BÖLÜM 1.

571 73 25
                                    

Bu hayattaki ilk darbemi abimin beni beşikten düşürdüğü zaman almışım. Annem, her zaman "Bu kadar geri zekalılığın ve sakarlığın başka bir açıklaması olamaz." şeklinde laflarını sokar ve ardından kapıyı sert bir şekilde çarparak çıkar giderdi.

Bir kere hiç normal olmayan ve âdeta yürüyen sinir küpü bir abim vardı. Kızınca "Otistik beyinli misin sen?" deyip ardından da gülmeye başlayarak ikizler burcu olduğunu kelimenin tam anlamıyla belli ederdi. Yani anlayacağınız öyle pek normal bir hayatım yoktu. Sakarlıklarımdan kaynaklı yemek yerken bile hep boğulur ve olur olmadık yerlerde sürekli yersiz potlar kırardım.

İstanbul'un kasvetli sıcak havasında, tam böyle odamda kendi kendime düşüncelere dalmışken kapının hunharca açılmasıyla korkudan yerimde sıçrayıp yataktan aşağıya düşmem bir olmuştu. Dizlerimin üstüne çömeldikten sonra kafamı kaldırınca abimin "Yine mi be Aliş?" deyip adeta kükrer gibi bir şekilde anırmasıyla Zeus'un beni lanetlediğini bir kez daha tescillemiş oldum. Ve evet buradaki Aliş ben oluyorum ama hayır erkek falan değilim. Sadece abimin bana taktığı lakaplardan birisi.

"Cezan bitti küçük hanım, çıkabilirsin artık." demesiyle en sonunda rahatça derin bir nefes aldım.  Bahsettiği ceza ise Meriç yani abimin bir sevgilisi vardı ve kendisini pek sevmezdim. Abim, kızın nasıl bir ayran gönüllü olduğunu hiçbir şekilde görmediği için stratejik zekâmı kullanmaya karar vererek gizli numaradan kızı arayıp "Sevgilin seni benimle aldatıyor." deyip telefonu kapatmadan abimin odasına gidip "Aşkım?" demiştim. Abim de "Efendim prenses." demişti ve sonra ayrılmışlardı. Fakat daha sonra her şeyi benim yaptığımı öğrenmiş, bunun sonucunda da bir hafta boyunca beni dışarıya çıkmaya bırakmayarak ceza vermişti. "Def ol git Meriç." diyerek kendi kendime homurdanmaya başladığım sırada gülerek yanıma yürümeye başladı ve tam başımda durup yüzüme bakarak aniden kahkaha atmaya başladı.

"Ne oluyor be?" diyerek çirkefleşmiştim ki "Kız, bıyıkların mı çıkmış senin?" demesiyle burnumdan sert bir nefes verip "Ne diyorsun sen abi ya?!" diyerek âdeta çemkirdim. Tiz sesime karşılık yüzünü buruşturunca gözlerimi devirdim.

"Şşh tamam sakin bak olur ergenlikte öyle şeyler, tıraş takımımı birlikte kullanırız."

Sinirden kıpkırmızı olmuş bir vaziyette abime bakarken dudaklarımı yalayıp bakışlarımı yüzüne sabitledikten sonra konuşmak için dudaklarımı araladım.
‘’Abi bak çekil git, yapıştıracağım şimdi ağzının ortasına bir tane." diye sinirle söylenmeye başladığımda büyük bir kahkaha atıp saçlarımı karıştırarak "Sakin ol, abin seni berbere götürecek atarlı ergen." deyip gülerek kafasını iki yana salladı ve en sonunda odadan çıkabilmişti. Sinirden kaynaklı yüzüm kıpkırmızı olunca yastığı yüzüme bastırıp boğuk bir şekilde çığlık atmaya başladım.

"Laden, bağırmaya devam edersen eğer alırım ayağımın altına seni."

Abimin sesi kulağıma dolunca bu potansiyel onda olduğundan dolayı dudaklarımı birbirine bastırarak sessizliğimi korumam gerektiğine kanaat getirince elimi yüzümü yıkamaya karar verdim. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağıya salona indiğimde abimin elinde gitarını tutmuş akor yaptığını gördüğüm an gülümseyerek yanına doğru ilerledim ve koltuğa oturup "Ne haber abi?" dedim sevecen bir ses tonuyla arkama yaslanırken. Tek kaşını kaldırıp yüzüme baktıktan sonra "Senin haftaya sınavların yok mu? Niye gidip ders çalışmıyorsun sen?" deyince gözlerimi devirerek "Sen, unutmadın mı onu ya?" dedim şaşkınlıkla. Hayır, ben bile unuttum yani sen nasıl unutmadın acaba abi?

"Unutmadım tabii ki de, hafızam kuvvetlidir." dedikten sonra ukala bir şekilde sırıtmasıyla "Yaşlandın, ne hafızasından bahsediyorsun sen acaba?" diyerek abime meydan okumaya başladım. Sürekli atışıp laf söylesek de bir o kadar da birbirimize düşkündük. Kaşlarını çatıp "24 yaşındayım lan daha." dedi gitarı sehpanın üzerine bırakırken. Saçlarımı elimle geriye doğru verirken "Ee, yani kendini genç mi görüyorsun sen şimdi?" dedim sinir bozucu bir ses tonuyla.

"Evet, kart karı seni." deyip göz kırpınca kahkaha atıp "19 yaşında gençliğimin baharındayım ben abi." diyerek dil çıkardım. Yeşil gözlerini kısınca laf sokacağını anladığım için dik dik yüzüne bakmaya başladım.
"Şerefsizliğin son demindesin ama abim." dedikten sonra sinsice sırıtıp ardından ekledi. ‘’Dayak yiyip mor kalmak istemiyorsan git ders çalış hemen.’’

Sinirle homurdanırken yastığı yüzüne fırlatıp mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Abim, arkamdan kahkahalarla gülerken içimden bildiğim bütün küfürleri teker teker kendisine sıralıyordum. Bol şekerli bir Türk kahvesi yaptıktan sonra elimde fincanla tekrardan salona döndüğümde abim, henüz ortalarda yoktu. Kahvemden bir yudum aldıktan sonra televizyonu açıp kanalları gezmeye başladım ve Aşk-ı Memnu dizisine denk gelince omuz silkip onu izlemeye karar verdim.

"Ne yapıyorsun sen?" diye soran abimin sesiyle ona doğru döndüğümde yanıma  gelip koltuğa oturmuştu çoktan.

"Aşk-ı Memnu izliyorum." dedim yavaş yavaş kahvemi içerken. Bacağını kırıp diğer bacağının üstüne koyduktan sonra dudaklarını yalayıp "Sanane milletin yasak aşkından lan." deyince ufak bir kahkaha atarak "Ne demek banane ya? Kimin eli kimin cebinde belli değil, baksana." diye mırıldandım oldukça ciddi bir ses tonuyla. Abim, gülerek başını iki yana salladıktan sonra "Geri zekalı, seviyorsun kaosu." deyince sırıtıp göz kırptım ve kahvemi içmeye kaldığım yerden devam ettim.

2+1 🎈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin