi üzerine bir de diğer derslerin de matematik olduğunu öğrenmemizle derin bir hüsran yaşamıştık ve en sonunda hep beraber rapor almaya karar vermiştik. Okuldan çıkacakken tarih hocasının bir öğrenciye ''Şeyzade''dediğini duyunca sinsi bir şekilde sırıtıp olduğum yerde durdum. ''Hocam, o şehzade olacak yalnız.'' diye bağırdım. Bu adamı sinir etmek en büyük hobimdi sanırım. Kaşlarını çatmış bir şekilde benim olduğum tarafa bakıyordu. Sonunda gözleri beni bulunca ''Kelimeler günden güne değişiyor bayan TDK, sen bilmiyorsun.'' dediğinde güldüm.
"Hocam, kelimeler mutasyona uğruyor da bizim mi haberimiz yok acaba?" deyince daha da sinirlendi. Kaşlarını da çatınca aynı martı kaş oluyorsun hoca. Yemin ederim tüm yaşam enerjimi aldı bu adam şu an.
'' Kızım sende beyin yok mu?'' deyince ''Niye hocam size mi lazım?'' diye cevabı yapıştırdım. Etraftakiler hep bir ağızdan “Ooo!” diye bağırırken sırıttım ve okuldan çıktım. Arkamda şaşkın ve bir o kadar sinirli bir HCS bıraktığımı adım gibi biliyordum. Bizimkilerin yanına gidince konuşmaları duydukları için hepsi gülmeye başlayınca göz kırpıp bende gülmeye başladım.
''Bu adam benden nefret ediyor ya.'' diye söylendim.
''Adamı 29 kişinin önünde rezil ettin Laden, bırak da nefret etsin yani.'' diyen Asi'ye baktıktan sonra haklılığını göz önünde bulundurup gülümsedim ve okuldan ayrılarak hastanenin yolunu tuttuk.
--------
Hastaneye gelince hepimiz ayrılıp öyle raporları almaya karar verdik. Toplu gidersek rapor alamayacağımızı biliyorduk çünkü. Ayrılıp raporları almaya gittik. İkinci doktorda sonunda rapor alabilmiştim. Yaklaşık bir 20 dakika sonra hep beraber hastane girişinde toplandık. Fakat bir kişi eksikti.
"Demir nerede?'' diye sordum ama hiçbirinin haberi yoktu anlaşılan.
Asi, '' Arayın şu salağı da nerede olduğunu öğrenin.'' deyince Vefa, telefonunu çıkarıp aradı ve hep birlikte beklemeye başladık. Sonuç; beyefendi bakmıyordu telefonuna.
'' Danışmadan anons mu etsek lan acaba?'' diye saçma bir öneride bulunan Asi'ye bakıp sadece gözlerimi devirdim. Etrafa bakınırken ileriden elinde raporunu tutup gelen Demir'i gördüğümde ona doğru bakmaya başladım. Ancak yüzü bir tuhaftı.
"İşte geliyor bizimki.'' dedi Vefa. Başımı sallarken yanımıza gelince ''Neredesin lan sen?'' diye sordum sinirle. Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmak adına dudaklarını araladı.
''Yav kanka beni kovdular.'' deyince hepimiz afallamış bir şekilde ona baktık
''Ne demek kovdular?'' dedi Yankı şaşkın bir şekilde. Demir, alt dudağını ısırıp anlatmaya başlayınca bütün odağımı kendisine verip dikkatle anlattıklarını dinlemeye başladım.
'' Ben kadın doğum doktoruna gittim rapor almaya ama beni odadan kovdular.''
Cümlesini bitirdikten sonra ciddi mi diye birkaç saniye yüzüne baktım fakat gayet ciddi görünüyordu. Herkes birbirine bakarken aniden anırarak gülmeye başladık. Gülmekten gözümden yaş geliyordu artık.
'' Oğlum sen mal mısın? Adı üstünde kadın doğum. Sana ne diye hangi hastalıktan rapor verecekler ya?'' diye gülüşlerimin arasından zar zor konuştum. Gözlerini devirdikten sonra ifadesiz bir yüz ifadesiyle konuşmaya başladı.
"Aslına bakarsanız bu çok da umurumda değil."
'' Senden bir şey beklemiyoruz artık kanka.'' deyince Asi yeniden gülmeye başladık. Sonra Demir'i de alıp hastaneden ayrıldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2+1 🎈
HumorAbisini kendi vesikalık resminden bile kıskanan bir kız düşünün. O tam olarak ben oluyorum işte. Sakarlığın vücut bulmuş hali olarak gelmişim dünyaya âdeta. Sucukla selfie çeken bir abiniz varsa siz=ben demektir. Sevgilimin olmama şekli hayatın ban...