Gün ışıkları perdenin arasından göz kapaklarıma vururken yatakta doğrulup bakışlarımı boşluğa çevirdim. Her gün uyanmak beni yoruyordu. Bıraksalar bir ömür uyuyabilecek potansiyeli görüyordum kendimde fakat gel gör ki bu seçeneğe asla izin vermiyorlardı.
'' Ne düşünüyorsun bakalım?''
Ansızın abimin sesiyle irkilsem de belli etmemeye çalışarak gülümseyip abime baktım ve dudaklarımı araladım.
"Ne kadar mükemmel bir kız olduğumu düşünüyordum." dedikten sonra ukala bir şekilde kıkırdadım.
"Egonun bir taraflarına koydun şu an, tebrik ederim abim ama tam bir geri zekâlısın."
Yalandan bir sinirle tavır yaparken gözlerimi devirerek kendi kendime homurdanmaya başladım
.
"Yani ilk kez hava atacaktım abi onu da sen bozdun sağ ol."
Saçlarımı karıştırdıktan sonra gülerek yatakta yanıma uzanmasıyla başımı göğsüne yasladım.
"Lan sen hep havalısın manyak benim gibi bir abin var."
Söylediği cümle ile aniden büyük bir kahkaha attım.
"Pis egoist seni." diye mırıldandığım sırada kapının çalmasıyla abim, oturduğu yerden kalktı ve alt kata inip kapıyı açmaya gitti. Gelen kahkaha sesleriyle bizimkilerin geldiğini anladım ve hızla elimi yüzümü yıkamaya başladım. Elimi ve yüzümü yıkayıp üstümü giydikten sonra yavaş adımlarla aşağıya doğru inmeye başladım. Merdivenleri hızla indikten sonra koşa koşa Alaz'ın boynuna sarıldım. Belimden tutup saçlarımdan öpünce gülümseyerek sakallarına bir öpücük kondurdum.
"Beni bu kadar çok özlediğini bilmiyordum, Laden." diye mırıldanınca kulağına doğru usulca fısıldadım.
"Seni her an her saniye özlüyorum, Alaz."
Dudakları yana doğru kıvrılırken geri çekilip mutfağa Vefa'nın yanına gittim ve birlikte sofrayı hazırlamaya başladık.
Meraklı bir sesle "Demir ve Yankı, nerede?" diye sorduğumda "Gelirler birazdan." diyen Vefa ile olumlu anlamda başımı salladım. Vefa, domates ve salatalık doğrarken bende yumurtaları çıkarıp omlet yapmaya başladım. Gerekli malzemeleri dolaptan çıkardıktan sonra omlet yaparken bir yandan şarkı söylüyor bir yandan da omleti pişiriyordum. Yaklaşık bir on dakika sonra artık sofra hazırdı.
"Abi, sofra hazır gelebilirsiniz." diye bağırdıktan sonra hepsi mutfağa gelince gelince hep birlikte masaya oturduk ve kahvaltımızı yapmaya başladık. Canım hiçbir şey yemek istemediği için sessizce çayımı içmeye başladım.
"Önündekilere işkence etmeyi bırak da kahvaltını yap." diyen abimin sert sesiyle başımı kaldırıp yüzüne baktım.
"Canım hiçbir şey yemek istemiyor abi."
Tek kaşını kaldırmış bir şekilde yüzüme bakarken yumurtanın burnuma dolan keskin kokusuyla ansızın midem bulanmaya başlamıştı.
"Abine mi dikleniyorsun sen it sıpası?"
Yalandan bir sinirle kızarken istemsizce gülmeye başlayarak "Sen kim köpek ya." diye mırıldandım ama abimin kafama vurmasıyla acı içinde inledim.
"Destur lan, abin var karşında."
Vefa ve Atlas, gülerken Alaz ile gözlerimiz kesişince öpücük atıp zorla bir şeyler yemeye başladım. Yaklaşık bir kırk beş dakika sonra kahvaltı yapmayı bitirip masayı toplamaya başladık. Abim, şarkı söylerken Alaz'ın "Oğlum, sus artık; başımız ağrıdı lan." diye söylenmesiyle gülümsedim. Abim ve Alaz birbirlerine laf sokarken dayanamayıp araya girdim.
"Abi, karışma sevgilime lütfen." dedikten sonra salona gidip Alaz'ın yanına oturarak elini tuttum. Abim, sinirle söylenmeye başlayınca hepimiz kahkahalarla gülüyorduk.
"Abin varken sevgilini seçtin ya, yazıklar olsun sana."
Göz kırpıp öpücük attığım sırada sinirle gözlerini devirip "Hadi tabu oynayalım." demesiyle hevesle başımı salladım. Kızlar ve erkekler diye eş olduktan sonra kartı elime alıp anlatmaya başladım.
"Vefa, annemin küçükken bana en çok fırlattığı şey neydi?"
Vefa, güldükten sonra "Terlik." dedi hevesle. Göz kırptıktan sonra gülerek anlatmaya devam ettim.
"Bak şimdi, Alaattin’in sihirli neyi var?"
Heyecanla "Lamba." dedikten sonra aynı anda kahkaha atarak yumruklarımızı tokuşturduk. Atlas'ın "Abi, bunlar resmen telepati yöntemiyle anlaşıyorlar ya." diye söylenmesini duyunca dil çıkarıp keyifle diğer kartı elime aldım.
"Abimin en sevdiği yemek?"
Vefa, çok kısa bir an düşündükten sonra "Karnıyarık." dedi ve tam o anda Alaz’ın "Süre bitti." dediğini duydum. Vefa ile yumruklarımızı tokuşturduktan sonra keyifle yerimize geçtik. Alaz, "Kimin sevgilisi işte. " dedi ve ardından gelip alnımdan öpünce gülümseyip yanağından öptüm bende. Tam o anda kapı çalınca Vefa, kalkıp ağır adımlarla kapıyı açmaya gitti. Adım sesleri ile başımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde Demir ve Yankı'yı görünce içten bir şekilde gülümsedim. İkisini de birkaç gündür görmüyordum ve oldukça özlemiştim.
"Ne haber lan çengelli?" diye sorduğumda Demir bıkkın bir yüz ifadesiyle gözlerini devirip "Umurumda değilsin ama madem sordun cevap vereyim ; iyiyim." deyince şok içinde gözlerimi kırpıştırdım. Kulağında ve kaşında piercingi olduğu için ona her çengelli dediğimde kızıyor ve her zamanki umursamaz tavrına bürünüyordu. Alıştığım için sadece "Terbiyesiz." diyerek önüme döndüm ve bu sefer Yankı'ya baktım. Rahatlığına önem veren biri olarak siyah bir eşofman takımı giymiş, saçlarını dağınık bırakarak boynuna da her zamanki zincir kolyelerinden birini takmıştı.
"Spordan mı geliyorsun?" diye sorduğumda "Evet." demesiyle başımı salladım. Yankı, bizim aksimize sağlığına dikkat eder; neredeyse her gün düzenli olarak sporunu yapardı. Aramızdaki en normal kişi kendisiydi sanırım. Tekli koltuğa oturup kulaklığını taktıktan sonra yine ve yine yalnızlığıyla baş başa kaldı. Abim, oyun kartını eline aldıktan sonra hızla anlatmaya başlayınca Demir de yanımıza oturup bizi izlemeye başladı.
"Atlas'ın ilk sevgilinin adı neydi?" deyince Vefa'nın o yaratıcı küfürleri havada uçuşmaya başladı. Alaz, "Hande." deyince Vefa, yeniden sinirle küfür edince gülmekten karnım ağrıyacaktı artık.
Abimin "Hah, işte ismi Hande olan oyuncu kimdir?" diye sormasıyla Atlas, "Hande Erçel." diye bağırınca abim, kahkaha atıp diğer kelimeye geçti.
"Laden'in en favori mekânı neresidir?"
Gözlerimi kısıp abime bakarken Alaz'ın "Tabii ki de kuaför." dediğini duyunca gülümsedim ve "Süre bitti." dedim. Bir süre daha böyle oynadıktan sonra sıkılınca oyunu bıraktık. Vefa ve ben, onlardan önde olduğumuz için zaferle sırıtıyorduk.
"Bir hafta sonra okulunuz açılıyor." diyen abime baktıktan sonra başımı olumlu anlamda salladım. Zaman çok çabuk geçmişti. Henüz hazır hissetmiyordum aslında kendimi fakat bunu hiç kimseye yansıtmadım. Ne yapacağımı, nasıl davranacağımı kestiremiyordum. Alaz ile göz göze gelince gerildiğimi fark ettiği için "Film izleyelim mi?" diye sordu şefkatli bir ses tonuyla. Daha ben bir şey söylemeden tek bir bakışımdan nasıl olduğumu anlıyordu ve bu durum bütün yaralarımın iyileşmesine neden oluyordu. Ardından bana dönüp göz kırpınca huzurla gülümsedim.
"Aslına bakarsanız bu çok da umurumda değil." diyen Demir ile artık isyan edercesine bağırmaya başladım.
"Lütfen biri şu çocuğun umursamazlığından bana da verebilir mi?"
