BÖLÜM 11.

113 27 0
                                    

"Bana bak ailenin öküzü." dedikten sonra  derin bir nefes alarak cümlelerime kaldığım yerden devam ettim. "Attırma benim şartellerimi."

Sinirden kıpkırmızı olmuş bir biçimde karşımda sırıtan abime bağırıyordum. Mezuniyet törenime sadece birkaç saat kalmıştı ve ben hâlâ elbise mağazada elbise deniyorduk. Beğendiğim elbiselerin hepsine bir şey bulmuştu abim. Yok bu kısa, bu açık, bunun rengi güzel değil, bunun dekoltesi var...

"Lan senin şartellerin atsa ne olur bücür? 9 voltluk bir şeysin zaten."

Alaylı cümlesiyle tırnaklarımı avucuma batırıp "Bak abi." diye mırıldandığım sırada gülerek "Bak ne." demesiyle sakinleşmek adına birkaç saniyeliğine gözlerimi kapatıp açtım.

"Bu mağazaya giriyoruz ve elbiseyi alıp hemen çıkıyoruz." diye net bir sesle konuştuktan sonra cevabını beklemeden hızla mağazaya girdim. Yakasında adının  yazılı olduğu, uzun  boylu mağaza görevlisi erkek yanıma gelince istediğim elbise modelini tarif etmeye başladım.

Kırmızı, belimi iyice saran, mini bir elbise istiyordum. Görevli çocuk,  kafasıyla onaylayıp beni bir yere doğru götürmeye başlayınca adımlarını takip etmeye başladım. Abim, kaşlarını çatmış bir şekilde yanımdaki görevliye bakarken herhangi bir olay çıkarmamasını diliyordum.

Göğüs dekoltesi olan uzun kırmızı bir elbise gösterdiğinde ağzımı açtığım sırada sözcüklerin hepsi dilimin ucunda sınırlı kaldı.

"Lan, kız bunu giyse göğsü hodri meydan. Nereye satıyorsun sen bunu dingil?"

"Abi." diye inledim ağlamaklı bir sesle.
"Sen çekil bakayım şöyle." dedikten sonra beni kenara itip öne doğru birkaç adım attı. Görevli çocuk, o sırada elbisenin bana çok yakışacağından bahsedip elbisenin özelliklerini sıralamaya başlayınca elimi sert bir şekilde saçlarımdan geçirdim.

Kesinlikle kaşınıyordu!

"Çeneni sikeyim, sus artık."

Ağzım açık bir şekilde abime bakarken sinirle derin bir nefes aldı ve arkasını dönüp sert adımlarla dışarıya çıkınca  sigara içeceğini anlamam pek de uzun sürmedi. Çaresiz bir şekilde mağaza görevlisine dönüp özür diler bir yüz ifadesiyle bakıp  gülümsedim ve ilerleyip diğer elbiselere bakarken sarı bir etek ve büstiyer dikkatimi çekti. Rengi aşırı açık değildi ve çok hoş görünüyordu. Straplez yarım bir büstiyerdi. Göğüs dekoltesi fazlasıyla belirgin olsa da beğenmiştim açıkçası. Etek kısmı da uzun ve tüldü. Parlayan gözlerimle görevliye dönüp bedenimin olup olmadığını sordum hemen. Görevli çocuk, aniden elini belime koyunca irkildim.

Tam tokadı yapıştıracağım sırada "Sakin ol. Belinin ölçüsüne bakıyorum sadece." diye hızlı bir açıklama yaptı.

Kaşlarımı çatarak işini bitirmesini bekledim. Abim, bu halimi görse kesinlikle çocuğu dayak manyağı yapardı. Şöyle bir düşündüm de kesinlikle yapardı.

"O elini götüne sokmamı istemiyorsan hemen çek."

O tanıdık erkeksi sesi duymamla bakışlarım hemen mavi gözleri buldu.

Alaz?

Hızlı adımlarla yanıma gelip beni kendisine çektikten sonra tek kaşını kaldırmış bir şekilde görevli çocuğa baktığını görünce zorlukla yutkundum.

"Seninle sonra konuşacağım, yakamoz." diye fısıldadı kulağıma. Sesi âdeta bir  antidepresan etkisi yarattığı için o an mantıklı düşünemiyordum. Derin bir nefes aldığım sırada Alaz,  görevli çocuğun yanına ilerleyip kulağına bir şeyler fısıldayınca anında çocuğun rengi attı, bembeyaz kesildi ve hızlı adımlarla yanımızdan uzaklaşmaya başladı.