Yankı, çaktırmadan gülerken abim de bana eşlik edercesine "Oğlum, senin umursadığın hiç mi bir şey yok lan?" deyince diğerleri gülmeye başlamıştı. Demir'e baktığımda ifadesiz bir yüz ifadesiyle bize baktığını görünce başımı iki yana sallayıp tekrardan önüme döndüm.
"Var. Kendimi umursuyorum." dedi Demir. Ardından ukala bir şekilde sırıtarak bize bakmaya başlayınca herkes sırayla sövüyordu Demir'e. Atlas'ın konuyu değiştirmek adına "Korku Seansı'nı izleyelim bence." demesiyle gözlerimi sinirle kısıp yüzüne bakmaya başladım.
"Bu çocuğu vursam kaç yıl yerim acaba?"
Abim, kurduğum cümle ile kahkaha atarken Atlas, "Bana hem çocuk dedin, hem de bu dedin. Cesaretin varsa tekrar etsene o cümleyi." deyince oturuşumu dikleştirip boğazımı temizledikten sonra Vefa'ya göz kırptım ve o kutsal cümleyi kurmak için dudaklarımı araladım.
"BU ÇOCUĞU VURSAM KAÇ YIL YERİM ACABA?"
Atlas, çok kısa bir an durduktan sonra "Valla kanka sen çok cesaretliymişsin, tebrik ederim seni." deyince hep beraber gülmeye başladık. Alaz’ın "Salak bu çocuk ya." dediğini duyunca Atlas, yeniden "Oğlum, sevgiline uyup sende mi bu çocuk diyorsun bana?" diye homurdanmaya başlayınca hafifçe kıkırdadım.
Vefa, gülüşlerinin arasından zar zor "Üzmeyin benim sevgilimi." dedikten sonra Atlas'a sarıldı.Herkes film önerisi sunsa da sonuç olarak Atlas'ın istediği olmuş ve şu an bakmaya götüm yemese de Korku Seansı'nı izliyorduk. Abim ve Alaz'ın arasında oturmuş içimden bildiğim bütün duaları okuyordum. Filmin başları pek korkunç olmadığı için rahattım ve dalga geçiyordum fakat ilerleyen dakikalarda abim, perdelerin hepsini kapattığı için şu an çığlık çığlığa oturuyordum. Vefa'ya baktığımda o da benim gibi çığlık atarken başını Atlas'ın boynuna koymuş, filme bakmıyordu. Yankı ve Demir, çok rahat bir şekilde filmi izlerken "Bu filmi Atlas seçmişti değil mi? Hatırlatın da daha sonra saçlarını yolacağım onun." dedim sinirli bir ses tonuyla kendi kendime homurdanırken. Alaz, gülerek elimi tutunca gözlerimi açıp avucunun içini öptüğüm anda kafama vuran abimle hafif bir şekilde acı içinde inledim.
"Abinin yanında nasıl hareketler yapıyorsun sen ya?"
Tam laf söylemek için ağzımı açmıştım ki Alaz’ın "Vurma lan sevgilime." demesiyle dudaklarımı birbirine bastırıp gülüşümü sakladım.
"Senin sevgilin, benim kardeşim yalnız?" dedi abim tek kaşımı kaldırarak. Alaz, alaycı bir yüz ifadesiyle "Peki sence bu benim ne kadar umurumda?" deyince ufak bir kahkaha atmıştım ki Demir'in "Yalnız o benim lafım." dediğini duyunca cidden mi dercesine şaşkınlıkla yüzüne bakakaldım.
Abim, yüzünü buruşturarak "Sana yazıklar olsun." deyip yalandan bir sinirle kalkıp mutfağa doğru gidince güldüm. Vefa ve Atlas da abimin yanına giderken başımı Alaz’ın omzuna yaslayıp derin bir nefes aldım. Alaz, saçlarımla oynamaya başlayınca gözlerimi kapatıp kısık bir sesle şarkı söylemeye başladım.
"Taş duvarlar, kara örtü ağrılı kalbim.
Dile gelse, zalım toprak, ağlasa derdim. Zerda yâre bir sevdam var, yolunu şaşmış.
Şaşmış ama deli olmuş, yalan olmamış."
Alaz, omuzlarımdan öpünce gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve dudaklarımı araladım.
"Canımı cennetine verdiğim adam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2+1 🎈
HumorAbisini kendi vesikalık resminden bile kıskanan bir kız düşünün. O tam olarak ben oluyorum işte. Sakarlığın vücut bulmuş hali olarak gelmişim dünyaya âdeta. Sucukla selfie çeken bir abiniz varsa siz=ben demektir. Sevgilimin olmama şekli hayatın ban...