Kaşlarımı çatıp neler olduğunu anlamaya çalıştığım sırada abim, içeri girince sarı etek ve büstiyeri alıp kabine girdim ve yavaşça giyinmeye başladım. Büstiyerin fermuar kısmı fazla zorlamıştı. Bir an Alaz’ı mı çağırsam acaba diye düşündüm fakat abimin katil olmak için daha çok genç olduğu aklıma gelince bu fikirden hemen vazgeçtim. Neyse ki sonunda giyinebilmiştim. Aynada kendime bakınca kıyafetime bir kez daha aşık olduğumu fark ettim. Umarım dışarıdaki iki öküz laf etmezdi. Derin bir nefes alarak kalbinden dışarı çıktım. Meraklı gözlerle ikisine bakarken abimin cümlesiyle gülüşüm usulca söndü.

"Ne de güzel bir kefen."

Abimin güzel iltifatı(!) karşısında gözlerimi devirmekle yetindim sadece. Alaz, kaşlarını çatmış bir biçimde elbiseyi incelerken bir elini kulağına koymuş küpesiyle oynuyordu.

"Bu elbiseyi yapan adamı uçurumdan yuvarlarım, Laden. Git başka bir şey giy."

Sinirlendiğini anlamak pek de zor olmasa gerekti. Abime döndükten sonra konuşmaya başladı.

"Oğlum, sen kız kardeşine böyle şeyleri nasıl giydiriyorsun? Böyle kıyafet mi olur lan?"

Onlar, orada konuşurken gözüm saate takılınca zorlukla yutkundum. Sadece üç saatim kalmıştı.

"Bana bakın evcil öküzler, sadece üç saatim kaldı. Şimdi bu elbiseyi alıyoruz ve sonra ben kuaföre kızların yanına geçiyorum. Siz de eve gidip hazırlanıyorsunuz. Daha sonra da beni almaya geliyorsunuz." diye hızlı bir şekilde konuştuktan cevaplarını beklemeden kabine geri döndüm ve elbiseyi çıkardıktan sonra kendi kıyafetlerimi giydim. Dışarı çıktıktan sonra kasaya ilerlemeye başladık.

"Tören boyunca yanımdan ayrılmak yok Laden. Sana bakan ya da sarkan olursa neler olacağını biliyorsun."

Alaz’ın delici gözlerine bakınca bir an bakışlarında kaybolmak istedim. Abim, gerekli ödemeyi yaptıktan sonra mağazadan çıkacağımız sırada sabahki mağaza görevlisi çocuk göz kırpınca kaşlarımı çatmış bir şekilde ona bakarken içimden inşallah abimler görmemiştir diye dua etmeye başladım.

"Lan, sen ne ayaksın? Senin kaşın ayrı oynuyor, gözün ayrı oynuyor."

Alaz..

"Senin götüne coca cola sokarım tadını götünden alırsın it."

Abi..

Olası bir kavgayı önleyebilmek adına hızla mağazadan çıkarak abimlerle vedalaşıp kendimi kuaföre attım. Vefa ve Asi, beni kuaförde bekledikleri için adımlarımı hızlı tutmaya çalıştım.  Abimler ise hazırlanmak için eve gidince derin bir nefes aldım. Mezuniyet törenine dışarıdan misafir getirilmesi serbestti. Bu yüzden de abimle Kumsal, Vefa ile Atlas partner olmuştu. Asi ise tam bir sürpriz yapmıştı. Her zaman gittiğimiz şeker kafedeki garson çocukla bayağı yakın olmuşlardı. Hanımefendi biraz geç anlatmıştı ve bunun sonucunda da Vefa'dan okkalı küfürler yemişti. Demir ve Yankı da tek tabanca takılacaklardı. Yani sanırım. Demir'e güvenemiyorum bu konuda pek.

Gökalp abi beni koltuğa oturduktan sonra saçımı yapmaya başladı hemen. O sırada Arya abla yanıma gelip manikür için gerekli şeyleri yapmaya başlayınca usulca tebessüm ettim.

"Laden, okula erken gitmen gerekiyor." diyen Vefa ile gerginliğim daha da arttı.

"Biliyorum Vefa. Mezuniyet konuşması yapacağım, hatırlatıp germe beni ya."
Vefa, sırıtıp öpücük atınca göz kırpıp tekrardan önüme döndüm.

2+1 🎈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin